Türkiye’yi acıya boğan depremin ardından yardım için bölgeye koşanlar arasında yer alan CHP İzmir Milletvekili Özcan Purçu deprem bölgesinde yaşadıklarını Son Mühür Tv’de ‘Gün Başlıyor’ programında anlattı. ‘’Bir daha kimse yaşamasın böyle bir acıyı’ dileğinde bulunan Özcan Purçu ‘İlk üç gün çaresizlik. Acıyı çekenler ve yardıma gidenler, onun dışında kimse yok. Ciddi bir sahipsizlik, ciddi bir koordinasyonsuzluk’ vardı dedi.
İşte Özcan Purçu’nun açıklamalarından öne çıkan detaylar...
BİZ GİDEBİLİYORSAK DEVLET DE GİDEBİLMELİ
Buradaki sıkıntı şu. Türkiye Cumhuriyetini yöneten bir hükümet var, bu hükümetin bu konularla ilgilenen bir bakanlığı var. Afetlerle igili ne yapacağına yönelik genel müdürlüğü, bu müdürlüğün il ve ilçe müdürlükleri var. Her il ve ilçe afette ne yapacağını bilmeli. Onların da depolarında her türlü malzemenin tamam olması lazım. Ama bu depremde bunun olmadığını gördük. Biz milletvekili arkadaşlarımızla gittik, 2 saat gecikmeli de olsa gittik. Biz gidebiliyorsak devlet de gidebilmeli.
DONARAK ÖLEN ANNE KIZA ŞAHİT OLDUK
Hadi birinci gün olmadı, ikinci gün olmadı ama üçüncü gün de olmadı. Biz yıkılan binaların altında anneyle üç yaşındaki kızının bağıra bağıra dördüncü gün donarak öldüğüne şahit olduk.
KOORDİNASYON YOKTU
Hatay’n dışında 5-6 futbol sahası büyüklüğünde bir alanda üzerinde iş makineleriyle TIR’lar bekliyor. Hatay’daki afet merkezine gidip bana iş makinesi verin dedim yok dediler. Dışarıdaki iş makinelerinden verin dedim haberleri yok. Böyle bir koordinasyonsuzluk vardı.
SORUN KIZILAY’DA DEĞİL YÖNETİCİLERİNDE
Kızılay’ın isminde sorun yok, onu yönetenlerde sorun var. Kutsal dediğimiz Kızılay miletin en ihtiyaç duyduğu anda ticaret yaptı. Ayıp, yazık, gerçekten yazık. Biz Kızılay’ı eski günlerine döndüreceğiz. Hiç mi yüreklerinde vicdan yok?
BİR YILDA O BİNALAR YAPILAMAZ
Deprem bölgesindeki binaların enkazını bile toplayamazlar. Hatay’ın yüzde 90’ı yıkılmş durumda. Bir yıl içinde yaparız diyorlar, yüzinlerc binanın enkazını nereye koyacaksın? O binaları bir yıl içinde yapmanın mümkünatı yok.
MİLLETİMİZLE GURUR DUYDUM
Deprem bölgesinde 16 gün kaldım. Milletimizle gurur duydum. Onların ekmeğini yedim. Yardımsever vatandaşlarımızın ekmeğiyle karnımızı doyurduk, suyumuzu içtik. Herkes yardıma koştu.
ŞIRNAK’TAN TELEFON GELDİ
Depremin ikici günü bana Şırnak’tan telefon geldi. Vekilim dedi benim altı tıtım var, altı da kepçem var. Nereye gideyim, bana yer söyle dedi. Bizim milletimiz böyle. Onları Adıyaman’a yönlendirdim ben. Kurtuluş savaşının ruhunu görüyorsunuz orada. Bu millet ayakta kalacaktır.
O KURUMLARIN BİR TAS ÇORBASINI İÇMEDİM
Güçlü ülkelerde devlet milleti için vardır. Bizde millet devlet için var oluyor. Şu zor zamanlarda devlet de millet için olsun. Şu afet zamanında devletin kurumu çadır satıp ticaret yapıyorsa yazıklar olsun bize. Avrupa, dünya bizi kıskanıyor diyorlar ya, hani nerede? Ben üç gün oralarda kaldım o kurumların bir tas çorbasını içmedim. Ben AFAD’dan su istedim Kırıkhan’a götürmek için su yoktu orada, Biz de su yok dediler. Devlet biim devletimi ama şunu gördük içerideki yöneticilerin vicdanı yokmuş. Toparlayacağız, eski saygınlığına getireceğiz bu kurumları.
BORCU BORÇLA KAPATIYORUZ
Vatandaş mucize yaratıyor, borcu borçla kapatıyoruz. Bireysel borçlanmanın en yüksek olduğu ülkelerin başında geliyoruz. Bu da ne demek? Bittik demek. Vatandaş açlık sınırının da altınd yaşıyor, artık millet dayanamıyor. Sosyal bir afet de yaşıyoruz aslında. Bunun sebebi ekonomi. Konut kiraları nasıl arttı? Asgari ücret rakamlarıyla kiralık ev bulamazsınız artık.
GENEL BAŞKANIMIZIN SÖYLEDİĞİ GİBİ
Genel başkanımız hep söylüyor ya bu kadar zenginlik içnde bu kadar fakirlik neden yaşanıyor. Milletimizin bunların hepsini masaya yatırma zamanı geldi.
