ALPER TEMİZ - 2005 yılında Prof. Dr. İsmet Durak'ın çabalarıyla kurulan Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Göz Bankası, Prof. Durak döneminde 250 kornea nakli ile rekor kırmış ve birçok hasta, hayata gözlerini yeniden açmıştı. 2013 yılında Göz Bankası Tıbbi Müdürlüğüne gelen Prof. Dr. Zeynep Özbek döneminde 2023 yılına kadar 656 kornea nakli yapılarak başarı 2,5 kat artmıştı.

2024 yılı itibarıyla Göz Bankası ekibi, başarılarını hızla sürdürdü. Göz Bankası Tıbbi  müdürü Prof. Dr. Zeynep Özbek, Laboratuar Yöneticisi Yeliz Ankara ve nakil hekimleri Prof. Dr. Üzeyir Günenç, Prof. Dr. İsmet Durak, Prof. Dr. Zeynep Özbek, Prof. Dr. Canan Aslı Yıldırım, Banka personeli Muhsin Yüksel ile birlikte yıl içerisinde şu ana kadar gerçekleştirdikleri 38 kornea nakliye hastalara ışık oldu.

Ancak tüm başarılara rağmen Türkiye'de ön yargı ile yaklaşılan konuların başında, organ bağışının geldiği biliniyor. Kornea bağışının gözlerin tamamen yerinden çıkarılması ya da oyulması anlamına gelmediği, göz yuvarlağının tümünün bir başka bireye aktarılması demek olmadığının altını çizen Prof. Dr. Üzeyir Günenç ve Prof. Dr. Zeynep Özbek ön yargıları kıracak detayları anlattı.

Prof. Günenç, "Günümüzde göz bankacılığı çok gelişti. Çağımızın en iyi koşullarında doku alımı, saklanması, uygunluk testlerinin yapılması ve en uygun alıcıya ulaştırılması mümkün olmakta. Göz bankaları ve ekipler rekor kırarak nakiller gerçekleştiriyor ve çok iyi çalışıyor. Ancak halkımızı kornea bağışı konusunda daha duyarlı olmaya çağırıyoruz. Yanlış bilinenin aksine göz, tamamen yerinden çıkartılmıyor. 'Göz nakli' şeklinde tabir ediliyor ancak nakledilen kısım, gözün üst yüzeyinde bulunan ve kornea dediğimiz saydam yapının nakledilmesi işlemidir.

I M G 20240711 W A0030

Dokuz Eylül Üniversitesi Göz Bankası Tıbbi Müdürü Prof. Dr. Zeynep Özbek ise, kornea bağışı sonrası kişinin görüntüsüne dair bilgiler paylaştı. Prof. Özbek, "Kornea insan gözünün en üst kısmında, yaklaşık 1 cm çaplı, yarım milimetre kalınlıkta şeffaf bir dokudur. Bağıştan sonra, operasyonla biz, sadece bu dokuyu naklediyoruz. Bu şeffaf doku, bağışı yapan bireyden alındıktan sonra, o kişinin göz bütünlüğü ve görüntüsünde değişikliğe neden olmuyor.

Korneasını bağışlanmış kişinin yüzünde, göz ifadesinde bir fark yaratmıyor. Ön yargılar, reel faydaların önüne geçmemeli. Ne yazık ki ülkemizde kornea bağışında, hem 'gözün tümüyle alınması' şeklinde yanlış bilgi, hem de 'Ölümden sonra cennette göremez' şeklinde bir yanlış inanış da vefat eden kişinin yakınlarını rahatsız ediyor.

Bu konuda tüm vatandaşlarımızın kaybettikleri yakınlarının görüntüsünde üzücü bir görüntü olmayacağına ve vefat eden kişinin cennete görmesine engel teşkil etmeyeceğine dair içleri rahat olsun. Bağışlarda artışın sağlanamamasının en büyük nedeni bu yargılar. Oysa organ bağışı ile bir çok ihtiyaç sahibi insana büyük iyilikler sağlanıyor. Alıcının hayatında inanılmaz olumlu etkisi oluyor. 

Kaybettiğimiz yakınımızın dokusu başka bir vücutta yaşamaya devam ediyor, ona ışık oluyor. Bu mantığın kornea bağışlarında, her zaman ön planda olması gerekiyor. Nakil bekleyen hastalarımız kadar kornea bağışı da yeterli sayıda olursa, uzun sure bekleme sorunuyla başa baş mücadelede etme şansımız artar" diye konuştu.

Muhabir: Alper Temiz