Bundan 11 yıl önce ilk romanımı yazıp yayınevlerine göndermiştim. Bana aylar sonra o yayınevlerinden birinden bir geri bildirim geldi. Kitabı basamayacaklarını söyleyip dikkat etmem gereken bazı bölümlerine kendilerince dikkat çekmek istemiş ve notlar düşmüşlerdi. Aralara olumlu bir iki cümle de koymuşlardı. Bu cevap mailindeki eleştirilerinin çoğuna katılmasam da gerçekten hoşuma gitmişti. Özellikle kitabın kurgusu ile ilgili kısmı...

 

Bana notu gönderen bir kadın editördü ve eleştirilerinden biri yazdığım kadın kahramanlardan birinin görünümüyle ilgiliydi. Şöyle yazmıştı: "Anlattığınız kadar güzel bir kadın olamaz."

 

Çoban Yıldızı doğdu…

Neyse, 5 kadar yayınevinin beğenmediği kitabı önce Yalınayak daha sonra da Truva yayınevi bastı... İçerikte çok küçük değişiklikler yapmıştım. 

 

Kitabın resim sergisi…

Bir süre sonra Londra'da yaşayan ressam Filiz Kahraman kitabı okuyup çok beğenince benimle iletişime geçti. Konuşurken kitabın resimlerini yapmak istediğini söyledi. Böylece "Çoban Yıldızı" adlı romanımla ilgili bir sergi açma fikri doğdu. 

 

Bu arada ben ressamı biraz araştırdım. Müthiş tablolar yapıyordu. Tarzı çok farklıydı. Anlatım tarzı benimkine benziyordu. Katman katmandı... Bir silüte bakarken bir kenti, kente bakarken romandan yazılan metinleri görebiliyordunuz. Tablolarından bazıları British Museum'da sergilenmişti. 

 

3 ay sonra İzmir'de iki sergiyi açtık. 15 tabloyu 20 günde tamamlamıştı. 

Filiz Kahraman, kitapta anlattığım kadını harika bir yorumla çizmişti. Böylece yazdıklarım ikinci bir boyut kazanmıştı. Bir kez daha her eleştirinin doğru olamayabileceğini gördüm. 

 

Gereken destek alınamadı…

O zamanki Konak Belediye Başkanı seçim dönemine geldiği için vermesi gereken desteği sağlayamadı, verdiği sözleri tutmadı da diye biliriz. Yoksa bu tablolar önce İstanbul ve daha sonra da farklı ülkeler ile kentlerdeki 50 civarındaki Yunus Emre Kültür Merkezi'nde sergilenecekti. İngilizce'ye çevrilen kitap daha fazla insana ulaşacaktı. 

 

Hayal et, ötesi gelir…

Her şey istediğimiz gibi olmuyor. Yine de bu istemekten vazgeçeceğimiz anlamına gelmiyor. Daha iyisini hayal edip hayal ettiğimizin de ötesine geçebiliriz...