Reis… Dün yaptığı açıklamada “hala erken seçim diyorlar, onu bile öğrenemediler. Artık erken seçim diye bir şey yok, seçimin yenilenmesi var” dedi. Şimdi “ağam bizle eğlenir” diye düşünüp, seçimin yenilenmesi ile erken seçim arasında ne fark var diyebilirsiniz. Hatta okurken kendisi bile merak etmiş olabilir…

Erdoğan’ın metin yazarlarının buradaki amacının halkın zihin haritasına “erken seçim” yerine “seçimin yenilenmesi” ifadesini yerleştirmek olduğu çok net. Nitekim mevcut Anayasada da bu ifade aynen “seçimin yenilenmesi” olarak geçiyor, erken seçim olarak değil. Ama bu cümleden bir başka çıkarım daha yapabiliriz, halka mal olmuş adıyla “erken seçim” yeni ifade tarzıyla “seçimin yenilenmesi” demek ki günü geldiğinde gündeme konacak.

Bunu bir önceki yazımızda yeterince didiklediğimiz için burada lafı daha fazla uzatmayalım ve gelin… Mevcut Anayasal hukuk düzeni içerisinde Erdoğan’ı siyaset sahnesinde “aday” sıfatıyla tutabilecek ikinci ve son olasılığa bakalım.

SORU 1

Erdoğan’ın siyasi ikbali, yani tekrar aday olabilmesi bakımından erken seçimsiz başka alternatifi var mı?

CEVAP

VAR ! Yapılacak bir Anayasa değişikliği ile Erdoğan erken seçime mecbur kalmaksızın rahatlıkla tekrar aday olabilir. Hatırlanacağı gibi o dönemde zaten Cumhurbaşkanı olan Erdoğan, bir kimsenin en fazla iki kez aday olabileceğini hüküm altına alan yeni Anayasa maddesine göre ilk kez aday olduğunda, kendisinin ikinci adaylığı olduğunu söyleyenlere “o iş sıfırlandı, yeni madde ile yeniden başladık” cevabını vermiş ve ciddi bir hukuki dirençle de karşılaşmayarak tekrar 2 kez daha aday olmuştu.  

Şu anda olası bir Anayasa değişikliğinin sebep olacağı “sıfırlanma” ile yine aynı şeyi ifade ederek tekrar aday olmanın yolunu açabilir. Zaten ülke gündeminde zaman zaman köpürtülen ve AKP tarafından yürütülen Anayasa değişikliği çabalarının tek sebebi “1 Kişinin” siyasi ikbalidir.       

SORU 2

Anayasayı değiştirmek erken seçim kararı alınmasından daha mı kolay ?

CEVAP

Anaysa değişikliğinin aritmetiği Anayasanın 175 maddesinde geçmektedir. Özetlemek gerekirse; bu madde hükümlerine göre TBMM üye tamsayısının (600 sandalye) üçte ikisiyle kabul edilen değişiklik teklifi halkoylamasına (referandum) sunulmasına gerek kalmadan, tamsayının beşte üçüyle kabul edilen değişiklik ise halkoylamasına sunularak kabul edilebilir. Yani;

600 x 2 / 3 = 400 sandalye referandum gerektirmeden kabul

600 x3 / 5 = 360 sandalye referanduma giderek ve halkoylamasında kullanılan geçerli oyların yarısından çoğunu alarak kabul. 

SORU 3

Anayasanın sadece AKP ve MHP eliyle halkoylamasına götürülmeden 400 oyla değiştirilmesi mümkün mü?

CEVAP

İMKANSIZA YAKIN ! Çünkü;

265 sandalye (AKP) + 50 sandalye (MHP) = 315

400 – 315 = 85 sandalye daha bulunması gerekir.

Buna Cumhur İttifakının diğer bileşenlerini (HÜDAPAR 4 + YENİDEN REFAH 4 + DSP 1 = 9 Sandalye) ekleseniz bile hala 76 sandalye eksik kalır. Özellikle CHP ve DEM Partinin, AKP + MHP + HÜDAPAR + REFAH + DSP ittifakının hazırlayacağı Anayasa metnine katılmasını düşünemeyeceğimize göre bu 76 sayısı ancak blok halinde (İYİ PARTİ 34 + SAADET PARTİSİ 20 + DEVA PARTİSİ 15 + BAĞIMSIZ 7 = 76 Sandalye) bir araya gelip istisnasız destek vermesini ummakla mümkündür.

