Son Mühür Haber Merkezi/ Melekşah Tufaner Son Mühür TV’de ‘Sanatın Renkleri’ programının bu haftaki konuğu Akademisyen, Besteci, Yorumcu, Bilinçaltı Uzmanı, Erdinç Yüncü oldu.

Sanatla yolculuğunu anlatarak konuşmasına başlayan Erdinç Yüncü, “ Kişinin sanata olan ilgisinin varoluşu ile alakalı olduğunu düşünüyorum. Örneğin yetenekler öne çıkan özelliklerimizden bir tanesi. Benim de müzikle ilgili yeteneğim öne çıkmıştı, müzik kulağım çok gelişmişti. Hatta bununla ilgili bir anım var. Mahzuni Şerif babamın arkadaşı, bizim eve geliyor. Bizim evde bağlama çalıp söylerken ben daha 2 yaşındaymışım ve dinlerken ritim tutuyormuşum. Durunca ben de duruyormuşum o dönemde benim müziğe olan ilgimi keşfetmişler. Oradan müzikle ilgili bir yolculuğumun olacağı belli olmuş. Fakat babam aslında mimar olmamı istiyordu” dedi.

“Mahzuni Şerif ile aynı sahneye de çıktık”

Yüncü, “Mahzuni Şerif ile aynı sahneye de çıktık ama beni önce tanıyamadı. Kuliste kendimi tanıttım babamı söyleyince hemen tanıdı. Yıllardır babanı görmedim ne yapıyor falan dedi. Hatırlıyor musunuz siz bizim eve gelince küçük bir bebek varmış siz bağlama çalınca eşlik ediyormuş dedim. Evet, hatırlıyorum. Kim o kardeşin mi dedi, hayır bendim dedim. Zaten senin belliydi müzik ile ilgileneceğin dedi ve aramızda böyle tatlı bir sohbet gerçekleşti” ifadelerini kullandı.

“Almanya’ya gittim”

Yüncü, “Daha sonra Ege Üniversitesi’ne girdim. Orada Şan bölümünde eğitimimi tamamladım ve akademisyen olmaya kadar verdim. Bestelerim de var. Bu arada yurtdışından birkaç teklifte aldım. Hollanda, İngiltere, Danimarka ve Almanya’dan teklif gelince Almanya daha sıcak geldi. O dönemde Heidi’yi izliyorduk ondan. O çocukluğumuzdaki Avrupa ve halamların da orada olması çocukluk hayalleriniz oluyor. Orada bir ülke var, binaları daha farklı, başka ülkeleri görmek açılmak da istiyorsunuz. Gelişmek ve görmeye de meraklı olduğum için sanırım bu beni de sürekli ve Almanya’ya karar verdim.

“Alman öğrencilerim de oldu”

İlk önce Almanya’da Alman Konservatuarı sınavına girdim ve Türk müziği bölümü açtırdım. Alman konservatuvarında hocalık yaparken başka Alman müzik okullarında da bölümler açtım. İlk kez Türk Müziği bölümleri açıldı. Daha önce de yapanlar da vardı ama ben kendi alanımda genişlemeye başlamıştım. Keyifliydi daha sonra kendi müzik akademimi açtım. Alman öğrencilerim de oldu. Bağlama çaldılar, türküler söylediler. Bir Alman öğrencim İzmir’e geldi ve buraya yerleşti hatta. Almanlar soğuk dursa da aslında çok dürüst, çalışkan bir toplumlar. Artı ve eksiyi çok iyi ayırt edebilen bir toplumdur. Ama bu öğrencim tam tersi daha lirik özelliği kendisinde taşıyarak bunu dile getirmesi muhteşemdi.”

“7-8 bin insana ders vermişimdir”

 Yüncü, “Müzik ruhun gıdası bu da müzik ruhsal bir çalışmanın ürünü demek oluyor. Şu ana kadar 7-8 bin insana ders vermişimdir. Almanya’da 10 tane okulum vardı. Ve Almanya’da en çok okulu olan kurumsal bir kurumduk.  Bu süre içinde şunu gözlemledim. Aslında insanlar dertleri ve problemlerine göre müzik dinliyorlar diye konuştu.

Editör: MELEKŞAH TUFANER