Gaziemir’in Emrez Mahallesi’ndeki eski kurşun fabrikasının 70 dönümlük arazisinde gömülü olan ve 500 bin tondan fazla olduğu tahmin edilen nükleer atıklar 16 yıldır temizlenmeyi beklerken ocak ayında, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın düzenlediği ihaleyi alan firmanın bölgeyi temizlemek için faaliyete başladığı duyurulmuştu. Aradan geçen sürede, atık bölgesinin bariyerlerle kapatıldığı ancak temizliğin yapılmadığı ortaya çıktı.

Gaziemir Belediye Başkanı Halil Arda, Rusya’da 26 Nisan 1986 tarihinde meydana gelen Çernobil faciası 37. yıl dönümü nedeniyle bugün Gaziemir’deki eski kurşun fabrikasının önünde açıklama yaptı. Açıklamaya, eski Çevre Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Başkanı ve CHP İzmir Milletvekili Adayı Helil İnay Kınay ile Gaziemir Belediye Meclisi üyeleri ve vatandaşlar katıldı.

İzmir Alsancak'ta ilginç olay: Araba bariyerlere asılı kaldı! İzmir Alsancak'ta ilginç olay: Araba bariyerlere asılı kaldı!

“GAZIMIZI ALMAK İÇİN YAPILAN BİR GİRİŞİM”

Bugünün Çernobil’in 37. yıl dönümü olduğunu hatırlayan Halil Arda, “Bugün,. Aradan geçen 37 yıla rağmen, yağmur yağdığında oradaki bölgede tehlikenin devam ettiğini bilim insanları söylüyor. Hal böyleyken Gaziemir’de 16 yıl önce tespit edilmiş bir nükleer atıkla ilgili hiçbir yetkili bir şey yapmadı. Tedirginiz. Tedirginliğimizi başından beri söylüyoruz. Seçim dolaysıyla mahalleyi tekrar geziyorum. Ölü doğumlardan sakat doğumlara, kansere kadar birçok soruna maruz kalıyor buradaki insanlarımız. En başından beri, buranın temizlenmesi için çok olumlu bir dille süreci sürdürdük. Bizim masum bir isteğimiz var. Burasını temizleyin. 13 Ocak’ta buraya geldiğimizde, EKOVAR isimli bir firma vardı. Şu anda da onların güvenlik görevlileri bölgede. 13 Ocak’ta iş makineleri vardı. Çok umutlanmıştık. Ama bugün geldiğimizde, iş makinelerinin de artık burada olmadığını ve o günden bugüne hiçbir şey yapılmadığını gördük. Ben şimdi anlıyorum ki bu, bizim gazımızı almak, verilen bu mücadelenin ve bizim sesimizi kesmek için yapılmış bir girişim olduğunu düşünüyoruz” diye konuştu.

“NÜKLEER ATIKLARIN TEMİZLENMESİ, CHP İKTİDARINDA BİZLERE NASİP OLACAK”

Şeffaflık çağrısı yapan Arda, “Şimdi öğreniyorum ki yeni bir yönetmelik hazırlanıyor. Madem böyle bir durum varsa bu şirket burada ne arıyor? Tek bir isteğimiz var. Bizi şeffaf bir şekilde aydınlatın. Biz de halkımız aydınlatalım. Gaziemir halkının sağlığı beni ilgilendiriyor. Ama süre az kaldı. Bu atıkların nereden getirildiğinin bile üstüne girmeyen bir iktidarımız var. 14 Mayıs’ta bir seçim var ve bir karar vereceğiz. Ya bu düzen böyle gidecek ya da değişecek. İnşallah 15 Mayıs’tan itibaren Türkiye aydınlık bir geleceğe uyanacak. Bu bölgedeki nükleer atıkların temizlenmesi, CHP iktidarında bizlere nasip olacak” ifadelerini kullandı.

“MÜJDE DİYE VERİLEN VAATLER CANIMIZA MAL OLDU”

Mevcut iktidarın atık politikalarını da eleştiren CHP İzmir Milletvekili Adayı Helil İnay Kınay ise iktidar kanadından verilen müjdelere dikkat çekerek, “Bugün 26 Nisan. Ülkemiz, buradaki nükleer atıkları çözememişken nükleer santral inşaatlarıyla koyu bir karanlığa doğru hızla ilerletiliyor. 27 Nisan’da Akkuyu’daki nükleer santrale nükleer yakıtın getirileceği müjdesi verildi. Bir seçim yatırımı ve müjde olarak karşımıza getirilen bu vaadin, Gaziemir’deki nükleer atıklar temizlenmezken neyin müjdesi olduğunu sormak istiyoruz. Çünkü bu ülkede imar afları müjde olarak verildi, depremde canımızı aldı. Bizler, depremin etkilediği bölgede olan nükleer santralin depremden nasıl etkilendiğini bilmiyoruz. Ama biz biliyoruz ki depremde felaketi ve koordinasyonu yönetemeyenler; çadırı, ekmeği bulamayanlar, binlerce canımıza mal oldu. Bugün bunu yönetemediğimiz bir süreçte nükleer bir sızıntı ve nükleer bir tehlikeyi nasıl yöneteceklerini bilmiyoruz. Müjdelerle hayatımıza getirilen her vaat canımıza mal oldu. Seçim vaadi diye karşımıza getirilenlere bizim karnımız tok. Biz, Gaziemir’in ortasındaki nükleer atıklara ilgili soruların yanıtlanmasını, alanın temizlenmesini ve tüm bilgilerin kamuoyuyla şeffaf bir şekilde paylaşılmasını istiyoruz” şeklinde konuştu.

Editör: Yaren Karaaslan