İzmir Büyükşehir Belediyesi (İBB) kasım ayı olağan yedinci oturumu Başkan Tunç Soyer’in yönetiminde Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi’nde gerçekleşti.  

MESLEK YÜKSEK OKULU TARTIŞMASI
İzmir Büyükşehir Belediyesi ile merkezi İstanbul’da olan Adıgüzel Eğitim, Kültür, Araştırma, Yardımlaşma ve Sağlık Vakfı arasında Meslek Fabrikası’nın olduğu Tarım Yüksek Okulu kurulması için ön protokol imzalanmasını içeren önerge damgasını vurdu. 

İÇİNİZE SİNMEYEN SADECE ÇALIŞAN YAKINLARINA İNDİRİM MİYDİ?
Konuyla ilgili AK parti grubundan sert eleştiriler geldi. İlk eleştiri AK Partili Fikret Mısırlı geldi. Mısırlı, “Faaliyetleri içerisinde yüzde 50 indirim konusuydu. Bunu çok etik ve adil bulmadık. Bu İzmir halkına karşı çalışanlarımızı kayırıyor gibi olmuş oldu. Çalışanlarımızın da böyle bir talebi olmadığını düşünüyorum. Kemal Başkan’ın da içine sinmiyordu. İçine sinmeyen sadece çalışanlara yüzde 50 indirim yapma koşulu muydu, yoksa İzmir’in fakülteleriyle istişare edilip edilmemesi miydi? Buraya şayet bir yatırımcı geliyorsa biz belediyenin bu kadar kıymetli bir yerini yatırımcıya veriyoruz. Böyle bir yeri özel üniversiteye para kazanmaları için veriyoruz. Buraya özel okul statüsünde tercih edecek öğrenci de bulmakta zorlanacağız” dedi.  

TAHSİS DEĞİL, KULLANIM
Eleştirilere yanıt veren Hukuk Komisyonu Başkanı CHP’li Ufuk Yörük ise, “Bizim kurmak istediğimiz üniversitenin adı İzmir Tarım ve Teknoloji Üniversitesi. Yaptığımız iş bir ön protokol. Bu iradeyle başlayan süreçte İstanbul’daki bir vakfın yüksek okul adıyla İzmir’e gelmesi ve İzmir’de bir üniversite kurması. Bu üniversiteyi kullanırken bizden istenen tahsis değil, kullanım. Üniversite kurulmazsa zaten bir adım atmaları mümkün olmayacak. Protokolde yer alan şekil birlikte kullanım şeklidir. Bir üniversiye kurulması için bakanlar kurulu ve YÖK Kararı verilir. YÖK izin vermezse zaten üniversite kurulmayacak. YÖK izin verirse konu karşılıklı olarak görüşülecek ve alt detaylar konuşulacak. Biz burada bir yola çıkıyoruz. İzmir’in ve İBB’nin tarıma bakış açısını bire bir karşılayan projeyle bölgemizin en iyi şekilde temsil edileceğini öngörüyoruz. Bu yüzden olumlu oy kullanmanın rahatlığı içerisindeyiz. Tahsis gibi algılanan cümle dildeki kullanıma çevrildi ve protokol sadeleştirildi. Hatta o kadar çok değişiklik yaptık ki bizim en son imzaladığımız protokol geçerlidir şeklinde bir ifade verildi. Kıymetli bir mülkü verme gibi bir şey yok. Bir üniversitenin kurulması ve yer tahsis edilmesi ayrı bir prosedür ve bakanlığın onayına tabii. Bu şartlar altında protokolün İzmir’e fayda getireceğini düşünüyor ve olumlu oy kullanacağımızı ifade ediyorum” diye konuştu.  

PROTOKOL ACEMİCE HAZIRLANMIŞ
AK Partili Meclis üyesi Erhan Çalışkan ise şu ifadeleri kullandı:
“Geçmiş şekliyle gelen genelgede üniversitenin mütevelli heyetinde olacağınız gibi konular bize komisyonda anlatılmadı. Siz perde arkasında ya da kapı arkasında böyle bir şeye niyet ediyorsunuz ama bize getirdiğiniz şey ön tahsis gibi algıladık. Gelen protokol öyle acemice ve çalakalem hazırlanmıştı ki, bir hukukçunun görmediği anlaşılıyordu. Evet, bu bir ön protokoldür ama ön şarttır. Müracaat ettiğinizde üniversiteyi kuracağınız taşınma belli değilse yapamazsınız. Siz bu protokolle müracaatın ilk şartını yerine getirmiş oluyorsunuz. Bu vakfın Silivri’de benzer bir tahsis aldığı ancak herhangi bir şey inşa etmediği ve konusunda uzman olmadığı ifade edildi. Diğer itirazımız ise bu vakfa evet diyor isek, neden Tınaztepe’ye fuar alanı içinde yaptığımız bir tahsisi iptal ettik? Bizim İzmir’in STK’ları vakıfları ve üniversiteleriyle bir problemimiz mi var?’ demiştik, Mustafa Bey (Özuslu) ‘Yok öyle bir şey’ diye cevap vermişti. Kemal Bey de (Sevinç) hukuksal sonuçları olabileceğini dile getirmişti. Protokol bizim buradaki sakıncalarımızı giderecek şekilde düzenlenmiş ama hala bir şekilde eksik” dedi.  

