2022 giderken bize kucak dolusu film bırakıyor. Verimli bir yıl oldu. İnsanlar pandemi sonrası ihtiyatla usul usul sinema salonlarına dönmeye başladı. Dijital platformlar seviye yükseltmeye başladılar. Sonunda aklımızda yer yapan yapımlardan şöyle bir liste çıktı.
Kurak Günler
Yönetmen ve senaryo : Emin Alper.
Oyuncular : Selahattin Paşalı, Ekin Koç, Hatice Aslan, Erol Babaoğlu, Erdem Şenocak, Selin Yeninci.
Yönetmen ve senarist Emin Alper bir kasabayı merceğinin altına alıyor. Taşra erkinin düzenlerine uymayanlara “aba altından sopa göstermek” ile başladığı güç gösterisine, genç bir savcının yaşadıkları üzerinden anlatıyor. Gerilimin finale dek nefesini hissettirdiği karanlık bir atmosfer içine gömülüyoruz, çıkamıyoruz bir türlü. Nefesimiz daralıyor, tokat yemiş gibi oluyoruz.
Genç savcı Emre’nin (Selahattin Paşalı) ilk tayin yeri Yanıklar adındaki kasabadır. Görünürde kanuna saygıyı dilinden düşürmeyen, fakat uygulamada hiç de böyle bir anlayışı olmayan kasaba erki tarafından karşılanır.  Böylesine toplumsal iki yüzlülükle kanunları uygulamak isteyen Emre’nin kan uyuşmazlığı kaçınılmazdır.

Top Gun: Maverick
Yönetmen: Joseph Kosinski.
Oyuncular: Tom Cruise, Miles Teller, Jennifer Connelly, Val İlmer, Glenn Powell.  
1986 tarihli ilk Top Gun filminin bir hayranı olamadım. Hatta ilk vizyona girmesinden sonra gecikmeli izlediğimi anımsıyorum. 24 yaşındaki Tom Cruise’ı dünya starlığına yükselten standart bir Amerikan kahramanı filmi olmaktan öte bir şey değildi. Yönetmen Tony Scott’un kurgu başarısı olan filmden sadece unutulmaz şarkısı “Breath a Way”’i yıllar boyu dinledim. Bu filmin gişe başarısı devamı çekilmesi konusundaki düşünceleri yoğunlaştırmasına rağmen proje beş kez tehir edildi, Paramount şirketinin başka büyük bütçeli filmlere yoğunlaşması, yapımcı Bruckheimer ve Cruise cephesinin yoğun çalışma takvimi bunu engelleyen faktörler olmuş. Sonunda ikincisi için 2010’da çalışmalara başlanmış. Yeni “Top Gun :Maverick” uçuş sahnelerinin, ICG efektleri olmadan gerçek pilot kabini içinden çekilmiş olması en büyük özelliği. Pilot kabinine yerleştirilen 6 adet Sony Venice marka kamera ile pilotaj sahneleri sinema tarihinde ilk kez gerçekten çekilmiş.


Her Şey, Her Yerde, Aynı Anda
Yönetmen : Dan Kwan, Daniel Scheinert.
Oyuncular : Michelle Yeoh, Stephanie Hsu, Ke Huy Gun. 
Film komedi ve aksiyon türleri arasında baş döndüren seri geçişler yapıyor.Özel efektler ve hızlı çekimler kadar yaratıcılığı en üst hatta çılgınca diyebileceğimiz mertebede kullanan yönetmenler Dan Kwan ve Daniel Scheinert her türlü övgüyü hak ediyorlar.  
Temelde basit bir aile öyküsü akıyor, annelik duygusu çocuğuna sahip çıkma mücadelesi, evliliğin sıkıcı rutini, Çin’den gelen büyük babanın uyumsuzluğu vs… Bu bildik hikaye akışı, sürekli değişen evrenlerin hızıyla tuhaf şekillerde değişiyor.

