Adeta...
“Bitimsiz bir yaşam sevinci”ni hatırlatır...
Yarattığı “coşku” ise...
Yüz yıllara...
Belki de bin yıllara yayılır; dünlerimize ve bugünlerimize ışık saçar...
İşte...
Göz kamaştıran o “ışık”...
Bu kez...
Aradan yıllar geçse de...
Unutulmayacak “özgün” bir sanat olayını aydınlatacak...
Ve...
Loading...
“Hayatın Kırıkları” ile ete - kemiğe bürünen O “benzersiz sergi”...
Takvimler “21 Kasım Cuma” günü...
Saatler 18.00’i gösterirken...
Güzel İzmir’in...
“158 yaşındaki Tarihi Alsancak Garı”nda...
Solukları kesmeye başlayacak...
...Ve o heyecan...
Taaaa, 28 Kasım Cuma akşamına kadar sürecek...
Adeta bir masal gibi...
*
Peki...
Uluslararası Müzecilik Dernek Başkanı ve Küratör Derya Manav’ın imzasını taşıyan “Hayatın Kırıkları”...
İzmirli sanatseverleri nasıl heyecanlandıracak?
Derya Manav, benzersiz “Bir Çağdaş Sanat Sergisi” için neler diyor?
“Kalp Kırıklıkları Müzesi, içimde biriken duygularımdan yola çıkarak şekillenmiş bir çağdaş sanat sergisi... Bu sergi, hayatın içinde biriken kırıkları, vedaları, ayrılıkları, yalnızlıkları ve en çok da boğazda düğümlenip bir türlü söylenemeyen sözleri görünür kılıyor...”
Ne kadar ilginç değil mi?
Söz yine Küratör Derya Manav’da:
“Heykeller, ses heykelleri, video art ve radyofonik ses yerleştirmeleriyle izleyiciyi kendi iç dünyasındaki yankılarla yüzleştiriyor... Sergide ayrıca, benim tasarladığım 6 metrelik bir heykel enstalasyonu yer alıyor... Bu dev heykel, insanların söyleyemedikleri sözleri bırakabilecekleri bir alan sunuyor... Her seyirci, içinden geçen ama dile gelemeyen duygularını bu sessiz yapının içine emanet ediyor; böylece heykel, kolektif bir duygusal hafızaya dönüşüyor...”
Sadece bu kadar mı?
Tabii ki, hayır...
Küratör Derya Manav’a göre...
Bu sergi, “Alsancak Tren Garı”nın otantik atmosferinde ilk kez gerçekleşiyor ve bu proje O’nun hayal gücünün, içsel kırılmalarının, düşlerimin şekil bulmuş hali...
*
Aslında bir “nefes” peşinde Küratör Derya Manav...
...Ve o nefes aynen şudur:
“Toplumda giderek çoğalan olumsuzluklar arasında, sanat aracılığıyla insanlara bir iyileşme alanı açmayı hedefledim...”
*
Sergide izleyiciyi “duygusal” bir yolculuğa çıkaran farklı eserler yer alıyor... Mesela, bildiğimiz heykeller ve ses heykelleri, duyguların bedensel ve mekânsal tezahürünü (kendini göstermeyi) sağlıyor...
Bitmedi...
O “farklı sergi”...
Video art çalışmaları sunacak...
“Kayıp, bekleyiş ve unutma” temalarını...
Görsel ve zaman akışıyla yansıtarak...
İzleyiciye “içsel bir keşif alanı” sunacak...
Radyofonik ses yerleştirmeleri...
Mekanın sessizliğini kıracak...
Kendinizi...
Kayıp ve yalnızlığın sesli yankılarını içinizde hissedeceksiniz...
*
Serginin kalbinde ise...
Küratör Derya Manav’ın tasarladığı altı metrelik “Boğazımda Düğüm” heykel enstalasyonu yer alıyor...
Bu devasa yapı...
Sizin, bizim, hepimizin seslendiremediği kalp sesini...
Kağıtlara aktararak bırakabilecekleri bir alan sunuyor...
Veeee...
Her bırakılan not, heykelin bir parçasına dönüşerek...
Kişisel kırıklıkları kolektif bir duygusal hafızaya dönüştürecek...
*
Bitiriyoruz...
“Kalp Kırıklıkları Müzesi”...
Sadece bir sanat deneyimi değil; şiire, edebiyata, müziğe ve sanata ilgi duyan herkes için hem duygusal hem de zihinsel bir alan yaratıyor...
Müzeyi gezen sanatseverler ise...
Kendi kırılganlığıyla temas ediyor, bastırdığı duygularla yüzleşiyor ve yeniden umut buluyor...
...Ve yine...
“Kalp Kırıklıkları Müzesi”...
Sizi, bizi, hepimizi bekliyor...