BATMIŞ BİR VAKFA 200 YILLIK DEĞERİMİZİ VERİYORUZ
AK Parti Grup Başkan Vekili Özgür Hızal vakfın geçmişiyle ilgili bilgiler vererek, “İBB bir üniversite kurmak istiyor. Bir tarım vizyonu kendilerince var. Bu vizyona uygun bir üniversite kurmak istiyorsunuz. Buraya kadar sorun yok. Burada sorun orada Adı Güzel Vakıfı. Adından da anlaşılabileceği gibi bir aile vakfı. İstanbul’da bir vakıf kurmuş. Bu aile vakfının tüm mütevellit heyeti aileden oluşmuş. Sonrasında bu vakıf ‘bir eğitim faaliyeti yürütelim’ demiş. İstanbul’da yüksek okul kurmuş. Ebette ki bir vakıf yüksek okul kurarken bilime hizmet etmektir. Ama bir diğer amacı ise gelir elde etmektir. Asi taktirde kurduğu kurumun ayakta durması mümkün değildir. Bu vakıf ticari ve akademik anlamda İstanbul’da en kötü son sıralarda yer alana başarısız bir eğitim alanında yer alıyor. Öğrenciler tarafından tercih edilmeyen bir yüksek okul. Sonra bu vakfın ileri gelenleri sıkıntıyı ortadan kaldırmak için ‘İstanbul’dan İzmir’e’ gidelim demişler. Gelmişler İBB’yi bulmuşlar. ‘Bizim 100 milyon paramız var, biz İzmir’e getiriyoruz ve bir üniversite kuracağız’ demiş. Bir kere ortada 100 milyon falan yok. Sadece lisans dediğimiz bir mesele var onunu değeri var. O da 50, 60, bilemediniz 70 milyon TL’dir. Biz İBB olarak İstanbul’da finansman açıdan ciddi sorunlar yaşayan bir kurumu adeta kuyudan çekerek çıkarıyoruz. Bunu da İzmir’in en değerli binasını tahsis ederek yapıyoruz. Daha ortada kurulmuş bir şey yok. Biz nereyi veriyoruz, meslek fabrikasını veriyoruz. 200 yıllık tarihe sahip, maddi ve bedeli hiçbir ölçülmeyecek bir binayı tahsis ediyoruz. O binanın hikayesini bilen var. İzmir’in ilk şehidimiz Hasan Tahsin’dir. Hasan Tahsin ilk kurşunu o binadan ateş etmiştir. O binanın ve çevrenin tarihsel anlamı var” dedi.  

YARGIDAN DÖNÜLECEK
Hızal konuşmasını şu şekilde sürdürdü:
“İBB meclis toplantılarını bir kültür merkezinde yapıyor. 30 ekimden sonra meclis toplantısı yapacak alanımız yok. Belediye de fuarın içerisinde çatısı akan hollerde hizmet veriyor. 100 küsur yıllık tarihi olan İBB’den bahsediyoruz. Peki, başkanlık makamı başka tarihi bir binasıdır. Sizden önceki belediye Başkanı Kocaoğlu, İzmir’de kurulmuş bir üniversiteye Kültürpark’taki binayı tahsis yaptıktan sonra sayın başkan (Tunç Soyer) ‘vicdanen rahatsızım, bende rahatsızlık uyandırıyor’ demesini nereye koyuyoruz. İlk meclisimizde bunu oylayıp bu kararı kaldırdık. O yanlıştı, bunun neresi doğrudur? Ortaklık diyeceksiniz ama ortada ortaklık falan yok. Kamuya ait bir alan İBB tarafından bir aile vakfına tahsis ediliyor. Neyle, ihale yok. Neye göre, kime veriyorsunuz. Neyin karşılığında veriyorsunuz. İBB tüm geleneklerine aykırıdır. Bu İBB bürokrasisine aykırıdır. Böyle bir tahsisle karşımıza hiç geldiğini hiç hatırlamıyorum. Burada bir zimmet çıkacak, yargıdan dönecek. Bu da işin hukuki bölümüdür. Bu inat nedir? Bunu ilk oyladığımızda meclis üyesi arkadaşlarımız el kaldırmamak adına meclis salonuna gelmedi. O zaman benim aklıma farklı sorular geliyor. Hani ortak akıl, hani demokrasi. Odalardan burada bir proje yapma talebi yönünde yazı göndermiş ‘olmaz’ dediniz muhtemelen. Odalarla oturup bu çalışmaları yapmak istiyoruz’ deyin, biz de grup olarak sonuna kadar arkanızda olalım.” 