Hüzün Üçgeni-Triangle of Sadness 
Yönetmen : Ruben Östlund.
Oyuncular : Charldi Dean, Harris Dickonson, Woody Harrelson, İris Barben, Zlatko Buric. 
İsveçli yönetmen Ruben Östlund sınıf farklılıklarını ele almaya devam ediyor. Östlund’un zenginler üzerine söyleyecekleri politik soslu bir kara mizahla karşımıza çıkıyor. Cannes festivalinin sevdiği bir yönetmen kendisi, Altın Palmiyeyi 2017’de “The Square-Kare” ile kazandıktan sonra 2022’de, ikinci kez bu filmle kazandı. Hatırlayalım, “Kare”’de sanatı parasıyla satın alan ve bunlarla hava atmayı seven üst sınıfın apoletlerini sökmüştü. Bu kez 250 milyon dolarlık bir yatta topladığı zenginleri, final bölümünde bir adada yaşamaya mecbur ederek mesajını veriyor: hayatta kalma mücadelesinde paranın satın alamayacağı şeyler de vardır?

Ayrılma Kararı-Decision to Leave (2022)-MUBİ
Yönetmen : Park Chan-wook.
Oyuncular : Tang Wei, Hae il Park, Jung-hyun Lee, Go Kyung-pyo.
Park Chan-wook bize bir polisiye bir öykü anlatıyor. Bunu anlatırken “film noir” kalıplarını baştan sona kendi sinema anlayışına adapte ediyor, cinayet, sırlar ve melankolik bir aşk aynı potada eriyor.
Yönetmen dokunuşu, anlatıma “film noir” türü için alışılmadık derecede şiirsel ve melankolik akış veriyor. Polisiye ve melodram türlerinin zarif bir harmanı. Lineer akış, hayallerde yaşanan anlar, telefona kaydedilen resim ve kayıtlar ile karışıyor. Detektif Hae-Joon’un zihninden izlediğimiz anlarda, olayların lineer kırılmaya uğraması sıklıkla karşımıza geliyor.


İlgi Manyağı- Sick Of MySelf
Yönetmen : Kristoffer Borgli.
Oyuncular : Kristine Kujath Thorne, Erik Seather, Fanny Vaager.
“İlgi Manyağı” olmak sanal ortamın güdülediği en güncel psikolojik rahatsızlık. Onca “like” tıklamaları, “çok güzelsin” “çok başarılısın” yazışmaları hep bu psikolojinin enjekte ettiği durumun yansıması. Norveçli yönetmen Kristoffer Borgli bu narsistik kişilik bozukluğunun gidebileceği en uç örneğini bu filminde karşımıza getiriyor.

The Batman (2022)
Yönetmen : Matt Reeves.
Oyuncular : Robert Pattison, Zoe Kravitz, andy sarkis, Paul Dano, Collin Farrell.
Batman, 2022 versiyonuyla karanlık yaşamının başlarına dönüyor. Genç yaşlarındaki haliyle çıkıyor karşımıza. Kafası karışık bir yetim. Süper kahraman düşüncesi benliğinde daha şekillenmemiş. Sokağa çıkıp kötüleri korkutma, dövmek, ihtiyaç olduğunda gökyüzüne yansıyan simgesinin peşinden gitmek hoşuna gidiyor. Babasından kalan servet de pek umurunda değil. 
Yaşam destekçisi Alfred (Andy Sarkis) işlerle ilgilenmemesinden şikayetçi. “Aklını başına devşir, para bitiyor” diyor. Bir nevi “Something in The Way” şarkısını filme ödünç vermiş Kurt Cobain’in Batman hali. İçe kapanıklar zaten Robert Pattison’ın oynayabileceği en iyi karakterler. Halbuki Nolan döneminde Batman’i olgun yaşlarda sosyetik çevresinde zenginliğiyle özenilen bir iş adamı olarak tanımıştık. Aydınlıkta sermayenin temsilcisi, karanlıkta kötüler karşısında kahraman savaşçıydı.

