Elazığ'da acemi sürücünün uyarı yazısı gülümsetti! Elazığ'da acemi sürücünün uyarı yazısı gülümsetti!

Son Mühür Haber Merkezi/ Melekşah Tufaner Ayşegül Koç'un sunduğu Gün Başlıyor programının konuğu Av. Arif Ali Cangı oldu. İklim krizi sonucu insanlığın karşı karşıya kaldığı tehlikelere karşı uyaran Cangı, 'Ekokırım' kavramına dikkat çekti. Cangı, "Ekokırımın seçimin gündemi olması lazım. Çünkü bir seçim yapmak zorundayız. Dünyanın geldiği noktada ekokırım ya da  iklim krizi insanlığın yaşamının devam edip etmeyeceği konusunda bir karar vermemizi gerektiren bir durum. İklimler değişti, iklim değişikliği diyorduk iklim krizi demeye başladık. 1,5 derece sıcaklığın bir buçuk derecede tutunamaması halinde dönüşü olmayan yola girileceğinin, bilim insanlarının, hükümetlerin toplantıda aldığı kararlar var. 1,5 dereceyi tutturmak zor görünüyor, fosil yakıt kullanmadan vazgeçilmediği sürece bunun başarılması zor görünüyor" dedi.

"İklim krizi 21. yy' ın en büyük sorunu"

"Dünya Sağlık Örgütü,  iklim krizini 21. yy' ın en büyük sağlık sorunu olarak açıkladı. Çünkü söz konusu sağlıksa sağlıklı olmayan bir yerde yaşam söz konusu olamaz. Kovid-19 gibi bulaşıcı hastalıklar aslında bizi nelerin beklediğini de gösteriyor. Kovid-19 döneminde bir virüs, nasıl bir şey olduğu bilinmeyen bir varlık herkesi teslim aldı. Bir kitap var Körlük bir virüsün bir sürü insanı kör etmesini ele alan bir roman. Bende bu virüs insanları kör ederse, insanlığa bir şey yaparsa diye bir kaygılandım.Yıkıcı bir tür insan. İnsan olmasa da bu doğa, ekosistem devam eder. Doğanın hakimi olarak değil doğayla uyumlu, parçası olarak bir yaşam kurmamız gerekiyor. Biyoçeşitlilik ve Ekosistem Hizmetleri Hükümetler Arası Bilim Politika Platformu 2019 da insan faaliyetleri yüzünden 1 milyon canlının yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olacağını söylüyor.  O bir milyon tür yok olursa tüm insanlık yok olur. Ekosistem zincir gibidir her şey birbirine bağlıdır."

"İnsanlar çözüm bulma derdinde"

"İnsan faaliyetleri, neoliberal politikalar, kapitalist politikalar sonucu bu duruma geldik. Olumsuz gidişe karşı bütün dünya ile olan bir çalışma var. Duyarlı, gelecek kuşaklara kendisini sorumlu hisseden insanlar bir araya gelip çözüm bulma derdinde. Bu çabaların bir tanesi de ekokırımın, uluslararası ceza mahkemesinin görev alanına giren bir suç olarak tanımlanması. Uluslararası mahkemesi soykırımı, insanlığa karşı suçlar, saldırı suçları gibi belli başlı suçları kabul eder ve uluslararası yargılama yapar. Bu uluslararası yargılamayı yapabilmesi için o yargılayacağı kişinin, devletinin uluslararası ceza mahkemesinin yargı yetkisini tanımış olması gerekir. Türkiye Cumhuriyeti henüz kabul etmiş değil, uluslararası yargı meclisini henüz tanımış değiliz.  Geçtiğimiz kasım ayında İklim Adaleti Komisyonu'na bağlı ekokırım çalışma grubunun, İstanbul'da uluslararası toplantısı oldu. Uluslararası katılımcılarla bu konuyu konuştuk. Uluslararası Ceza Mahkemesi yetkisinin görev alanını henüz Türkiye tanımış değil, ne yapabiliriz dedik. Bir taraftan uluslararası çalışmalara göz atalım dedik. Uluslarası Ceza Mahkemesinin 2019 yılında, toplanan taraf devletler kurulunda bu konu  pasifik ada ülkelerinde olması gündeme geliyor. Çünkü buzulların erimesiyle ilk su altında kalacaklar onlar. İklim krizine dikkat çekmek için çırpınıyorlar.  Ekokırımın uluslararası mahkemelerde soykırım suç gibi bir suç olarak yargılanması için ekokırımın başvuruda bulunmuşlar ve tartışma başlamış. "