Yani bu şekilde 400 sandalye matematiksel olarak mümkün olsa da siyasi bileşenler açısından nerdeyse imkansızıdır. 

SORU 4

Anayasanın halkoylamasına götürülmeden 400 oyla değiştirilmesi için AKP’nin MHP’den ayrılıp DEM Parti ile bir araya gelmesi sorunu çözer mi?

CEVAP

HAYIR ! Matematiksel olasılıktan bahsetsek bile yukarıda sayılan diğer siyasi bileşenlerin katılımı konusunda ortam yaratılması siyaseten imkansıza yakındır.

SORU 5

Anayasanın halkoylamasına götürülmeden 400 oyla değiştirilmesi için AKP’nin, MHP ile birlikte yahut MHP olmaksızın, CHP ile bir araya gelmesi sorunu çözer mi?

CEVAP

EVET ÇÖZER… İlkin AKP kurmayları tarafından önden servis edilmeye başlanan ve her nasılsa CHP Yönetimi tarafından da derhal benimsenen yumuşama / normalleşme sürecinin tek nedeni bu noktadır. Çünkü olası Anayasa değişikliğinin ne halka ne de diğer siyasi partilere sorulmadan yapılabilmesinin en kolay formülüdür.

315 Sandalye (MHP’li AKP) + 127 sandalye (CHP) = 442 > 400 EVET !

265 sandalye (MHP’siz AKP) + 127 sandalye (CHP) = 392 < 400 ÇOK YAKLAŞIK EVET !

MHP’nin katılmaması durumuna bile 400 – 392 = 8 sandalye bulunması gerekir ki bu da matematiksel olarak en yakın sonuçlardan biridir.  

SORU 6

CHP’nin AKP ile Anayasa değişikliği konusunda uzlaşma sağlaması mümkün mü?

CEVAP

BİR İHTİMAL VAR… Biz kamuoyu olarak yumuşama  / normalleşme sürecini dışarıdan göründüğü kadar izleyebiliyoruz. Ama bu sürecin kamuoyuna yani bizlere görünmeyen ve karşılıklı tavizlerin görüşüldüğü gizli bir “arka kapı” tarafı da olması çok muhtemeldir. Buradaki karşılıklı talepleri şu an bilmek mümkün değil ancak umulur ki bu arka kapı çok açık kalmasın.

CHP’nin Anayasa değişikliği konusunda kendi tabanıyla birlikte halkın diğer kesimini de ikna edebileceği tek argüman yeni Anayasanın “parlamenter sisteme dönüş” içermesidir. CHP’nin AKP’nin Anayasa değişikliği talebine destek vermesini tabanına açıklayabilecek bundan başka hiçbir izah şansı yoktur.

Ne var ki… Çok büyük kesimi fakrı zaruret altında inleyen ve bir de mülteci konusunu kendisine ciddi tehdit olarak algılayan halkın hiçbir öncelikli beklentisi olmamasına rağmen CHP’nin böyle bir destekte bulunması, sadece AKP tarafından yıllardır olduğu gibi hala içeriden yönetilebildiğinin kanıtı olarak görülecek ve kendisine dair tüm değişim umutlarının tükenmesine sebep olacaktır. Halkın önceliğinin “ne şekilde yönetildiğinden” çok “nasıl yönetildiği” olduğu gerçeğini CHP’nin hiçbir şekilde gözden kaçırmaması ve yönetim modeli değişikliği projesini mutlaka iktidar hedefinden sonraki sıraya koyması gerekir.

SORU 7

AKP’nin başkanlık sisteminden vazgeçip parlamenter sisteme dönüşü kabul etmesi mümkün mü?