Müstakbel Suçlar (2022)-MUBİ
Crimes of the Future
Yönetmen : David Cronenberg.
Oyuuncular : Viggo Mortenson, Lea Seydoux, Kristen Stewart, Scott Speedman.
Çarpıcı bir başlangıçla açılan ve çarpıcı bir finalle sonlanan filmin ilk yarım saati öyküye odaklanmak, metaforik göndermelere anlam bulmakla geçiyor. 
Filmin hikayesi vücudunda sürekli yeni tür organlar türeyen Saul (Vigo Mortenson) ve plastik yiyerek yeni bir yaşam şekli yaratmak isteyen diğer bir grup insan üzerinden ilerliyor. Acıyı hissetmeyen Saul’un vücudunda üreyen her yeni organ halka açık cerrahi bir gösteriyle asistanı Caprice (Léa Seydoux) tarafından ekstirpe (cerrahi yöntemle vücuttan uzaklaştırma) edilmektedir.   
Cronenberg, 78 yaşında olmasına karşın, ilgi alanlarını ve enerjisini hala ortalama film endüstrisi yapımlarına uyarlamakla ilgilenmeyen usta bir yönetmen. Orta akım seyirciye hitap edebilecek konular onun ilgi alanında hiç olmadı. 

Vortex (2021)
Yönetmen: Gaspar Noé.
Oyuncular: Dario Argento, Françoise Lebrun, Alex Lutz. 
Arjantin asıllı, Fransa’da çalışan yönetmen Gasper Noé ne yapsa merak edilir konuma gelmiş bir sinema adamı. “Dönüş Yok-Irreversible (2002), Aşk (2015), Boşluk-The Void (2009), Climax (2018), Lux Eterna (2019) gibi filmleriyle tanındı. Yeni Aşırı Fransız Dalgası olarak adlandırılan seyirciyi rahatsız edici deneyimler sunan yeni bir kategorinin öncüsü oldu. Büyük annesinin ve annesinin demansiyal hastalıklarına tanıklık etmiş olan Noé, bu konuda diyaloğa ağırlık vermeden, karakterlerin davranışlarına, rutin yaşam içinde istemeden ortaya çıkan iletişimsizliklerine, çaresizliklerine odaklanıyor. Baştan sona uyguladığı split screen (bölünmüş ekran) yöntemiyle yaşamsal bölünmüşlüğü, yalnızlığı, içsel karanlığı bir belgeselci gibi tanımlıyor.

Resmi Yarışma-Selecta Ofizial
Yönetmen Mariano Cohn ve Gaston Dupral.
Oyuncular Penelope Cruz, Antonio Banderas, Oscar Martinez.  
“Resmi Yarışma” filmi keskin bir mizahı ince ince işliyor. Bir filmin yapım aşamasında ortaya çıkan çatışmalar o kadar güzel anlatılıyor ki… Yapımcı kimliğinden başlayıp oradan oyuncu egoların çarpışmasına geçiyor. Filmin oluşmasındaki yaratıcılık sancılarına, olan ve olabilecek sorunların abartılmasına kadar mizahi yapıyı finale ayağı kaymadan götürüyor. 
Arjantinli yönetmen ikili Mariano Cohn ve Gaston Dupral imzası taşıyan film, bize çok yabancı olmayan bir güneyli havasını da hissettirmiyor değil. Kişilik çatışmaları, kıskançlıkların, kişisel problemlerin profesyonel alana sıçraması hatta bu alana tahakküm etmesi bizlere oldukça yakın bir durum.

