2020'nin son ayına da girdik. Bütün şirketler bu aylarda yıl sonu raporları için uğraşıyorlar bunu biliyorum. 2020 zor geçti, birçok küçük işletme de dayanamayarak iflas etti. Kim ne derse desin bu kadar sert esen rüzgâra çok büyük holdingler bile ciddi kayıplar verdiler. Ekonomi sadece ülkemizde değil tüm dünyada daraldı. Peki bu süreçte altı - yedi aydır hayatımızda olan yeni iş kollarına ne demeli. Her şey evriliyor tıpkı hayat gibi. Hijyen malzemeleri üretmeye başlayan yüzlerce işletme ortaya çıktı çünkü çok tüketiliyor. Sonrasında kurye ve kargoda acayip bir ilerleme var. Şu an en büyük sıkıntı ise kargo şirketleri aynı kaldı ama e-ticaret siteleri gittikçe arttı. Bir de Kasım ayında bitmeyen indirimler gelince kargo şirketlerinin önünde kutular birikmeye başladı. 

İşte burada iki önemli noktaya dikkat çekmek isterim. Birincisi lojistik ikincisi e-ticaret. Bu iki sektör zaten sıçrama yapmıştı. Pandemi ile yıllardır bildiğimiz markalar bir anda e-ticarete, sanal markete yönelmeye başladılar. Bu da sektörel olarak baktığımızda ilerleyen zamanlarda lojistik için istihdam oluşmaya, ama diğer sektörler için istihdam azalmaya başlayacak. Hatta bazı sektörler için neredeyse sadece üretim modeline dönecek. 

Evden çıkmadan yaptığımız her şey konforu yanında getirdiği gibi ekonomin de belli şirketler tekeline kaymasını sağladı. Böyle giderse, uzun vadede olsa küçük esnaf bu rekabet koşullarına dayanamayacak ve yok olacak. Bu noktada teşviklerle, üretimi desteklemek şarttır. 
Binlerce firmanın oluşturduğu yapılar en büyük holdinglerden bile daha büyük cirolara ulaşmaktadır. Küçük esnaf birleşmeli ve kendi ağını oluşturmalı. Şirket zincirinin bir parçası olmak yerine kendi oluşturdukları meslek birlikleri ile alternatifler oluşturmaları gerekmektedir. Esnaf ve Sanatkârlar Odaları online platformu daha etkin kullanarak birleştirici bir model üzerine çalışabilirler. Ege Bölgesi Sanayi Odası’nın yapısını oluşturan büyük ölçekli şirketler el ele vererek kuluçka merkezleri kurup genç beyin göçünün önüne geçmeliler. Küresel sermaye artık çok keskin bir şekilde paranın sadece belli şirketler tekelinde kalması için uğraş veriyor. 
Ben yıllarca üretimin içinde olan biri olarak birkaç hususun öneminden bahsedeyim. Sadece üretim, başka hiçbir çözümü yok. Yukarıda saydığım iş kolları Covid-19 döneminde parlayan yıldız olsalar da üretim olmadan ne taşıyacak ürün olur ne de maske. Dışa bağımlılığımız devam ettikçe ülkemiz ilerleyen dönemlerde çok zor zamanlar geçirecektir. Ekonominin temel taşı üretmektir. Yurt dışı sendikasyona bağlı finans kuruluşlarının ülke içine getirdikleri veya kredi olarak aldığımız bizim olmayan parayla yapılan ekonomi çökmeye mahkumdur. Her türlü üretimimizi maksimum boyutlara çıkarmalıyız. Üretim bir yanda devam ederken yabancı ürün bağımlılığımızdan da hemen kurtulmalıyız. Bunun başka çaresi yok, ekonomi kendi ülkemiz içinde dönmeli. Güven esaslı siyasetin getirisi olan yabancı yatırımcıyı ülkemize çekmek olmalı. Aldığınız her şeyin parasını dış sermayeye verdiğiniz de içerde dönebilecek bir sermaye ağı kalmayacak. Elimizden geldiğince yerli ve ülkemizde üretilen ürünleri tercih etmeli ve başkalarının da bunu tercih etmesine ön ayak olmalıyız. Vatan ruhu ve üretim ruhu olduğu sürece ne istihdam ne de finans sorunumuz kalır. 

Elimizden gelenden fazlası gerekiyor bu süreçte. İnanın gelecek on yılda bu yazıyı okuyanlar ve uygulayanlar iyi ki yapmışım diyecekler. Ülkemiz için, kendi gençliğimiz için geleceğimiz için üretime tam destek olun. Biliyorum her şeyi hazır olarak almak daha kolayımıza geliyor, uzun yıllar öncesi bize demediler m? "Bırakın biz üretip size ucuza veririz." Biz de tembelliğe alıştırıldık. Reklam bombardımanıyla hayatlarımıza müdahale etmediler m? Yabancı sermayenin en büyük isteği her şeyi onlardan almamız ve bir tüketim toplumu haline dönüşmemiz... 

Tüketen değil üreten bir toplum olmalıyız. İnanın geç kalmış sayılmayız, ortak akılla biz bunu başarırız...