HELALLİK BORCU VAR
Hızal, “Gelin Tarım Üniversitesini gelin Ödemiş’te Bergama’da kuralım. Rektörlük binası da kurulsun. Bunu diyor musunuz, hayır. Bunun talimatı nereden geldi? Bunun talimatı belediyeden, İzmir’den gelmedi. Bu talep batmış bir aile vakfını kurtarmak için yapılmış bir hamledir. Bunu olumlu oy kullanan tüm arkadaşlarımızın yarın İzmirlilere helallik borcu vardır. Meclis arkadaşlarımızın vicdanlarının sesini dinleyeceğini düşünüyorum” dedi.   

O ÜNİVERSİTELER NEDEN KAPATILDI
AK Partili meclis üyelerinin eleştirileri üzerine söz alan CHP Meclis Üyesi Özkan Yıldız, “Yakın zamanda İstanbul’da bir vakıf üniversitesi yaka paça kapatıldı. Mütevelli heyetinde kimler vardı, kurucularında Ahmet Davutoğlu vardı. Dönemin kamu bankalarından yüklü miktarda kredi kullanılıyor, kamunun arazileri tahsisi yapıldı. Sonra Cumhurbaşkanı, eski başbakana ‘sahtekar’ dedi. Bu memlekette üniversite kavramının içi boşaltıldı. Daha önce devletin arazileri FETÖ vakıflarına tahsis edilmemiş miydi? Anadolu’nun birçok şehrinde FETÖ vakıfları özel üniversite kurdu. İzmir’de Gediz, İzmir Üniversitesi. Bunlar neden kapatıldı? Evet burada vakıfla ilgili bir tartışma yapılıyor ama bu konularda sizin hassasiyetinizi duymak görmek isterdik” diye konuştu.  

MHP: KARŞIYIZ 

Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan MHP Salahattin Şahin de, "İBB’ye ait meslek fabrikası şehir merkezinde özel bir vakıf. İBB’nin özel bir yeri dışarıdan gelen bir vakfa vermek… Herkes bir vakıf kursa herkese aynı yaklaşımı mı göstereceğiz? Ben de karşı olduğumu söylemek istiyorum” diye konuştu.  

Son olarak konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Başkan Soyer, “Özgür Bey ‘Talimat nereden geldi’ dedi. Bizi kimle karıştırıyor ama biz talimatla iş yapmayız. Vicdanımızın, aklımızın sesini dinleriz. Biz Tarım ve Teknoloji Üniversitesi kurulmasını istiyoruz. Tarım fakülteleri var ama tarımda dünya başka bir yerde. Tabii ki Bizim üniversitelerimizdeki müfredatta ne yazık ki tarımdaki bu muazzam gelişmeleri okuyacak donanım ne yazık ki yok. Benim müfredatı eleştirme gibi bir düşüncem de yok. Şu anda bambaşka bir tarım gelişiyor. Bizim böyle bir boşluğu görmemiz vizyon meselesi. Türkiye’de bu trendi yakalamamız lazım. Beyin göçü oluyor, çocuklarımız gidiyor. Çünkü Türkiye’de üniversitelerimizin bu akışla ilgili bir donanımı yok. Bu bir vizyon ve bakış açısı meselesi. Daha iyisini yapan vardır ama biz bunun eksikliğini görüyor ve nasıl giderebiliriz diye kafa yoruyoruz” dedi. 

DEMEK Kİ VAKIF BATMAMIŞ
Tarım Lisesi’ni de yine aynı nedenlerle istediklerinin altını çizen Başkan Soyer, şu ifadeleri kullandı: “Bu yüksekokul bir yer tahsisi talebi ile bize geldi. Biz de oturup konuştuktan sonra bir yer tahsisi yapmak istemiyoruz, İzmir’le ilgili talebimiz bu. Mutabakat sağlanırsa birlikte bir üniversite kurmak istiyoruz’ dedik. Bir yıl müzakere ettik ve bir karara vardık. Özgür Bey’in söylediği batmış bir vakıf gibi söylemlere karşı sormak isterim: Nasıl batmış, neyi batmış? Kimsenin itibarını bu kadar ayaklar altına alacak bir söylem herhalde sağlam belgelere dayanıyordur, o belgeleri görmek isteriz. Batak bir vakfa herhalde YÖK asla izin vermeyecektir. Mademki YÖK izin verecek demek ki batak değil. Silivri’de neden kurulmadı bilemiyoruz ama burayı uygun gördüler ve üniversite yapma kararı oldu.” 