Kerr-MUBİ
Yönetmen ve senaryo : Tayfun Pirselimoğlu.
Oyuncular: Erdem Şenocak, Jale Arıkan, Rıza Akın, Gafur Uzuner, Ali Seçkiner Alıcı.
Yönetmen ve senarist Tayfun Pirselimoğlu kendi romanından yaptığı uyarlamada tuhaf, karanlık, distopik diyebileceğimiz zamanın adeta durduğu bir dünya yaratmış. Kafkaeask olarak artık klişeleşmiş bir tanıma uyan bu dünyanın renkleri de kurşuni gri ve kasvet dolu. Yaşamın tekrarlanan döngüsünü farklı anlarla tekrarlayan anlatımında, mizahi ve absürd diyaloglar karşımıza geliyor. Yıkık ve terk edilmiş binalar, arka planda sürekli duyulan radyo haberleri, alttan gelen bir caz müziği ve başkarakterin dünyayı anlamayan, anlaşılmamış bakışları, çevredeki insanların adeta suçlayıcı soruları ve donuk yaklaşımları hepsi karanlık bir alegoriye eşlik ediyor.
6 Numaralı Kompartıman- MUBİ
Yönetmen : Juho Kuosmanen.
Oyuncular : Seidi Haarla, Yuriy Borisov, Yuliya Aug.

