Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamaları ve YSK’nın devreye girmesiyle Türkiye14 Mayıs’ta sandık başına gitmeye hazırlanıyor. Cumhurbaşkanı adaylarının netleştiği ortamda gözler milletvekili listelerine çevrilmiş durumda. Deneyimli gazeteci Sedat Bozkurt bakanların dokunulmazlık için milletvekili listelerine yazılmak için istekli olduğunu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da liste başına bu isimleri yazacağını öne sürdü. Bozkurt’a göre milletvekili olmak isteyen isimler arasında MİT Müsteşarı Hakan Fidan da var.
İşte Sedat Bozkurt’un yazısı...
HERKES DOKUNULMAZLIK PEŞİNDE
Bakanlar milletvekili olmak istiyor. Bakanların milletvekili adayı olup olamayacakları bile tartışma konusu. Ama bakanları milletvekili listelerine aday olarak yazacak Erdoğan. Anayasa hükümleri sorun değil bu gibi durumlarda. Liste başı bakanlarla avantaj sağlamaya çalışacak seçim bölgelerinde. Bakanların tamamı gelecek döneme ilişkin kaygıları nedeniyle milletvekilliği yargı dokunulmazlığını istiyor. Millet ittifakı liste meselesinde uzlaşamazsa TBMM’nin aritmetiği sadece anayasa değiştirme için yetersiz kalmayacak aynı zamanda bu dönemin iddialarının yargı tarafından denetlenmesinin önünü de açamayacak. Bu parlamentoda anayasa değiştirmek kadar önemli.
MİT Müsteşarı Hakan Fidan milletvekili olarak yargı dokunulmazlığı kazanmak isteyen bürokratların başında geliyor. Erdoğan’ın özel kalemi son dönemki sırdaşı Hasan Doğan da milletvekili olmak isteyenlerden. Doğan’ın listedeki yeri garanti gibi. Çünkü bir “Erbakan yöntemi” olarak Doğan’ın yerine getireceği ismi Erdoğan, istisnai bir biçimde makam aracının yan koltuğunda kamuoyu ile tanıştırdı. Kamera araca kadar geldi, Erdoğan araçtan inmeden yanıt verdi. Yanıt Meral Akşener ile ilgiliydi ama kadraja giren isimdi bu görüntünün asıl nedeni. Zafer Çubukçu Erdoğan’ın yeni özel kalem müdürü oluyor. Yeni dönemin bilinmezliği ve potansiyel riskleri sarayı gerçekten çok germiş vaziyette.
Hasan Doğan’ın Erdoğan’ın ziyaretçilerini kabul etme biçimini yazmıştım ve bu nedenle yazıma erişim engeli gelmişti. Bu kez biraz daha dikkat edeceğim. Geçtiğimiz günlerde özel bir ziyaretçi grubu vardı Erdoğan’ın. 50 yıllık siyasetteki yol arkadaşları. Aralarında Ekrem Erdem, Feyzullah Kıyıkçı ve Mehmet Müezzinoğlu vardı. Bir araya gelerek Erdoğan’ı ziyaret etme nedenleri AKP açısından hiçbir şeyin iyi gitmediğiydi. Özet olarak, uyarmak için çalmışlardı Erdoğan’ın kapısını. Art arda sıraladılar eleştirilerini. Erdoğan bir süre dinledikten sonra sert çıktı:
“Fox haber, CHP, muhalefet ağzıyla konuşuyorsunuz, bunların hiçbiri doğru değil”.
Sadece bu ekip değil, eski milletvekilleri ve arkadaşları da yaptıkları görüşmelerde hemen hemen aynı yanıtı alıyorlar. Bu görüşmeler sanırım “eski yol arkadaşlarının” son görüşmeleri. Mesele bununla da kalmıyor. Erdoğan’ın çok önemsediği seçim tarihini bile belirlerken dikkate aldığı “kalp gözü açık” hocaların yanı sıra, pek çok hoca, ilahiyatçı da ülkedeki olumsuzlukların dile getirilmesi için devreye sokulmuş. Ama bunlar da başarılı olamamışlar. Bizlere anlatılanlar bunlar.
