EMEKLİLİK SİSTEMİ ÇIKMAZDA

Türkiye’nin mevcut emeklilik sistemi artık sürdürülemez bir noktaya gelmiş durumda. Emeklilik statüsünde hayatını devam ettiren milyonlarca kişi, her geçen gün daha ağırlaşan ekonomik koşullar altında yaşam mücadelesi veriyor.

Abone Ol

Hayatlarını çalışarak geçiren ve yıllarca prim ödeyen bu insanların bugün temel ihtiyaçlarını bile karşılamakta zorlanması, hatta ikinci bir işte çalışmak zorunda kalması, sistemdeki çürümenin en belirgin göstergelerinden biri haline geldi.

Pazarda en ucuz ürünü aramak, market raflarında fiyat kovalamak ya da et reyonuna yalnızca uzaktan bakmak... Tüm bunlar, emeklilik yıllarını huzurla ve refah içinde geçirmesi gereken bireylerin kaderi olmamalıdır.

Söylentilere göre, bakanlığın yakında yapacağı bir düzenleme ile emeklilerin ikinci bir işte çalışma hakkının kaldırılacağı, aksi halde emekli maaşlarının kesileceği dile getiriliyor. Üst düzey yöneticiler ve bürokratların birden fazla huzur hakkı aldığı bir ortamda, böyle bir yasal düzenlemenin emekliler arasında ciddi tepkilere yol açması muhtemeldir.

Sistemin Çarpıcı Gerçekleri

Yabancı ülke emeklilerinin Türkiye’ye gelip krallar gibi
rahat bir tatil yapabildiği bir dönemde, kendi ülkesinin emeklileri sokağa bile çıkamaz durumda. Geçinebilmek için çaba harcıyor. Enflasyon karşısında hızla eriyen maaşlar, zam beklentisi daha gerçekleşmeden değerini yitiriyor. Ekranlarda çizilen pembe tablolar ise çarşıdaki, pazardaki ve mutfaktaki gerçeklerin yanında ne yazık ki oldukça sönük kalıyor.

Geleceğe Dair Derin Bir Kaygı

Bugün yaşanan ekonomik zorluklar yalnızca mevcut emeklileri değil, gelecekte emekli olmayı bekleyen genç nesilleri de derin bir endişeye sürüklüyor. Birçok genç, “Ben de ileride böyle bir emeklilik mi yaşayacağım?” sorusunu sıkça dile getiriyor. Bu sorular, sistemin adaletten giderek uzaklaştığını ve gelecekte çok daha büyük bir krizin kapıda olduğunu işaret ediyor.

Toplumsal Sorumluluk ve Anlayış Sorunu

Bir ülkenin emeklilerini adeta muhtaç konumuna düşürmesi asla kabul edilir bir şey değildir. Emeklilik bir lütuf değil; yılların emeği karşılığında hak edilmiş saygın bir yaşam standardıdır. Ancak bugün yaşanan duyarsızlık ve sessizlik, yarın daha büyük toplumsal huzursuzlukların habercisi niteliğinde.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı perspektifinden bakıldığında emeklilerin çoğu zaman “bütçeye yük” olarak görülmesi, çözümü imkânsız hâle getiren temel zihniyet sorununu ortaya koyuyor.

Peki ne yapmalı?

Bu sorunların üstesinden gelebilmek için atılması gereken adımlar bellidir:
● Emekli maaşı hesaplama yöntemi yeniden reforme edilmelidir.
● Maaşların enflasyon karşısında erimesi önlenmelidir.
● Sağlık, ulaşım ve genel yaşam maliyetlerini düşürecek kalıcı politikalar uygulanmalıdır.
● Kapsayıcı ve sürdürülebilir bir emeklilik reformu hazırlanmalıdır.
● EYT ve geçmişe dönük borçlanma gibi konular adil bir yaklaşımla ele alınmalıdır.
● Emeklilik yaşı makul ve uygulanabilir bir seviyeye çekilmelidir.
● Milletvekili maaşı alırken emekli maaşının kesilmesi için yasal düzenlemenin yapılması gibi tedbirler mutlaka alınmalıdır.

Sonuç :
Türkiye’nin emeklilik sistemi oldukça hassas bir dönemeçte bulunuyor. Eğer yetkililer bu durumu görmezden gelmeye devam ederse, SGK'nın tamamen işlemez hale gelmesi ve hem mevcut emekliler hem de gelecekteki çalışanlar için çok daha zorlayıcı bir tabloyla karşılaşmamamız neredeyse imkansız hale gelecek.

Emekliler “sadaka” değil; ömürleri boyunca hak ettikleri saygın bir yaşam talep ediyorlar. Ve bu talep, görmezden gelinemez.