Büyük kırılma anları olmadan, hayatın içinden anları sahici karakterlerle yaşatan filmleri çok severim ... Malum, sinema gerçeği sadece taklit eder, ya... İşte bu tanımlamaya son örnek “6 Numaralı Kompartıman”. Farklı dünyalardan iki insanı bir araya getiren 6 numaralı tren kompartımanı bizleri de seyirci olarak karlar içinde uzanan bir yolculuğa çıkarıyor. Finli yönetmen Juho Kuosmanen bir önceki filmi olan “Olli Maki’nin Hayatında En Mutlu Gün” bizleri yine hayatın içinden, gerçek insanlarla tanıştırmıştı. Bu kez kaba, saba sürekli votka sarhoşluğunda genç maden işçisi Ljoha (Yuriy Borisov) ve arkeoloji tutkunu Finli Laura (Seidi Haarla) aynı tren kompartımanında Rusya’nın en ucundaki Murmansk’a yaptıkları yolculuğa eşlik ediyoruz.
Elvis (2022)-Disney+
Yönetmen : Baz Luhrmann.
Oyuncular : Austin Butler, Tom Hanks,Olivia De Jonge, Richard Roxburgh.
Avustralyalı Baz Luhrmann el attığı her konuda özel dokunuşlarıyla farklılık yaratan bir yönetmen. Sinema dilini ilk 1996’da ondan izlediğim “Romeo ve Juliet” filmiyle keşfe çıktım. 1590’larda yazıldığı tahmin edilen Shakespeare eserini, Miami sokaklarına taşıyıp atların yerine kükreyen hızlı arabalar, hançerlerin ve kılıçların yerine silahlar koymuştu. Sürekli hareket halindeki huzursuz kamerası, hızlı geçişleri ve öfkeli film müziğiyle klasik bir eseri tamamen klişelerden uzağa taşımış ve üstelik de cesaret isteyen bir işin altından başarıyla kalkmıştı. Sonrasında 2001’de “Moulin Rouge” geldi. 1900’lü yıllarda Paris’in meşhur gece kulübünde yaşananları, onun kamerasından aşırılık dolu bir gösteri olarak izledim. Kırmızının her tonundan boyadığı bir peri masalı gibi çekmişti. Bir dönem müzikaline monte ettiği Elton John, Sting, Paul McCartney, Madonna şarkılarıyla bir pop bir ruhu aşılamıştı. Hızlı geçişlerle resmettiği cafcaflı bu dünya, onun bilinçli “camp” evreninin akılda kalıcı bir ürününe dönüşüyordu. 2013’de ise Amerikan romancılığının en önemli eserlerinden “Muhteşem Gatsby” onun özgün yorumuyla geldi. 1922 yıllarında geçen öyküye yine modernist bir bakış açısıyla yaklaşmıştı. Özgün masalsı dünya kurmuş, içinde romanın asıl meselesi olan aşk zenginlik ve güç temalarını işlemişti.
Luhrmann için Elvis Presley’in şaşalı dünyasına el atmak çok doğal bir olay olmalıydı. Kalça hareketleriyle şov dünyasına yeni bir aşırılık getiren, beyaz teniyle siyahların şarkılarını söyleyen bu rock’n roll kralının yaşamı, onun sinema dili için biçilmiş bir kaftandı. Hızlı geçişler, üst üste binen sekanslar ve müzikle filmin ilk yarısı nefes kesiyor. Çocukluğu, gençliği, etkilendiği gospel ortamı ve şöhret basamaklarına tırmanma süreci baş döndüren bir tempoda ilerliyor. İkinci bölüm ise her çıkışın bir inişi vardır dercesine yavaşlıyor, onun içine kapandığı karanlık dünyasına ve yaşamını şekillendirmiş menajeri Tom Parker’ın ekonomik kölesine dönüştüğü yıllara odaklanıyor.
Moonage Daydream
Yönetmen : Brett Morgan.2022
David Bowie kariyeri boyunca çok kimliğe büründü : Ziggy Stardust, Thin White Duke, Major Tom. Bunlar onun sahne şovunun, yaratıcılığının bir parçası oldu, şarkıları o kimliklerden seslendirdi. Sanatçı 2016 yılında 69 yaşında aramızdan ayrılırken geride müthiş bir arşiv bıraktı. Geriye kalan 5 milyona yakın bir materyalden bahsediliyor.  Yönetmen Brett Morgen belgeseli için bu arşiv dağı içinde yaklaşık 5 yıl boyu çabalamış ve sonunda “Moonage Daydream” ortaya çıkmış.  Krononolojik sıralamaları es geçen, konular arasında zamansal sıçramalar yapan dışa vurumcu bir müzik ve resim kolajını sunuyor. Şöyle diyebilirim Bowie hayranı olmayan birisi 140 dakikanın sonunda salondan hayranı olarak ayrılabilir. Bowie’nin ağzından düşünceleri felsefesi esin kaynakları eserleri o kadar güzel vurgulanıyor ki …
Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok
Im Westen Nicht Neues-2022-Netflix
Yönetmen : Edward Berger.
Oyuncular : Felix Kammerer, Albracht Schuch, Aaron Hilmer, Daniel Brühl, Edin Hasanovic. 
Savaş çığırtkanlarının umursamaz ve kandırıcı çağrılarına uyan gençlerin havalarda uçarak gittikleri cephede yaşadıklarını gerçek gözlemle ve içten anlatan bir savaş filmi. 1. Dünya Savaşını bizzat yaşamış ve yaşadıklarını kaleme almış Eric Maria Remarque’ın 1929 yılındaki unutulmaz romanından uyarlanan öykü, 2022 yılının en kayda değer filmlerinden birisi oldu. Her kareye yansıyan kurşuni, karanlık renk paleti, sönen umutların ve yaşamların arka fonunu boyuyor. Çamurlar içindeki hayatta kalma mücadelesi hala sürmekte olan savaşların perdeye yansıyan kurmaca bir yansıması değilse, nedir? Yönetmen Edward Berger etkileyici anlatımını küçük detayları ön plana taşıyarak yapıyor. Tekrar temizlenip yeni cepheye gönderilenlere giydirilen üniformalar, yeni öleceklerin bir öncekilerden hiçbir farkının olamadığını vurguluyor. 
Paralel Anneler-Madres Paraleles (2022)
Yönetmen ve senaryo : Pedro Almadovar.
Oyuncular : Penélope Cruz, Milena Smith, İsrael Elejalde, Rossy de Palma.
İspanyol usta Almadovar’ın son filmi, “Paralel Anneler” sinemasının belli başlı paradigmalarını yerleştirdiği, kendisine sadık izleyici kitlesini yanıltmayan bir film. Melodram kalıplarını gözyaşı dökmeden/döktürmeden, gerçek/gerçeğe yakın hikayeleri içine yerleştirmeyi bir kez daha ustaca başarıyor. Bu kez annelik duygularını ön planda işlerken arka planda İspanya İç savaşının kapanmayan yaralarını deşiyor ve onlarla hesaplaşıyor. Birbirinden farklı esasında iki ayrı film olabilecek temayı birleştirmeyi ustaca başarıyor.