Mart ayından bu yana hayatımızda neler değişmedi ki; içimizi kaplayan korku denizi bugünlerde iyice dalgalandı diyebilirim. Covid-19 süreci başladığında bu yana en çok etkilenenlerle ilgili kendi gözlemlerim doğrultusunda bir yazı dizisi yapmaya karar verdim. Bunların ilki: ÇOCUKLARIMIZ. Hele küçük olanlar oldukça etkilendi bu durumdan. Tabi ben size bir pedagog edasıyla yazamam ama belki gördüğüm çocuklardan yola çıkarak bazı çıkarımlarım olabilir.

Okula gidemeyen bütün çocukların arkadaş özlemiyle doldu taştı yürekleri. Bugünlerde neredeyse bütün parklar boş ve enerjilerini ne yazık ki atamıyorlar. Benim de küçük bir torunum var ve onun bu süreçteki tavırlarını dikkatle izliyorum. Onun hem eğitimi hem de içinde bulunduğumuz durumdan en az etkilenmesi için ailecek elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz.

Bir de sağlık çalışanlarımızın küçük çocukları var. Bazıları kendi evlerinde kalamıyorlar, aylardır çocuklarına dokunamıyorlar. Bunları çokça duyuyor ve biliyorum. Her seferinde okudukça, duydukça kahroluyorum. Hepimizin dikkat etmesi gereken basit kurallara riayet etmemenin bedelini başta sağlıkçılarımız olmak üzere bütün ülke hatta tüm dünya olarak ödüyoruz ve bu gidişle de ödemeye devam edeceğiz. Yeni dünya düzenine uyum sağlamak kolay aslında, virüs kendi kurallarını en başta koydu ve hızlanarak bulaşmaya devam ediyor. Biz virüsle değil kuralsızlıklarla savaşıyoruz. Koyduğumuz kurallara kendimiz uymuyoruz ve virüsün yayılımını kendi kendine bitmesini bekliyoruz. Ne yazık ki bu böyle olmayacak. Bizim önlemlerimiz onunla mücadelemizi kazanmamızı sağlayacak. Neden kaynar suya elimizi sokmuyoruz çünkü önceden tecrübe ettiğimiz gibi elimizin yanmasından korkuyoruz. Virüs de aynı değil m? Elimiz yanmayacak belki ama ciddi bir sağlık sorunu ile karşı karşıya kalacağız. Bunun için maske ve fiziksel mesafe hayat kurtarıcı bir rol üstleniyor hayatımızda.

Yasakların giderek arttığı bu günlerde çocuklarımızı tablet, bilgisayar ve cep telefonundan uzak tutmak istesek de ne yazık ki başarılı olamıyoruz. Ben kendimce bu süreci nasıl geçiririzin üzerine düşündüm ve bazı araştırmalar yaptım, bunları sizinle de paylaşmak istiyorum. Çocuklarımız oyun arkadaşlarını bu süreçte kaybettiler öncelikle onların oyun arkadaşı olun isterim. Onlar elektronik aletlere oldukça meraklılar ve çok da iyi kullanıyorlar. Sanal müze gezileri yapabilirsiniz. Hem dünyada hem de ülkemizde birçok sanal müze var. Sizler de bu gezilere çocuklarınızla birlikte dahil olun. Eminim çok eğleneceksiniz.

Bunun yanı sıra, yaş grubuna göre bazı ailecek izleyebileceğiniz filmleri de tavsiye ederim. Çocuk ve sinema üzerine neredeyse yüzlerce film var. Bir de olmazsa olmazımız animasyon filmleri. Hem birlikte zaman geçirebilir hem de oldukça eğlenebilirsiniz. Bunun için de internet ağlarından çok güzel filmler bulabilirsiniz.   

Onların bu yeteneklerini online olarak hizmet veren birçok internet sitelerine girerek hem geliştirebilir, hem eğlenebilir hem de onlara bambaşka dünyaların kapılarını açabilirsiniz. Bu zor günler geride kaldığında onları kendi şehrinizde bulunan müzelere götürebilirsiniz. İnanın çok eğlenecekler ve birçok bilgi de öğrenecekler.

Storyteller (Hikâye Anlatıcısı) Bir de bu tür çalışmalar mevcut. Türkiye’de sesli kitap giderek rağbet kazanıyor. Sizler de bu çalışmalardan faydalanmanızı tavsiye ederim. Bir süre sonra sizler de okuduğunuz kitapları seslendirmek isteyecekseniz ve bu oldukça keyifli aynı zamanda eğlenceli bir süreç. Bunun ayrıca büyükler olan için olanları da var onlara da bakabilirsiniz. Sağlıkla ve keyifle kalın.