Son Mühür Haber Merkezi/ Melekşah Tufaner Gün Başlıyor programına konuk olan Tüm Yerel Sen Genel Örgütlenme Sekreteri Devrim Onur Erdağ, Ayşegül Koç’un sorularını yanıtladı.

Tüm Yerel Sen çalışmaları hakkında konuşan Devrim Onur Erdağ, “Kadrolarımız tamamen değişti. Bizler güzel bir kadroyla geldik yine. Tüm Yerel Sen’de kadro hiçbir zaman kötü olmaz.  Bugün Tüm Yerel Sen’in kurulmasında 9 Eylül 2013 yılında kurulan bir sendika kimler emek verip katkı koyduysa hepsine buradan teşekkür ediyorum. Bugün 9 Eylül ışığında kurulan bir sendikayız biz. Emek, vatan ve cumhuriyet ışığında kurulan bir sendikayız. Mustafa Kemal Atatürk’ün yolunda olan bir sendikayız. Güzel bir genel kurulumuz geçti ekibiz iyi bir ekip, birbirine bağlı. Bir buçuk ay oldu göreve başlayalı, hemen başladık. Tabi ki ilk Eskişehir’de başladık, Eskişehir Büyükşehir Belediyesi’nden yetki aldık. Burada Eskişehir Belediyesi’ndeki arkadaşlarımıza, şube başkanları ve yöneticilere teşekkür ediyoruz. Daha sonra tabi ki Ankara’da bir çalışmamız oldu. Murat Karayalçın’ı ziyarette bulunduk kendisinin tecrübelerinden faydalandık, destekte alıyoruz sağ olsun” dedi.

“Çok iyi bir ekibiz”

Erdağ, “Ekip çalışması çok önemli çok iyi bir ekibiz, on dokuz bin iki yüzlere ulaştık. Geçen yıla göre yüzde yirmi beş artışımız oldu. Seçim bitti kaybeden yok kazanan bugün Yerel Sen. On dokuz bin iki yüz kişi ile biz çok büyük bir aile olduk. Bugün oy veren de vermeyen de bizim için aynıdır. Bugün sadece İzmir’in 3 No’lu şubenin MYK’sı olmadım. Bugün ben Türkiye’nin MYK’sıyım. Bütün sorunlara duyarlı olmamız lazım. Ekip çalışması böyle bir şey. Bizler bugün başarılı olacaksak seçilmiş olan MYK’daki arkadaşlarımıza da borçluyuz bunu. Biz gücümüzü birbirimizden alıyoruz o zaman başarılı olacağız. Biz inanıyoruz bugün konfederasyon olarak üçüncü bir konfederasyon olma yolunda ilerliyoruz. Ama sendika olarak inanıyorum önümüzdeki yıl daha iyi olacağız. Çünkü iyi bir ekibimiz var, birbirine omuz veren. İçlerinde baktığınız zaman en tecrübesizlerden bir tanesi benim. Tabi ki abilik yapacaklar ben zaten hep diyorum yeter ki bana gösterin diye. Bugün biz genciz bana bugün bana deseler her yere giderim, örgütlü çalışırım. Bugün ceketimi ilikledim örgütümün emrindeyim” ifadelerini kullandı.

“Seçimden önce verilen vaatlerin takipçisiyiz”