MHP’nin varlığı nedeniyle, özellikle muhafazakâr Kürt seçmen AKP’den uzaklaşıyor. Bunu önlemek için sarayda özel planlar geliştiriliyor. Buradaki tek seçenek Hüda Par değil. Kürt seçmenlerin önüne ilgi çekecek isimler çıkaracaklar. Örneğin Urfa. Eşref Fakıbaba’nın İyi Parti’ye geçmesiyle dengeler alt üst oldu. Daha önce Faruk Çelik liste başı olarak Urfa’da başarılı olmuştu. Politik olarak oradaki olumlu etkisi sürüyor ama siyasete uzak duruyor. İkna edilir mi belli değil. O olmazsa Urfa için düşünülen ikinci isim Binali Yıldırım. Aslında Binali Yıldırım Güneydoğu’da pek çok seçim bölgesi için düşünülüyor, aynen Numan Kurtulmuş gibi. Kurtulmuş bölgede, AKP içinde en güçlü karşılığı olan isim.
İTTİFAK ARAYIŞLARI
Partileri içindeki insanlar oluşturur. İnsanları çıkardığınız zaman geriye binalar ve tabelalar kalır. AKP ile ittifak yapacağı söylenen Özal’ın ANAP’ı, Bülent Ecevit’in DSP’si tanımları bu nedenle geçersizdir. Bu ancak “siyasi bir pazarlama yöntemi” olarak kabul edilebilinir. Siyaset terazisine koyduğunuzda küfedeki dengeyi değiştirmeyen her hamle boşadır. Bu nedenle AKP’nin en operasyonel ismi Binali Yıldırım Yeniden Refah Partisi’nin kapısını çaldı. Erbakan’ın oğlu Fatih Erbakan AKP’yi çok eleştiren isimlerdendi. Ama AKP için hiçbir zaman sorun olmadı bu tür açıklamalar. Bunu AKP’nin kadrolarına ve ittifaklarına bakınca hemen anlıyorsunuz. Buradaki tek mesele yaklaşan seçimi kotarmak.
Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu, Saadet Partisi ve Yeniden Refah Partisi’ni içine alacak ve Millet İttifakı'nda genişleme potansiyeli de bulunan bir seçim ittifakı modelinde hayli aşama kaydetti. Yani Yeniden Refah Partisi, Saadet Partisi ve Gelecek Partisi ile Millet İttifakı içinde bir seçim ittifakı modelinde yer almaya hazırlanıyor. Erdoğan’ın ani müdahalesi de tam buna oldu.
İyi Parti Lideri Meral Akşener hiçbir komplekse ve kaprise girmeksizin cumhurbaşkanlığı konusunda parti olarak risk de alarak pozisyonunu değiştirdi. Bu, Türk siyasi hayatında da çok tanıklık yapılmayan bir tutumdur. Şimdi Millet İttifakı’nın önünde ortak seçim bölgeleri için aday listesi yapmak duruyor ve bu çok çetin geçecek bir süreçle belirlenecek. Yani, Millet İttifakı’nı yeni krizler bekliyor.
MHP’den ihraç edilen ya da istifa eden herhangi bir parti çatısı altında da bulunmayan Ülkü Ocakları eski genel başkanlarından oluşan Ülkücü tavır platformu da harekete geçiyor. Erdoğan karşısındaki en güçlü adayı desteklemek için prensip kararı alan platform, bu desteğini somutlaştırdı. Türkiye genelinde ülkücülerin Kılıçdaroğlu’na oy vermelerini sağlamaya çalışacaklar. Bunun için de ellerinde çok güçlü bir gerekçe de var; MHP içinde ciddi kırılma yaratan eski yol arkadaşları Ülkü Ocakları eski Genel Başkanı Sinan Ateş’e yapılan suikast ve bunu çözme sözü veren Kılıçdaroğlu. Bir hafta sonra Ankara’da toplanacak olan Platform, seçime kadar kullanacakları zeminleri belirleyecek, medyayı kullanmayı ya da il il, ilçe ilçe dolaşmayı karara bağlayacaklar. Hedeflerinde sadece Erdoğan ile AKP yok, MHP yönetimi de var.
Emek ve özgürlük ittifakında da milletvekili aday listesi ve seçimlere herkesin kendi adıyla girmesi tartışması yaşanıyor. Muhalif ittifaklar bu tartışmaları aşamazsa cumhur ittifakı hayli umutlanacak gibi gözüküyor. Çünkü bu modelde uzmanların hesaplamalarına göre yüzde 40 ile TBMM’nin yüzde 50’sini aşabiliyorlar…