"Doğanın hakları tanınmaya başlandı"

"Haziran 2021' de 'Ekokırımı durdurun' diye bir vakıf kuruluyor. Konunun uzmanları biraraya gelip konuyla ilgili bir tanımlaya gidiyor. Tanımlama da "çevreye ağır ve geniş çapta ağır ve uzun vadeli biçimde zarara yol açmasının kuvvetle muhtemel olduğunun bilincinde  yasa dışı ve ya keyfi olarak işlenen fiiller ekokırım suçunu oluşturur." Bu ingilizceden çevrilmiş bir metin, çevrede karşılığı tam olarak bulunmayabilir ama elimizde böyle bir tanımlama var. Bu çalışma doğrultusunda doğanın hakları tanınmaya başlandı. Doğanın da hakları olduğu tüzel kişi olduğu tanındı. Biz de Türkiye' de ne yapsak, ne hazırlasakta meclise sunsak, mecliste yasalaştırsak diye bir görüş ortaya atıldı. Türkiye'de yurtdaşın yasa teklifi yok mecliste dilekçe verme hakkımız var. Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı olarak, dilekçe hakkını kullanarak bir yasa teklifi verebilir miyiz dedik. Ekokırım suçunun Türk Ceza Kanununda suç olarak tartışılmasını istedik. Türk Ceza Kanununun ikinci kitap birinci kısım birinci bölümünde 'Soykırım ve İnsanlığa ait suçlar' başlığı altındaki bölüme yerleştirilmesi gerektiği önerisinde bulunduk. Bölüm başlığı soykırım ve insanlara karşı suçlardır bunu soykırım insanlığa ve gezegene karşı suçlar olarak değiştirilmesi önerisinde bulunduk. Kasten ve taksirle şeklinde düzenleme yaparak bir takım cezalarda öngörerek bir teklif hazırladık. Ekokırım suçunun gerçekleşmesi halinde ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını öngördük. Ekokırım oluşmadan henüz eylem halindeyken cezalandırılıyor. Bunu kasten yaparsa ya da bilinçli yaparsa cezası farklı demek bu. Yasa teklifi tartışmaya açıktır, bu bir tekliftir olumlu geri dönüşlerde alıyoruz." 

"Kanal İstanbul projesi ekokırıma yol açar "

Türkiye'de hangi projeler ekokırıma yol açar sorusuna Cangı, " Ekokırım suçu ağır bir suç diğer suçlarla karıştırmamak lazım. Bizim görebildiğimiz Marmara'daki musilaj sorunu var, Çeşme yarım adasının turizme tahlil edilmesiyle oluşacak yıkımın boyutlarına göre o hesaba katılabilir, Kanal İstanbul projesi böyle bir projedir."

"Yurttaşın yasama faaliyetine katılması gerekiyor"

Yurttaş ekokırım yasasını yapıyor kampanyamız var. Yurttaşın yasama faaliyetine katılması gerekiyor, bunu her yurttaşın imzalaması gerekiyor. Ekokırım şeklinde arandığında web sitesi var, sosyal medya hesapları var. İzmir'de de çalışma grubu oluşturuldu. Seçim sonuna kadar bu imzalar toplanacak, seçimden sonra imzaların tamamını yeni meclis başkanına sunacağız, yasalaştıracağız. Milletvekilleri bunu yasalaştıracağız sözünü de verdi. Milletvekillerine imza attırarak, vekil olarak oraya gittiğinde de orada kalmasını istiyoruz. 2023 ün Ocak ayında tamamladık, 21 Ocak'ta imzaya açıldı. Seçim boyunca devam edecek, Türkiye'nin her yerinden imza toplamaya çalışıyoruz. Her yurttaş 9 tane imza toplayıp bize ulaştırabilirse ekokırımın önlenmesi için bir adım olur."

"Dünyada gerçekten yaşam tükeniyor"

Av. Arif Ali Cangı "Birleşmiş Milletler'in bir sözü vardı sorunlara yol açan kuşak, çözüm bulacakta son kuşak. Eğer bizim kuşağımız çözüm bulamaz ise dünya da gerçekten yaşam tükeniyor. Bu işin şakası yok. Geleceğimiz için, çocuklarımızın gelecekte bir dünyada yaşayabilmesi için bugünden yarına bırakmadan hemen müdahale etmek lazım. Bu küçük bir adım, yaşamı korumak zorundayız" diye konuştu.

Editör: MELEKŞAH TUFANER