Erdağ, “Bugün ekonomi, memurun almış olduğu maaş, her geçen gün zamlanan gıdalar, ev kiraları… Açlık, tokluk sınırı var. Bugün bu ülkede 39 bine çıktı yoksulluk sınırı. 12 bin 500 lira açlık sınırı. Bugün Sayın cumhurbaşkanımız memura en az maaş 22 bin lira dedi ama yerinde durmuyor ekonomi. Tamam dursa kabul edelim ama 39 bin lira olmuş ülkede yoksulluk sınırı. En az 22 bin lira verseniz ne olacak… Ankara’da yaşayan bir aile düşünün sağlıklı ve dengeli beslenebilmesi yapmış olduğu aylık gıda harcaması 10 bin 362 bin lira, açlık sınırı bu. Gıda harcaması ile birlikte bu temel ihtiyaçları ele alırsak da 33 bin 75 liraya tekâmül ediyor. Bekâr bir arkadaşımızdan bahsedelim, bekâr bir arkadaşımızın maliyeti aylık 13 bin 439 TL. Hiçbir şey yapmasa bile bu kişi işten evine gidecek, arkadaşları olmayacak, dışarı çıkmayacak sadece nefes alacak. Böyle bir ülkede yaşıyoruz. Her geçen gün kiralar artıyor. İstanbul, İzmir, Ankara… Memurlara kira yardımında bulunacağız dediler, nasıl bulunacaksınız? Ne yapacaksınız? Seçimlerde vaatler verildi. Ama biz şunu söylüyoruz Tüm Yerel Sen olarak seçimden önce bütün verilen vaatlerin takipçisiyiz. Bugün İstanbul’la, İzmir’i kıyaslayamazsınız. Bugün Sakarya ile Adana’yı kıyaslayamazsınız. Asgari ücret dâhil biz memur gözüyle bakmıyoruz biz emekçiyiz. Bir slogan vardır memur emekçi el ele, memur işçi el ele hep beraber greve diye. Biz bir bütünüz, ülkede ekonomik kriz çok büyük. O yüzden asgari ücretin belirlenmesi de, memura verilen ücretin belirlenmesi de bir kategori haline gelmeli. Kırsal da yaşayanların istatistikleri çıkarılmalı, şehirde yaşayanların nüfusa göre, iş oranına göre ayarlanmalı. Bunlar böyle belirlenmeli. Rakamlar değişiyor ama sıkıntılar değişmiyor. Bugün 39 bin lira yoksulluk sınırı. Sen bugün memura 39 bin lira vereceksin ki memur hayatını idame ettirsin. Ama durmuyor her geçen gün her şeye zam geliyor. Bugün verilen o 22 bin lira dediklerini 30 bin bile yapsa Ocak ayından, Temmuz ayına kadar o aradaki farkı biz koruyamıyoruz. Sonra memura müjde, emekçiye müjde… Müjde böyle olmaz, sosyal haklar var, anayasa var, insan hakları var. 2019 yılında kurban almıştım hiç unutmuyorum, bugün o parayla bir buçuk kilo et alamıyoruz. Bu hale gelmişiz.”

“Mülakatların en büyük mağduruyum”

“Kamuda mülakatlarla ilgili en büyük mağdur olanlardan biri de benim. Ben bu 2014 ve geçen seneki kaymakamlık sınavına giren, yazılı sınavı geçen ve mülakatlarda da elenen biriyim. Yani mülakatların en büyük mağduruyum. Bu mülakatlar kesinlikle yanlış bunun düzeltilmesi lazım. Memura zam yapacağız demeleri üzerinden iki ay geçti, iki ay sürede yüzde kaç zam geldi… O, o zamandı. Keşke dolar üzerinden konuşsalardı bugün dolar almış başını gidiyor. O zaman hiçbir kaybımız olmayacaktı. Biz tamamen sistemin başından sonuna kadar sistemin değişmesini düşünüyoruz. Rahat nefes almamız lazım sadece memur üzerinden değil, işçi üzerinden de. Bir baba artık evladına et yediremiyor. Hafta sonları piknik alanlarında dolaşıyorum insanlar mutsuz, umutsuz… “

“İsimler değil, politikalar değişmeli”          