10 TANE DAHA ÜNİVERSİTE KURULABİLİR
Hızal’ın ‘Hasan Tahsin ilk kurşunu o binadan ateş etmiştir’ eleştirisine de yanıt veren Soyer, “Daha önce Hasan Tahsin’in mezarı orada değil miydi? Eğitim için kullanıyorduk yine eğitim için kullanacağız. Üstelik yeni bir üniversite olarak. İzmir’deki bütün vakıflara kapımız açık. İzmir’deki vakıf üniversitelerimizin her biriyle beraber çalışacağımız bir üniversite kurmaya hazırız. Çünkü İzmir’de daha çok üniversite kurulması gerektiğine inanıyoruz. İzmir’de şu anda 180 bin civarında öğrenci var, bir bu kadar daha öğrenciyi kaldırabiliriz. Yani bir 10 tane daha üniversite kurulabilir. Gelsinler, kuralım. Biz İzmir Ticaret Odası ile İZQ şirketi kurduk. Biz İZTO ile EBSO ile İzmir’in tüm dinamikleri iş birliği yapmaya hazırız. Ortak akla sonuna kadar açığız. İBB Başkanı olarak odalarımızla her ay düzenli olarak buluşmaya devam ediyorum. Onlardan öğrendiklerimi sizlerle paylaşıyorum. Burada bir teamülden bahsettik: Tınaztepe’ye İZFAŞ binasını tahsis eden yine bu meclis. Zimmet çıkmadı, tahsis edildi. Biz iptal ettik. Neden iptal ettik? Herhangi bir üniversite ya da vakıfla üniversite kurmak başka bir şey gayrimenkulümüzü tahsis etmek başka bir şey. Çok gayrimenkulünüz olur tahsis edersiniz. Bizim çok gayrimenkulümüz yok. İptal etmemizin nedeni bir Kültürpark’ta olması, iki tahsis edilmiş olması” dedi. 

NASIL BİR YOL İZLENECEĞİ MÜZAKERE YAPILACAK  

Tek amaçlarının İzmir’e tarım teknolojileri üniversitesi kazandırılması olduğunu da sözlerine ekleyen Soyer, “İzmir tarımının yeni bakış açılarına ihtiyacı var. Bu bizim için sadece ARGE amaçlı üniversite değil; yüksek lisans ve lisans odaklı bir üniversite olması. Bu bir ön şart ve ön protokol. Biz bu vakıfla ön anlaşma yapıyoruz. YÖK’ün kabul edeceği şartları taşıyan bir protokol. Sonrasını hep birlikte konuşacağız. Büyükşehir bu üniversitede ne kadar rol sahibi olsun diye müzakere edeceğiz. Ama bunlar sonraki iş. Bizim ihtiyacımız olan şey YÖK’ün üniversite kurulmasına izin vermesi. Bu protokolün bundan başka bir amacı yok” diye konuştu.  

ENSAR VAKFI ÇIKIŞI! 

Son olarak, “‘Tek bir arkadaşımın bile ikna olmayacağını söylerse iptal edeceğim’ dedim, evet. Bütün arkadaşlarımla müzakere ettim” diyen Başkan Soyer, “Suat Bey, (Çağlayan) oylamaya katılmayacağını söyledi, kabul ettik. Herkesin vicdanı rahat. Ben sizin vicdanınızı rahatlatacak bir şey söyleyeyim: Urla Zeytineli 40 bin 403 metrekare deniz kenarında kıyı kenar çizgisi içinde çevre ve şehircilik bakanlığı ücretsiz Ensar Vakfı’na tahsis etmiş. Türkiye’de böyle bir şey olabiliyor. Ama biz burada böyle bir şey yapmıyoruz” dedi. 

ÖNERGEYİ AK PARTİ, MHP VE İYİ PARTİ REDDETTİ  

Başkan Soyer, önergeyi “komisyonlardan geldiği gibi” oylanmasını istedi. Bunun üzerine AK Parti tarafından tepki geldi ve oylamanın isim okunarak yapılmasını talep etti. Yaşanan müzakere sonrasında Başkan Soyer’in önergeyi grup başkan vekillerinin onayına AK Parti, MHP ve İYİ Parti önergeye ret oyu verirken, CHP ve DEVA Partisi olumlu oy kullandı. Öte yandan Başkan Soyer CHP’li Suat Çağlayan’ın önergeyi kabul etmediği için toplantıya katılmadığını açıkladı.  

Editör: TE Bilişim