1856 yılında Avustralya’nın Melbourne kebndinde taş ve inşaat işçileri, çalışma saatlerinden rahatsız olup, sekiz saat çalışmak istedikleri için, Melbourne Üniversitesi'nden parlomentoya kadar yürüyüş düzenledi ve ilk kez işçiler patronlara baş kaldırmış ve hak arayışına girmişti…
1 Mayıs 1886'da Amerika İşçi Sendikaları Konfederasyonu önderliğinde işçiler günde 12 saat, haftada 6 gün olan çalışma takvimine karşı, günlük 8 saatlik çalışma talebiyle iş bıraktılar. İşçilerin talepleri kabul edildi.
Yasal baskılar engellenmesi adına 14 Temmuz-21 Temmuz 1889'da toplanan İkinci Enternasyonal'de Fransız bir işçi temsilcisinin önerisiyle “1 Mayıs gününün tüm dünyada "Birlik, mücadele ve dayanışma günü" olarak kutlanmasına karar verildi.
Ve böylelikle yurtdışında işçiler her 1 Mayıs'ta yürüyüş yaparak işçi bayramı kutlamaya başladı ve işçilere 1 mayıs resmi tatil olarak ilan edildi.
Türkiye’nin her zamanki gibi yıllar sonra işçilerin bir hakkı olduğundan haberi oldu…
1911 Yılında Osmanlı döneminde Selanik’te tütün, liman ve pamuk işçileri örgütlendi
Ve 1 Mayıs’ı kutladılar
1912 yılına geldiğimizde de İstanbul`da işçiler ilk defa 1 Mayıs kutladı.
Tarihler arasında yasal olarak kutlanmayan 1 Mayıs, 1923 yılına geldiğimizde 1 Mayıs işçi bayramı yasal olarak ilan edildi.
Yıllar yılları takip etti ve nice 1 Mayıslar kutlandı. Olayları proveke etmek için birçok provakatör yürüyüşlere katıldı.
KANLI 1 MAYIS...
1977 yılında İstanbul’da Taksim Meydanı'nda hiç istenmeyen olaylar yaşlandı, yaşanan olaylar tarihe adını “Kanlı 1 Mayıs” olarak yazdı. Ve yaşanan o olaylar sonucunda, 34 kişi hayatını kaybetti, bilinen, açıklanan 130 kişi ise yaralandı. İstanbul’da yaşanan bu olay üzerine "dünyayı avuçlarında yükselten işçi" logosu tasarlandı.
Geçtiğimiz yıllar içerisinde “1 Mayıs dünyada birlik, mücadele ve dayanışma günü” ‘nün adı 2008 yılında “1 Mayıs emek ve dayanışma günü” olarak değiştirildi.
NAZIM'IN KALEMİNDEN...
Usta şair Nazım Hikmet 1 Mayıs ile ilgi bir şiir kaleme almış;
İstanbul’da 1 Mayıs
Kıpkızıl, kan kırmızı bayraklarımızın alevinden
Sarı kursak bir balon gibi soldu güneş.
Ciğerlerimizde şişen türküler ateş!
Kol kola
Düştük yola
Yedikule’den amele evleri Sirkeci’ye dayandı,
Karagümrük kırmızıya boyandı.
Kasımpaşa tersaneyi yüklendi sırtına,
Geçtik köprüden
Geliyoruz:
Yol ver bize Cadde-i Kebir!
Kaldırımları söken topuklarımızla
Tokatlıyanda göbekli mebusları tokatladık.
Osmanbey’in ensesine atladık!
Zifosladık Şişli’nin kadife mantosunu!
Bugün toz kondurmuyoruz keyfimize!
Bugün “Mayıs Bir”!
Bir Mayıs’ta İstanbul
Bizim olmuş gibidir!
Hürriyet-i Ebediye tepesinde taş kesilen
Mahmut Şevket’in iskeleti!
Seni oraya diken sınıf
Zırnık kadar bile vermedi bize hürriyeti;
Yıkıl karşımızdan!
Yangınları haykıran Yangın Kulesi tepeden bakma bize
Bir gün elbet
Seni borazan yapacağız kendimize,
İstanbul’un ağzı
Haykıracak kızıl inkılâbımızı!
BİZDEN...
Benim ve arkadaşlarımın başına gelen bir olaydan bahsetmek isterim sizlere, ben kendi adıma İzmir piyasasında basın sektörüne 2002 yılında girdim, tam 23 yıldır sektörün içerisindeyim. 2017 yılında başımıza öyle bir iş geldi trajikomik mi dersiniz, talihsizlik mi dersiniz bilmem 30 Nisan akşamı EGE TV'de son yayınımızı yaptık ve 1 Mayıs sabahı gözümüzü açtığımızda tam 35 kişi işsiz kaldık. Güleriz ağlanacak halimize der gibi whatsapp'ta "Kakaolu Kurabiye" adında yirmi iki arkadaşın olduğu bir grup kurdum ve orda ilk paylaşımım şaka gibi bir Mayıs’ta işsiz kaldım oldu ve diğer arkadaşların duyguları ile orada sohbet ettik ve hala etmekteyiz. 23 yıllık çalışma hayatımda başıma böyle bir şeyde gelmedi diyemem.
ORTA SEHPA...
Size Esin Gülümser’in muhteşem dönem romanı “Orta Sehpa” dan bahsetmek istiyorum…
Geçtiğimiz günlerde Son Mühür Televizyonu'nda yayınlanmakta olan Sıcak Bakış programına konuk olan Gülümser, “Orta Sehpa” kitabından uzun uzun bahsetti.
Konumuzla ilgisi ne diyeceksiniz ama tamda konumuzla ilgisi harika bir kitap... Gülümser, kitabında 1970’ler ve 1980’lerde İzmir’in İkiçeşmelik yokuşundaki ayakkabıcıları anlatıyor. Yazarın eniştesi ayakkabıcı olduğunu ve ondan etkilendiğini belirteyim. Kitapta ayakkabıcıların mesleklerini yaparken yaşadıkları zorlukları, hatta yapıştırmada kullanılan ilaçtan dolayı çağımızın illeti kansere yakalandıklarını anlatıyor.
Benim ailemde de ayakkabı ustaları var, Gülümser’inde bahsettiği gibi uzun mesai ve kapalı alanda çalıştıkları için bir kısmının alkole düşkünlüğü ve bununla birlikte sigara düşkünlüklerini bilirim. Kısaca bahsedecek olursak kitabın büyük bir kısmı esnaflardan bahsediyor. Kitap oldukça sürükleyici, duygusal ve etkileyici, yazıyı yazmaya başlamadan dün kitabı okumaya başladım. Şiddetle tavsiye ederim, sizlerde edinin ve okuyun.
Yazar /Şair – Esin Gülümser’in yeni kitabı “Orta Sehpa” Kitap Fuarı'nda okuyucuları ile buluştu. Okuru bol olması dileğiyle…
Tekrar görüşünceye dek hoş çakalın…