“Şu Boğaz Harbi nedir? Var mı ki dünyada eşi?”
Milli şairimiz Mehmet Akif Çanakkale destanını böyle sorarak anlatmış. Ama siz ne edin yapın bugün bu şiiri okuyup, kalbinizle hissetmeye çalışın. 18 Mart 1915 ve ardından gelen aylarda Çanakkale’de dedelerimiz öyle büyük bir zafer yazmışlar ki kanlarıyla tarihe, ama ne acıdır yine bir mart günü, 16 Mart 1920’de masada yitirmişler Çanakkale’yi de İstanbul’u da. Mehmet Akif başka bir şiirinde de “'Tarih'i 'tekerrür' diye tarif ediyorlar; Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi? " diye boşa dememiş işte.
Ama hiç konuşulmayan, doğru düzgün araştırılmayan bir süreç daha var. Adeta Çanakkale’deki büyük destanın önsözü gibi. Üstelik İzmir’de yazılmış bu önsöz. İzmir Körfezinde 5-10 Mart 1915 tarihleri arasında İngiliz savaş gemileri Urla’da başlayarak İzmir’i bombalamışlar. İtilaf Devletleri’ne ait uçaklar da sivil halka bombalar attığı tespit edilmiştir. O günlerde İzmir Valisi Rahmi Bey’in gayretleri de unutuldu bugün. İzmir savunması öylesine önemliydi ki, ama bugün başkan adayları dahil kimsenin hafızasında yok. Yenikale şehitliği ise askeri bölgede olduğu için halkın bildiği yer değil.
Bugün beylik mesajları bir yana bıraksın da özellikle İzmir’e başkan olmak isteyenler, gerçekten İzmir’in tarihi kimliğini öğrensinler. Çünkü o kimlik, kanla tescil edildi.
Şehitlerimizi minnet rahmet ve mahcubiyetle anıyorum. Ne mutlu Türküm diyene.
