“Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum Projesi” (ÇEDES) kapsamında İzmir’de 842 okulda manevi danışman adı altında vaiz, imam-hatip, kuran kursu öğreticilerinin görevlendirilmesiyle ilgili konuyu geçtiğimiz haftalarda Meclis’e taşıyarak soru önergesi veren CHP İzmir Milletvekili ve TBMM Adalet Komisyonu üyesi Deniz Yücel, Eğitim-Sen’in İzmir 1 ve 5 No’lu şubelerini ziyaret etti. Eğitim-Sen 1 No’lu Şube Başkanı Necip Vardal ve 5 No’lu Şube Başkanı Özcan Çetin ile iktidarın eğitim politikalarını ve ÇEDES Projesini konuşan Yücel, “Konuyu Meclis’e de taşıdık, çünkü konu çocuklarımız yani konu çok hassas! Eskişehir’de ilk örneğini gördüğümüz atamalar İzmir’de de yapıldı. Bunlar bilimsel ve laik eğitime darbe vuracak adımlardır. Tarikatlar güdümünde ülkeyi yöneten iktidarın laik eğitime sızma planından başka bir şey değil. ÇEDES Projesi, Anayasamızın 2. Maddesinde yer alan laiklik ilkesine, Eğitim ve Öğrenim Hakkı ve Ödevi başlıklı 42. Maddesine ve Öğretim Birliği Yasası’na açıkça aykırıdır. Bu ülkenin Anayasasında eğitimin Atatürk ilke ve inkılapları doğrultusunda çağdaş ve bilimsel esaslara göre yapılacağı yazıyor.  Bundan ödün verilmesi demek ülkenin çok karanlık bir yola sokulması demektir. Konu çok hassas... Söz konusu olan çocuklar... Bu ülkenin geleceği onlar... Bu ülkede tarikatların eline düşürülen çocuklar intihar etti. Birçok çocuk tarikat yurtlarında yapılanları anlatıyor. Üstelik eğitimin bir cemaate, onun okullarına, dershanelerin teslim edilmesinin ne kadar acı sonuçlar verdiğini birlikte gördük” dedi.

EĞİTİMİN DİYANET’E TESLİM EDİLMESİNE İZİN VERMEYECEĞİZ!

Velilerin, uzmanların, çocukların endişesinin her zamanki gibi hiçe sayıldığı bu projenin sürdürülmesinin büyük yanlışlara yol açacağını vurgulayan İzmir Milletvekilli Deniz Yücel, şunları dile getirdi:

“Bu ülkenin binlercesi atama bekleyen yetişmiş rehberlik öğretmenleri varken ‘manevi danışman’ adı altında pedagojik eğitim almamış kişilerin gelecek neslimize şekil vermesi, eğitim sistemimizi temelden sarsacak nitelikte bir tehlikedir. İktidar her zamanki gibi velilerin kaygılarını, uzmanların uyarılarını, çocukların endişelerini dikkate almıyor. Okul müdürü olmanın ön koşulunun neredeyse İlahiyat mezunu olmaktan geçtiği, coğrafya dersinin rafa kalktığı, felsefenin adının anılmadığı, sosyolojinin istenmediği, yabancı dil eğitiminin fecaat kabul edildiği laiklik karşıtı bir eğitim düzeni yaratıldı. Milli Eğitimi yavaş yavaş Diyanet'e teslim etme hevesindeler ama buna izin vermeyeceğiz. Sınavlarda binlerce öğrenci sıfır çekiyor. Biz neyi tartışıyoruz, manevi danışmanlık... Buradan iktidarı ve Milli Eğitim Bakanı'nı bir kez daha uyarıyorum; bu yanlıştan derhal dönün!” 

Editör: Yaren Karaaslan