İşte Sefiloğlu'nun köşe yazısı 

Evlerimizde değerli ve özel eşyalarımızı sakladığımız sandıklarımızı bilirsiniz. Osmanlı saraylarında ile kıymetli taş ve hazineler sandıklara konulurdu. Sandık sözcüğünün Anadolu’da farklı ve değerli bir karşılığı da vardır. Anadolu’da yapılan ekmekler, yufkalar bir sandığa konulup saklanırdı. Geleneklerimizde var olan “Ekmek Sandığı” hepimiz için çok büyük değer taşırdı.

Bir de Türk Dil Kurumu’na bakılım. TDK’da (Bazıları karşılıkları gündemden düşmüş olsa da) sandık şöyle tanımlanıyor.

1. İçine çeşitli şeyler konulan, tahtadan yapılmış, kapaklı ev eşyası:

2. Meyve, sebze koymaya yarayan, tahta veya plastikten yapılmış, dört köşe kap.

3. Bir kurumda para alınıp verilen yer: Mal sandığı. Sandık emini.

4. Kamu kesiminde sosyal güvenlik işlerini yürüten kuruluş: Emekli Sandığı.

5. Yapılarda kum, çakıl vb. şeyleri ölçmek için kullanılan, üstü ve altı açık, dört köşeli tahtadan ölçü aleti.

6.Kamu kesiminde çalışan personelin kendi durumunda düşük faiz ve taksitler hâlinde geri ödemek üzere borç para aldığı birim.

7.Seçimlerde oy pusulalarının atıldığı kutu.

8. Mahalle tulumbacılarının omuzda taşıdıkları sandık biçimi tulumba

Bizde “Sandık” dediğimizde akla gelen ilk şey “Seçim”dir.

TDK’nın ancak 7. Sırasında yer bulan “sandık -seçim” ilişkisi çok partili siyasal yaşamımızın önemli parçasıdır.

Demokrasinin askıya alındığı dönemlerde kurulan sandıklar olmuştur ama faşizmin gölgesinde alınan haksız sonuçları bize hatırlatır.

Örneğin, 12 Eylül 1982 Anayasası’nın oylandığı seçim gibi. 7 Kasım 1982 Pazar günü yapılan seçimde Anayasa; yüzde 8,63 "hayır" (1.626.431 seçmen) oyuna karşılık yüzde 91,37 "evet" (17.215.559 seçmen) oyuyla kabul edildi.

22 yaşında kullandığım oy yüzde 8.63’ün içinde yer aldı. Aynı anda benimle oy kullanmaya gelen rahmetli annem ise istemediği halde “Evet” oyu kullandı ve bana “Görmedin mi sandığın konulduğu kulübeyi. Tül perde gibi bir örtü kullanmışlar ve kullanılan oy görünüyor” demişti. Ve çocuklarına darbecilerin zarar vermemesi için böyle bir oy kullandığını savunmuştu.

Şimdi yeniden sandıkların kurulması gündemde. Dolar ve dövizin altında inim inim inleyen halkın önüne gelmek için gün sayıyor.

Ekonomik olarak tüm kaynakları satılmış, üretmekten çok “beton dökmekle” övünen bir yönetimi oylayacağız. Bir de bu yönetimi eleştirdiğinizde size ağız dolusu hakaret eden ortağını.

1982 Anayasa oylamasında o günün Z Kuşağı olarak “Darbe Anayasası”na “Hayır” oyu kullanmıştım.

Bence; halkın kurtuluş mücadelesini, bugünün Z kuşağı da sandıklarda çok isabetli kararları ile taçlandıracaklar.

Bu arada önemli bir notu atlamayalım. Önümüzdeki seçim; siyasi partilerin yönlendirmesinin ötesinde halk iradesinin sandığa yansıyacağı bir seçimdir.

Milyonlarca işsizin, yoksulun kitleler halinde çaresizliğe sürüklendiği bir ortama verilecek yanıttır. İçi boşaltılan üniversitelerden mezun edilip, sokağa bırakılanların kararını yansıtacaktır bu seçim.

Fatura ödeyemediğinizde yakındığınızda “ az ısının veya kazak giyin” diyenlere verilecek yanıttır bu oylar.

Özetle bu sandık “Kurtuluş”un ilk adımı olacaktır.

Elbette bu kadar büyük tahribatın bir anda düzelmesini beklemek mümkün değildir. Ama yine de “Sandık” değerlidir.

Ve önünüze geldiğinde ona hak ettiği değeri verin.

Editör: TE Bilişim