CEVAP

KESİNLİKLE MÜMKÜN. Bunu da bir matematik gösterimle ifade edelim

ERDOĞAN > AKP

Erdoğan siyaset sahnesinde olmadan AKP’nin hayatiyetine devam etmesi mümkün değildir. Yakın siyasi geçmişimizdeki ANAP ve DYP örneklerinde olduğu gibi bu tür siyasi partilerin, daha doğrusu siyasi çıkar birlikteliklerinin, tümü doğal liderlerini kaybettiklerinde derhal dağılmaktadır. Gelinen noktada zaten büyük ölçüde tükenmiş olan AKP, başında Erdoğan olmadan gireceği ilk seçimde dağılmaya başlayacaktır.  

Bu itibarla Erdoğan’ı her ne pahasına ve her ne koşulda olursa olsun siyaset sahnesinden indirmemek AKP’nin her türlü tavizi verebileceği bir numaralı koşuldur. Doğal olarak CHP’nin zaten tek kabul koşulu olabilecek parlamenter sistem önerisine rahatlıkla evet denebilir.  Ancak bunu mutlak surette masada, kabul edilmesi zor bir koşul olarak gösterip karşılığında Erdoğan için her türlü tavizi almaya çalışacaktır.

SORU 8

CHP’nin ikna edilememesi ve 400 sandalye bulma formülü tutmaması durumunda yine de Anayasanın halkoylamasına götürülerek değiştirilmesi olası mı?

CEVAP

EVET AMA YETMEZ ! 175 maddedeki matematiğe göre;

600 x 3 / 5 = 360 sandalye ile

Anayasanın halkoylamasına (referanduma) gidilerek ve halkoylamasında kullanılan geçerli oyların yarısından çoğunu alarak değiştirilmesi matematiksel olarak mümkündür.

Ancak bu cümledeki önemli ayrıntı 360 sandalyenin bulunabilmesi değil cümlenin ikinci kısmındaki “kullanılan oyların yarıdan çoğunun” yani %51 oy alınması koşuludur. Halkın içerisinde bulunduğu ve halen düzeltilebilmesi pek mümkün görünmeyen mevcut ekonomik koşullar ve ülkenin mülteciler başat olmak üzere diğer sorunları altında AKP’nin böyle bir riski göze alamayacağı çok açıktır.

Hele henüz yeni yapılmış olan yerel seçimlerden ağır hasarla çıkılmış olduğu düşünülürse AKP’nin buna kalkışması siyaseten intihara eşdeğerdir.   

Sonuçta… AKP ve tüm bileşenleri varlığını sürdürebilmek için Erdoğan’a, Erdoğan da siyasi ikbalini sürdürebilmek için ya seçimin yenilenmesine ya da Anayasa değişikliğine muhtaç. Çıkmayan candan umut kesilmez misali, AKP kurmayları ama görünür ama görünmez bütün yollarla her iki koşulu da son kerteye kadar planlı bir şekilde sürdürecektir.

Ancak… Hem geçen hafta hem de bu yazıda soru cevap şeklinde genel hatlarıyla yapmaya çalıştığımız değerlendirmede; Anayasa değişikliğinin olası bir erken seçim manevrasından çok daha zor olduğu görünüyor. Bu sebeple eğer CHP hem Anayasa değişikliği hem de erken seçim konusunda kendiliğinden tuzağa düşmez ya da düşürülmezse (!), AKP’nin günü geldiğinde (2027 civarları) minderi ortaya koyarak “erkeksen seçim” demesi ve CHP’yi er meydanına zorlaması tek çaresidir…

Tıpkı 23 yıl önce siyasi hayata yeniden başlamasında olduğu gibi şimdi de Erdoğan’ın siyasete devam edebilmesi konusundaki her iki senaryoda en önemli unsurun CHP’nin duruşu olduğu çok net ortaya çıkıyor.   

Siyasi yasaklı Erdoğan’ı yoktan var ederek seçilmesine olanak sağlayan Baykal ve her Cumhurbaşkanlığı seçiminde kendisinden hiçbir desteği esirgemeyen Kılıçdaroğlu yönetimlerinden sonra bakalım Özgür Özel döneminin tavrı nasıl olacak?

Halkın değişimden beklediği umut karşılık bulacak mı, yoksa Erdoğan yine “Allah herkese böyle muhalefet nasip etsin” duasını yineleyecek mi?

Dikkatle tüm satır aralarına bakarak izliyoruz

Erden ÜÇÜNCÜOĞLU