“Geçenlerde bir mühendis arkadaşım aradı beni, ben gidiyorum yurtdışına, ben artık bu ülkede duramam dedi. Ben ne zaman evleneceğim, ne zaman ev alacağım, ne zaman çocuk yetiştireceğim bunları dedi… Bakın mühendisten bahsediyoruz. Eşrefpaşa Devlet Hastanesi 3 No’lu Şube’de görev yaparken de, orada memurlarımız şikâyet ediyordu. Gitmek istiyorlar, ülkede durmak istemiyorlar. Böyle olmamalı Bugün emekçilerimiz yurt dışına mahkûm edilmemeli. Biz ülkemize sahip çıkmalıyız. Üretici de üretilmeli, ülkede üretim yok. İsimler değil, politikalar değişmeli. Ülkemizin neye ihtiyacı var? Arz ve talep bunlara dikkat etmemiz lazım. Önce üretelim ondan sonra tüketelim. Bu söylenen zamları Temmuz 15’te göreceğiz. Ama bugün 39 bin lira yapamayacaklarına göre hala aynı şekilde devam edecek. 15 Temmuz’a kadar izleyelim, görelim. Birçok şeye zam gelecek şimdi. Bir ay var, otuz günde her şey değişiyor bu ülkede. Cumhurbaşkanımız seçim öncesi bir müjde verdi doğal gaz ücretsiz dedi Mayıs ayında. Ama neden o enflasyonun yüzde 2,38’i memurun maaşından düşüyorsunuz, bu mu adalet?”

Zabıtanın meslek sınıfı olmalı”

Erdağ, “Bugün zabıta belde halkın sağlığı ve huzurunu korumak gibi görevleri vardır, bir özel kolluk kuvvetidir. Zabıtanın yirmiye yakın kanunla, iki yüz üzerinde de yönetmelikler belirliyor görevlerini. Aslında bir zabıta kanunu yok en büyük sıkıntı da orada başlıyor. Herhangi bir mesleğin kanunu olmazsa, orada bir boşluk olursa orayı istediğiniz kadar kanunsuz da doldurabilirsiniz. Bugün zabıtanın sorunları devam ediyor, çözülemedi. Biz bir kısmını tabi ki yerelde çözülmesi gerekenleri şube başkanları ile çözdük. İzmir Büyükşehir Belediyesi biz çok yardımcı oluyor. Ama bu sadece İzmir için değil Türkiye’nin sorunu. Zabıtanın meslek sınıfı olmadan bu iş olmaz. Bu kadar zor ve çalışma alanları geniş olan zabıta çalışanları, büro memurları gibi genel idari hizmet sınıfında yer alıyor. Zabıta özel kolluk statüsündedir. Zabıta sınıfı, hizmetlerin sınıfı olarak belirlenmeli. Bir de bunların içinde yıpranma payı var. Zabıta ve itfaiye içinde geçerli bu yıpranma payı verilmesi lazım. Görevleri aynı, yedi yirmi dört çalışıp, nöbet tutuyorlar. Bunun içinde mücadele edeceğiz sonuna kadar. Hem düşük ücret alıyorlar hem de bunlardan gelir vergisi kesiyorlar. Bunun çözülmesi gereken yer TBMM’dir. Çalışma düzeni problemleri de var hafta sonları yok, bayram da çocuğunu göremiyor, karne günü geldiyse zabıta memurumuz çocuğunun yanında olamıyor. Eski milletvekilimiz Atilla Sertel’de bu konuyla ilgili birçok yerde söyledi, anlattı ama çözüm bulamadık. Bugün sadece CHP milletvekili ve belediye başkanlarının değil bütün ülkenin sorunudur. Bizim tek bir siyasi partiye değil herkese kapımız açık. Mustafa Kemal’in ilkelerinde, değerlerinde kim varsa başımızın üstünde yeri var. Bizim mücadelemiz emek ve onur mücadelesi. Bu konular her seferinde konuşuluyor ama hep yarım kalıyor. Emekçiyi düşünen yok açıkçası. Zabıtanın okulu yok bir meslek yüksekokulu olması lazım. Bunun yanında zabıta akademisi de kurulmalıdır. Görevde yükselme sınavları yapılıyor biz liyakatli sınavlar da istiyoruz. Biz bunları genel merkezde oturup, toparladık bizi meclis yolları bekliyor, çalışmalarımıza devam edeceğiz. 24 saat görev yapan zabıta memuru işin stresine, tehdit ve yaralanmalara maruz kalıyor. Bir de bakıyorsunuz iş riski ve güçlüğü tazminatı var 114,44 TL. Ne kadar komik bir rakam. Büroda çalışanın da böyle zabıtanın da, ikisini bir tutamazsınız. Biz Yerel Sen olarak bunun çalışmasını yapacağız. Bir deprem oldu itfaiyecilerimiz günlerdir evine giremedi, onlar bizim kahramanlarımız. Ama ne oldu o dönemde sağ olun var olun dendi ama biz şunu beklerdik kendilerine en azından bir sınıf verilmeliydi. Teknik Hizmet Sınıfı verilmeli. İtfaiyeci kanunu olmadan birçok şeyin düzelmesi de çok zor. Yine yıpranma payı da çok komik. Deniyor ki göreve gittiğin kadar yıpranma verilir. Bugün asker, polis yıpranma payı alırken itfaiye çalışanlarına sen iki saat yangına gidip söndürdün demek olmuyor. Biz bunların düzeltilmesini istiyoruz. Bizim sendika olarak görevimiz bu eşitsizliğin, adaletsizliğin, hukuksuzluğun karşısında olup mücadele etmek” dedi.

