Bir yurttaş için belki de en gizemli yerlerden biri sandık başı… Valla sizi bilmem ama benim için öyle. Şahitsiniz ki, CHP’nin aday belirleme tiyatrosunu kıyasıya eleştirdim. Çeşmeden Bayraklı’ya, Konak’tan Karşıyaka’ya adaylardan meclis üyelerine kadar yanlış üzerine yanlış yapıldığını söyledim durdum. Allah’tan Karaburun’da sadece Karaburun’da farkında vardılar da doğru gerçekleşti. Ben bunları söyleyip yazarken, nepotizm duygusunu size anlatırken sanmayın ki aklımdan yüreğimden geçenlerdi sadece. Sizlerden gelen mesajlar, sokak sohbetleri, telefon ve yüz yüze görüşmeler de bu yöndeydi.
Dün sandık başına gittik… Size kendimin ne yaptığını söyleyim. Onca kızdım, köpürdüm, ben keklik değilim diye haykırdım ama elime mührü alınca iş değişti… Yine CHP dedim vurdum üç pusulaya da eveti.
Lakin konuşmaktan, yazmaktan vazgeçmem… Baştan söyleyim, ilk ke başkan seçilmişler çok dikkat etsinler. Özellikle Konak, Balçova, Çeşme, Bayraklı, Karabağlar, Karşıyaka, Buca, Bornova, Narlıdere, Çiğli başkanları asla başarıyı kendilerine bağlamasınlar. Sakın ola ki şımarıp kibre düşmesinler. Ben dahil CHP’ye oy veren halkın çoğunluğu yerel seçimi kullanıp genel iktidara ciddi uyarı vermekti amacımız.
Bu beş yıl kolay geçmeyecek. Hele önümüzdeki üç ay tam bir muamma. Büyükşehirde kadro hareketlilikleri, basınla ilişkiler, halka irtibat formülleri, İzmir kimliğine ilişkin mesajlar hep merak konusu olacak. Bakalım özellikle adını andığım ilçelerin başkanları, ilçelerini ne kadar “halkla” yönetecek… Ne yalan söyleyim, kaygılarım devam ediyor bilesiniz… Burnuma tuhaf kokular geliyor… Yarın Cemil Tugay’la başlayacak sürece dikkat çekeyim.
Ne mutlu türküm diyene…
