Yayımlanan son kararnamenin yürütmeye bağlı bir yargı oluşturma çabasının bir sonucu olduğuna işaret CHP’li Yücel: “Yargı mensuplarının baskı altına alınmak istendiği bir ülkede hiç kimse kendisini özgür hissedemez” ifadesini kullandı.
“Tek rehberi hukuk ve anayasa olan bağımsız yargıçlara yönelik kayırmacı, liyakati hiçe sayan, dışlayıcı tavrın kabul edilemez olduğunu söyleyen CHP’li Yücel: “Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin hakkında hak ihlali kararı verdiği Yargıçlar Sendikası Başkanı İzmir Karşıyaka Hâkimi Ayşe Sarısu Pehlivan’ın, isteği dışında Adana Hâkimi olarak görevlendirilmesi bu dışlayıcı tavrın örneklerinden biridir. Aynı şekilde Yargıçlar Sendikası üyesi İzmir Hâkimi Halil Güner’in Çorum’a, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi üyesi Süleyman Mutlu'nun Kilis’e atanması da yürütmenin yetki aşımının somut bir göstergesidir. Osman Kavala’nın tahliye edilmesi yönünde oy kullanan İstanbul Ağır Ceza Hâkimi Sercan Karagöz'ün isteği dışında Ağrı’da hâkim olarak görevlendirilmesi ise yürütmenin yargıya açıkça müdahalesidir. Yargıç Ahmet Çakmak’ın HSK 2. Dairesi kararı ile ihraç edilmesi de tamamen keyfi bir cezalandırmadır. Bu karar yargı bağımsızlığına gölge düşürmüştür. Yargı bağımsızlığını ortadan kaldırmaya yönelik bu kararların hepsi hukuk devleti ilkelerine aykırıdır” dedi.
YÜRÜTMENİN ATAMALARDA TAKDİR YETKİSİ SINIRSIZ OLAMAZ
İzmir Milletvekili Deniz Yücel, hukuka aykırı kararlar alanların ödüllendirildiğine de dikkat çektiği açıklamasında: “Yürütmenin atama konusundaki takdir yetkisi sınırsız olamaz. Hukuka aykırı kararlar alan, tartışmalı kararlarda ısrar eden yargı mensupları ödüllendirilirken, sadece anayasanın, yasaların ve hukukun gösterdiği yoldan yürüyen yargı mensuplarının sürgünle cezalandırılması kabul edilemez. HSK’nın son kararnamesiyle; kıdem, yargıçlık güvencesi ve liyakat gibi önemli hususlar çiğnenerek, hukuk dışı gerekçelerle çok sayıda yargı mensubunun görev yerinin değiştirilmesi başta Anayasa’ya aykırıdır” değerlendirmesinde bulundu.
PLANLANMIŞ BİR SÜRECİN ADIMLARI
AKP’nin iktidarda olduğu son 21 yılda, 7 yargı paketini Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne getirdiğini hatırlatan CHP’li Yücel; “Bu yargı paketlerinin hiçbiri gerçek anlamda yargıda “reform” sağlayacak düzenlemeleri içermiyordu. Hakimler Savcılar Kurulu’nun üye sayısını azaltıp, yapısını değiştiren düzenlemenin de bu sözde “reform” paketleri içinde olması elbette bir tesadüften ibaret değil. Tüm bunlar yargıyı ele geçirmek için planlanan bir sürecin adımlarıydı. Tam da bu nedenle yargıya güven sürekli azaldı. Türkiye’nin yargı sistemi, uluslararası alanda da eleştiri konusu oldu. Avrupa Birliği Komisyonu 2022 yılı Türkiye Raporu’nda, hakimler ve savcılar üzerindeki baskıdan söz ediliyor, bunun yargı bağımsızlığı üzerinde olumsuz bir etkisi olduğuna dikkat çekiliyorsa, demokrasiyi ve hukukun üstünlüğünü savunan herkes bir kere daha düşünmelidir. 2022 “Dünya Adalet Projesi Hukukun Üstünlüğü Endeksi” Raporu'na göre Türkiye’nin 140 ülke arasında neden 116'ncı sırada yer aldığını herkes sorgulamalıdır” dedi.
MÜCADELEDEN ASLA VAZGEÇMEYECEĞİZ
AKP’nin bir yıldırma politikası yürüttüğünü vurgulayan CHP’li Yücel: “Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak hukukun üstünlüğüne inanıyoruz. AKP’nin yargının bağımsız ve tarafsız yapısını değiştirmek ve yargıyı siyasallaştırmak için attığı her adımın önünde kararlılıkla duracağız. Hukuk için verdiğimiz mücadelede hiçbir baskı bizi susturamaz ve sindiremez. HSK’nın son kararnamesiyle, hukuk dışı gerekçelerle görev yerleri değiştirilen tüm yargı mensuplarının TBMM’deki sesi olacağız. Yargının bağımsızlığı için kararlılıkla mücadele edeceğiz” ifadelerini kullandı.