“Emekçiler arasındaki barış sağlanmalı”

7 ilçe ve beldede yeniden sandık heyecanı! 7 ilçe ve beldede yeniden sandık heyecanı!

“Tahsildarlarımızın işleri sürekli parayla ilgili. Tahsildarlarımız veri kadro işletmelerinde güçlü kadro sıkıntılarımız var. Bugün yurtdışına gitme ihtiyacı doğacaksa yeşil pasaport vardır alamıyorlar. Hep konuştuğumuz konu adaletsizlik, bu adaletsizliği giderelim. Emekçiler arasındaki barışı sağlayalım. Biz bunu istiyoruz. Eşit işe eşit ücret denildi yapılmadı. Bari eşit emeğe eşit hak verin. Kamu mühendislerimiz isyan ediyorlar, yoksulluk sınırının yarısı maaş alıyorlar. Bu insanlar dört yıllı üniversiteye gidiyorlar, sınava hazırlanıyorlar, üniversiteyi bitirip memur oluyorlar. 18 Bin lira maaş alıyorlar ve almış oldukları maaş yoksulluk sınırının yarısı kadar.  Bu adaletsizliğin giderilmesini talep ediyoruz bunun için de bizler elimizi taşın altına koyduk. Bugün güzel bir yönetimimiz var her sorunu çözecek bir yönetim, biz çözeceğiz… “

“Okul eğitim yeridir”

Erdağ, "Çevreme duyarlıyım, değerlerime sahip çıkıyorum projesi" bu nedir bunu bir tartışalım. Öğrencileri diyanete teslim etmenin önünü açan bir proje bu. Biz bu projeyi kabul etmiyoruz. Atanamayan rehberlik öğretmenlerimiz var. Niye onların atamasını yapmıyoruz? Bu Eskişehir ve İzmir’de başladı biz bunu doğru bulmuyoruz. Veliler çocuklarını okula göndermek istemiyorlar. Daha önce bu durumlar yaşandı, üç çocuğumuz intihar etti Akdeniz Üniversitesi’nde. Çocuklarımızı tarikatlara teslim etmeyin. Pedagojik eğitim almamış hiç kimseyi istemiyoruz. İmamlarımız tabi ki önemli ama onları camiye alsınlar kutsal yerlerimiz camidir, okul eğitim yeridir” diye konuştu.

Editör: MELEKŞAH TUFANER