Felsefede kadın problemi
Felsefe tarihi boyunca, kadın probleminin farklı biçimlerde ele alındığı ve önemsendiği görülmektedir. Bu bağlamda, Immanuel Kant'ın "Felsefenin en önemli problemi kadın problemidir" sözü oldukça dikkat çekicidir. Aristoteles ise bu problemi daha negatif bir şekilde tanımlamış, fakat yine de kadını felsefi açıdan temel bir problem olarak görmüştür. Farklı filozoflar, kadına dair farklı bakış açıları sunmuştur. Kimileri onu erkek üzerinden tanımlamış, kimileri ise erkeğe göre daha aşağı bir varlık olarak görmüştür. Buna karşın, kadını erkekle eşit gören ve mevcut durumunun eğitim ve toplumsal değişimle düzeltilebileceğine inanan düşünürler de olmuştur. Özgürlükçü filozoflar da genel olarak kadının özgürleşmesini insanın özgürleşmesiyle eşdeğer tutmuştur.

Kadın erkeğe göre daha aşağıda

Mustafa Kemal Atatürk'ün "İnsanlığın bir yarısı zincirlerle bağlıyken diğer yarısı uçamaz" sözü de bu bakış açısını özetlemektedir. Bu bakış açısı, Aristoteles'te de görülmektedir. Fakat Aristoteles, kölenin doğuştan köle olduğunu savunabilmek için kadını erkeğe göre hiyerarşik olarak daha aşağıda konumlandırmak zorunda kalmıştır. Bunu yapmasının sebebi, kadının erkekle eşit olarak tanımlandığında kölenin köleliğini savunamayacağını bilmesidir. Felsefe, erkeği insan olarak tanımlarken kadını aynı şekilde tanımlamamıştır. Erkeği egemen bir varlık olarak görürken, kadını ona göre daha aşağıda konumlandırmıştır. Bu durum modern felsefeyle birlikte değişmeye başlamış ve kadın ile erkek eşit olarak görülmeye başlamıştır. Yüzlerce yıldır var olan ve milyonlarca erkeğin egemen olduğu kilise kurumu da kadını aşağıda konumlandırmaktadır. Kilise, kadının erkeğe eşitlenmesi ve özgürleşmesinin kendi kurumunun ortadan kalkması anlamına geleceğini bilmektedir. Bu nedenle, kadını eve kapatarak ve onu toplumdan uzak tutarak kendi konumunu korumaya çalışmıştır.

Türk sinemasının unutulmazı 'Barda' geri dönüyor: İşte ikinci film detayları! Türk sinemasının unutulmazı 'Barda' geri dönüyor: İşte ikinci film detayları!

Kadın erkeğe göre daha aşağıda

Kadının filozof olması zarar değil, faydadır
"Kadınlar filozof olabilir mi?" sorusu da geçmişte çok tartışılan bir konudur. Bir filozof, bu konuda yazdığı denemede, erkek egemen toplumu kadının filozof olmasının zarar değil, fayda sağlayacağını savunmuştur.

Kadının filozof olması zarar değil, faydadır

Bir kadınla erkek sadece cinsel ilişki kurmaz
Erkek, insanlığını ve erkekliğini kadında, kadını ise insaniyetini erkekte yaşar. Birbirlerinin yarısı olmaları nedeniyle, aralarında doğal bir çekim ve ilişki vardır. Toplumumuzda, bir kadın ve bir erkek yan yana görüldüğünde aralarında ne olduğu gibi sorular sorulması, indirgemeci bir bakış açısının göstergesidir. Bir kadınla bir erkek, cinsel ilişki olmaksızın da çok yönlü ilişkiler kurabilirler.

Kaynak: HABER MERKEZİ