ATATÜRK'ÜN YAZARLIK VE GAZETECİLİK YÖNÜ...

Mustafa Kemal Atatürk, askerî dehası ve devlet adamlığıyla dünya tarihine yön veren bir lider olarak tanınmaktadır. Ancak onun entelektüel yönü çoğu zaman bu askeri ve siyasal kimliğin gölgesinde kalmaktadır.

Abone Ol

Özellikle yazarlık ve gazetecilik alanındaki faaliyetleri, akademik çevrelerde dahi yeterince ele alınmamış, halk arasında ise neredeyse tamamen göz ardı edilmiştir. Oysa Atatürk, düşünce dünyasını sadece uygulamalarıyla değil, kalemiyle de şekillendirmiş bir liderdir. Yazdığı makaleler, tercümeler ve çıkardığı gazeteler; onun fikirlerinin olgunlaşma sürecine ve kamuoyunu şekillendirme stratejilerine ışık tutmaktadır.

Mustafa Kemal’in yazarlığa olan ilgisi Harp Okulu yıllarına dayanmaktadır. Bu dönemde edebi ve politik yazılar yazmaya başlamış, özellikle Namık Kemal ve Ziya Gökalp gibi aydınlardan etkilenmiştir. 1898 yılında okulun çıkardığı Mekteb-i Harbiye dergisinde yayımlanan ilk yazıları, onun sadece savaş sanatına değil, düşünsel üretime de derin bir bağlılık duyduğunu göstermektedir. Bu ilk yazılarda vatan, özgürlük, milliyetçilik ve modernleşme gibi temalar işlenmiştir. Atatürk’ün kalemi, erken yaşlardan itibaren ideolojik bir arayışın ve düşünsel bir mücadelenin en güçlü araçlarından biri olmuştur.

Atatürk’ün yazarlık serüveni yalnızca teorik düşüncelerle sınırlı kalmamış, sahada gazetecilik faaliyetleriyle de pekişmiştir. 1907 yılında görevli olarak gönderildiği Şam’da, bölgedeki Arap aydınlarıyla kurduğu ilişkiler sayesinde basına ilgisi artmıştır. 1911 yılında Trablusgarp Savaşı sırasında Tanin ve İkdam gibi gazetelere gönderdiği savaş mektupları, onun gazeteciliğini ortaya koyan önemli belgelerdir. Bu yazılar yalnızca savaş raporları değil, aynı zamanda Osmanlı’nın Afrika’daki mevcudiyetini meşrulaştırmaya yönelik siyasi bir dil içermekteydi. Dolayısıyla Atatürk’ün gazeteciliği hem haber aktarma hem de kamuoyu oluşturma aracı olarak değerlendirilmelidir.

Mustafa Kemal’in doğrudan gazete kuruculuğuna soyunduğu ilk girişimi 1918 yılında yayımlanmaya başlayan Minber gazetesiyle olmuştur. Gazete, Atatürk’ün yakın dostu Fethi Okyar ile birlikte İstanbul’da çıkarılmış ve kısa sürede dikkat çekmiştir. Minber, yalnızca haber yayını değil, aynı zamanda Osmanlı Devleti’nin içinde bulunduğu siyasal çöküşe karşı bir uyanış çağrısıydı. Atatürk burada “yeni bir Türkiye” fikrini tohumlamış, halkı pasiflikten kurtarıp örgütlü bir direnişe çağıran yazılar kaleme almıştır. Yazılarında kullanılan üslup, Atatürk’ün siyasi hitabetinin yazılı versiyonu olarak değerlendirilebilir.

Atatürk’ün gazetecilik kariyerinin zirvesi, Millî Mücadele’nin propaganda organı olan Hakimiyet-i Milliye gazetesidir. 1920 yılında Ankara’da kurulan bu yayın organı, Mustafa Kemal’in doğrudan kontrolü altındaydı ve yazı işleri kadrosu bizzat onun tarafından yönlendirilmekteydi. Gazetede kaleme aldığı başyazılar, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş felsefesinin temel taşlarını oluşturmuştur. Atatürk, bu yazılarda sadece savaşın seyrini değil, aynı zamanda halkın moralini yükseltmeye ve bağımsızlık ruhunu diri tutmaya çalışmıştır. Gazete, savaşın kazanılmasında psikolojik ve ideolojik bir silah olarak işlev görmüştür.

Mustafa Kemal’in yazılarındaki dikkat çekici bir yön de edebi ve retorik gücüdür. Yazılarında sıkça metaforlar, mecazlar ve tarihsel göndermeler kullanarak düşüncelerini daha etkili hale getirmiştir. “Halkçılık”, “laiklik” ve “milliyetçilik” gibi kavramların halk nezdinde anlaşılır hale gelmesi, büyük ölçüde onun kaleme aldığı didaktik yazılar sayesinde olmuştur. Atatürk, sade ama vurucu bir Türkçe kullanarak elitist bir söylem yerine halkçı bir dil inşa etmeye çalışmıştır. Yazıları, onun sadece iyi bir hatip değil, aynı zamanda güçlü bir yazar olduğunu da ortaya koymaktadır.

Atatürk’ün yazarlık yönünün doruk noktası, hiç kuşkusuz Nutuk adlı eseridir. 1927 yılında Cumhuriyet Halk Fırkası Kongresi’nde altı gün boyunca okunan ve daha sonra kitaplaştırılan bu metin hem tarihsel bir anlatı hem de ideolojik bir manifestodur. Nutuk, belgelerle desteklenmiş bir siyasi tarih yazımı olduğu kadar, Mustafa Kemal’in düşünce sistematiğini ortaya koyan edebi bir eserdir. Dili dönemin siyasi atmosferine uygun biçimde seçilmiş hem aydınlara hem halka hitap eden bir üslupla kaleme alınmıştır. Nutuk, Atatürk’ün yalnızca bir eylem adamı değil, aynı zamanda bir düşünür ve yazar olduğunu en açık biçimde ortaya koyan metindir.

Mustafa Kemal Atatürk’ün yazarlık ve gazetecilik faaliyetleri, onun devrimci kimliğinin ayrılmaz bir parçasıdır. Askeri ve siyasi başarılarının ardında, güçlü bir entelektüel donanım ve ifade gücüyle örülmüş yazılı bir miras bulunmaktadır. Gazetelerde yayımladığı yazılar, çıkardığı yayın organları ve kaleme aldığı Nutuk, onun düşüncelerini toplumla paylaşma ve kamuoyunu yönlendirme stratejisinin temel taşları olmuştur. Atatürk’ün yazarlığı, sadece bir ifade biçimi değil; bir dönüşüm aracıdır. Kalemiyle fikir üreten ve bu fikirleri eyleme dönüştüren lider, modern Türkiye’nin inşasında mürekkep kadar önemli bir rol oynamıştır.