Merhaba,

Bu hafta size gökyüzünde oluşan etkileşimleri, soyut kavramlar ve felsefe ile anlatacağım.

Biz astrologlar, gökyüzünü üç boyutlu olarak inceleriz. Kisisel, sosyal ve jenerasyon olarak. Bu incelemelere, dördüncü boyut olana zamanı  da katarak gözlem yaparız.

Bu bize tüm zamanlarda; hem kişisel psikolojik etkenleri hem de sosyolojik bakış açıları geliştirmemize katkı olur. Astrologlar, ilim ve bilimi birlikte araştırır, sentez oluşturur ve yorumlar.

Bu hafta gökyüzünde Satürn ve Uranüs'ün aralarında oluşan dik açıyı sembolik ve sosyolojik olarak yorumlayacağım.

Uranüs (Uranos) Yunan mitolojisinde kaosun ve gaianın oğlu, kozmik güce sahip, aynı zamanda Gaia'nın kardeşi ve kocasıdır. Gökyüzü tanrısıdır, Hekatonkherir'ler, Kyplok'lar,  Titan ve Titanes'lerin de babası.

Çocuklarını annelerinin karnında, yani toprak anada saklamaya çalışmıştır. Onların, gücüne hakim olmalarından korkmuştur.

Yeryüzü ve gökyüzünün birleşmesinden olan çocuklarından biridir Satürn, namı diğer Kronos. Yani, gökyüzü ve yeryüzünü enerjilerinin birleşmesinden doğan "zaman"ı temsil eder.

Bir gün, annesi Gaia oğlu Kronos'un eline bir orak verir, babasını öldürüp kardeşlerini bu zalim durumdan kurtarmasını ister. Kronos, babasının hayalarını keserek, onu öldürür ve artık gökyüzü değil, yeryüzü enerjisi Kronos güç ve hakimiyeti eline almıştır.

DİŞİL ENERJİNİN YÖNETTİĞİ ERİL ENERJİLER

Yani toprak ananın, yani dişil enerjinin yönettiği eril enerjiler...!( Satürn yeryüzü yani, dişil enerjinin yöneticisi olmuştur. Her ne kadar kayınvalide-gelin mitosları Afrodit'in, Psişe ile soğuk savaşından geldiği anlatılmış olsa da, benim şahsi fikrim bu mitosla başladığıdır. Çünkü oğula dişil enerjiyi koruma, eril gücünü anne burada vermiştir ve oğul, eril gücü kendisine vereni elbette dinlemiştir. Etkilerden bahsediyoruz, ne kadar sınırsız etki var değil mi ')

Bu yazımda, Rene Descartes'in ortaya çıkardığı homo sapiens sapienslerle ilgili,  "düşündüğü üstüne düşünebilen" insandan bahsederek, gökyüzünde baba-oğul arasındaki bu çatışmanın 17 Subat Çarşamba olacağından, kısa, orta ve uzun vade etkilerini de baz alarak, kendinize en uygun yorumu, yaşamınızda sadece sizin hissettiğiniz, düşündüğünüz, biricik deneyimlediğiniz halini siz bileceksiniz.

Mutlu bir yaşam ve iyi bir insan olmanın sırlarının ne olduğunu araştıran antik  Yunan filozoflarından Platon'un hocası olan Socrates, bireysel olarak duygu ve eylemlerin etkisinden bahsederken, Platon bunun tam tersi bir görüş ile toplumsal olduğunu ve devletin yönetimi ile ilgili olduğundan bahsetmiş, Platon'un öğrencisi Aristotales ise her ikisinin de var olduğunu, her daim iki uç olduğunu, etkilerin hem kişisel hem de toplumsal olduğunu, bunun bir orta yolu olması gerektiğini, ortanın amaçlanması gerektiğini, ifrat ve tefrit arasındaki dengeden bahsederek, buna da "Altın orta" der.

Antik Yunan filozofları, genel anlamda ahlakı kişisel, erdemleri de toplumsal bilinç olarak yorumlamış, mutlu bir yaşamın nasıl olması gerektiğinin öğretilerini, bugünlere kadar canlı bir şekilde aktarabilmişlerdir. Tıpkı diğer tüm bilgiler gibi bedensiz, fakat canlı olarak.

Daha önce yazdığım bir makalede, planetlerin bizleri nasıl etkilediğini bilimsel olarak açıklamış, anlatmıştım. Nötroninolarla ilgili makalemi okuyanlar anımsayacaktır.

Dünyanın her bir cm2'ne saniyede 65 milyar, nötronino geçmekte. Ki, sadece güneş kaynaklı olanlar.

Bunlara, göksel bilgi datalarının foton aracılığı ile yeryüzüne aktarımı da diyebiliriz. Bu kadar uzakta olan gezegenlerin ne etkisi olabilir canım, diye düşünenlere de, güneş'in birkaç derece sıcaklık değişiminin, tüm yeryüzüne nasıl etki edeceğini, her etkinin kainatta silsile oluşturacağını anımsamanızı arzu ederim. Tıpkı Kronos'un babası ile olan savaşının etkisi gibi.

Mitoslar sembolik dildir. Onları okumak ile yorumlamak arasında sınırsız bakış açısı vardır ve bilgiler gizlidir. Epik dil ile anlatılmışlardır.

İçlerinde, kainat sırları sembolize edilmiştir. Astroloji'yi bilmek, bu sırlı dil bilgisini anlamaktır. Kronos ve Uranos her ikisi de zamanı temsil etmektedir. İşte gökyüzündeki bu etkileşim, iki eril gücün, baba ve oğulun, otorite ve gücü elinde bulunduranların çarpışması gibi. Geçmiş ve gelecekle ilgili doğa filozoflarının da anlattığı gibi, etik yani toplumsal ve ahlaki yani kişisel erdemleri yeniden gözden geçirmemiz ve daha huzurlu, mutlu bir yaşam için yapılması gerekenleri yapmamız gereken zamanı işaret ediyor.

Sizlere bir aforizmamla bu durumu anlatacak olursam:

"Bilginin arkesi semboldür" derim.

Zaman, kendi içinde devinim ve dönüşüm yapan, referans noktası olarak, aynı şekilde tekrar ve miktarlarla yaşayan bir olgudur.

İnsan ise, bunların tamamından etki alan ve eden pozisyondadır.

Bu etkiler, her daim bütüne hizmet eder.

Bu yazıyı okurken, kendinize ve bütüne nasıl hizmet ettiğiniz, geçmişten neler getirdiğiniz ve geleceğe neler aktarmak istediğinizi kısa bir süre dahi olsa düşünmenizi arzu ederim.

Çünkü siz; "düşünceleri üzerine düşünebilen" bir varlıksınız. Toplumsal ve dünyevi gerçekliklerin sizi etkilediği gibi, sizin düşünce ve davranışlarınız toplum ve tüm kainatı etkilemektedir. Her şey birbiri ile bütünlük içinde tüm zamanlarda tezahür etmektedir.

Eril güçler gökyüzünde çarpışmaktadır.

Daima anımsamanızı arzu ederim ki,

"Sevginin gücü ve hakimiyeti her şeyin üzerindedir ve her şeyin üstesinden gelebilir."