1980 yılı kasım ayı başıydı… Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde hocamız Prof. Dr. Şadan Gökovalı dersin ortasında sınıfa seslendi:

“Arkadaşlar, Gazete İzmir adında yeni bir gazete yayına başladı. Biliyorsunuz Demokrat İzmir kapandı. İzmirli gazeteciler hep birlikte yeni bir gazete kurdu. İçinizde orada çalışmak isteyen varsa dersten sonra yanıma gelsin…”

Dersin bitimiyle Şadan Hoca’nın yanında bitmem bir oldu. “Hocam ben Gazete İzmir’de çalışmak istiyorum” dedim.

“Levent Bimen’i gör” dedi.

11 Kasım Salı günü Gazete İzmir’in kapısını çaldım. Haber Müdürü Levent Bimen’in karşısına çıktım. Beni dinledi. Sakin bir ses tonuyla, “Madem geldin, başla” dedi.

O gün gazeteciliğe adımımı attım, bir daha geri adım atmadım. Fotoğraf ustamız Gazenfer Karpat’tı. İskender Dinsel, Aytekin Yenisey, Kaya Çelikkanat gazetenin büyükleri arasındaydı.

12 Eylül 1980 darbesinin baskısı altında, zor koşullarda çıkan Gazete İzmir hüzünlü bir şekilde kapandı. Gazetenin sahibi İlhan Esen’in, “Arkadaşlar bitti” deyip, başını masaya eğip hepimizin gözü önünde gözyaşlarına boğulmasını unutamam…

Sözün özü ben de yerel basın doğumluyum…

 

***  

 

Yerel basın ülke medyasının kılcal damarıdır. Nasıl ki ana damarlara kan veren, ana damarlardan kal alan kılcal damarlar olmazsa bedenimiz de var olamaz, medya da öyledir. Yerel yoksa, genel yoktur.

Bu gerçek sadece ülkemiz için değil, tüm dünya için geçerlidir. Örneğin ABD’de 4 bin kadar yerel yayın organı vardır. Ülke çapında yayın yapan gazete ise 10 kadardır.

Türkiye’de de orantısal olarak benzer bir durum söz konusudur. İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyük şehirlerde ciddi bir yerel medya, genel medya ayrımı vardır ama pek çok Anadolu şehrinde yerel yayın organlarının yöneticileri ya da deneyimli muhabirleri çoğunlukla ülke çapındaki bir yayın organının da muhabiridir, temsilcisidir.

Yerel yayın organlarının bir işlevi de büyük kentlerdeki yayın organlarının merkezlerine gazeteci göndermektir. Bugün kamuoyunda önemli yere sahip pek çok gazetecinin kökeni yerel gazetelerdir. Bu anlamda yerel basın, büyük gazete yöneticileri için de ayrı bir öneme sahiptir.

 

***  

 

İzmir medyası da yukarıda sıraladıklarımızın toplamıdır. İzmir’de yayın yaşamına başlayan pek çok gazete zamanla ülke çapındaki gazetelerle yarışır hale gelmiştir. Daha da ötesi İzmir kökenli gazeteciler, gazeteci patronlar Babıali’ye, oradan İkitelli’ye gidip tüm Türkiye’ye hitap etmeyi hedeflemiştir.

İzmir’de yayımlanıp ülke çapındaki gazetelerden daha çok satmayı başaran gazeteler de olmuştur.

Bugün İzmir basını ülkenin içinde bulunduğu genel durumdan elbette etkilenmektedir. İktidarın basın özgürlüğüne bakışındaki bencil tutum kimi yayın organlarını hormonlu bir şekilde büyütüyor, kimi yayın organlarını adeta boğuyor.

Son Mühür böyle bir ortamda İzmir medyasına yeni bir renk, yeni bir soluk getirdi.

Kutluyorum.

Ayları devirip yıla ulaşmak, tulumbaya ilk suyu başarılı dökmek gibidir…

Türkçemizin zenginliğinden yararlanıp Son Mühür’e başarılar dileyelim:

Fikri hür, irfanı hür,

Başarılar Son Mühür!