Bugün en büyük bayramımızı 97. kez kutlamanın büyük hazzı içerisindeyim. Her Cumhuriyet Bayramı’nda okuduğum ve okurken heyecanlandığım bir anımı paylaşmak istiyorum. 28 Ekim 1920 gecesi Çankaya köşkünde büyük bir hazırlık vardı, Mustafa Kemal Atatürk bütün kabineyi köşke davet etmiş ve bir akşam yemeği tertiplemişti.

O akşamki yemek bir ülkenin kaderini değiştirecekti ama bunu sadece bir kişi biliyordu. O gece Mustafa Kemal’in heyecanı dillere destan bir inanışın taçlanmasıydı. Yemeğin ortasında masasındaki tabağa vurarak “Beyler!” diye seslendi, sessizlik oldu. Benim için tarihe altın harflerle yazılması gereken o cümleyi kurdu. "Efendiler, yarın Cumhuriyet'i ilan edeceğiz!" Gazi Mustafa Kemal masanın etrafındakilere bakarak onların nasıl bir tepki vereceğini merakla izliyordu. Masada büyük bir sevinç çokça şaşkınlık hakimdi.

Sonra konuşmasına kararlılıkla devam etti.  "Türkiye Devleti'nin hükümet şekli Cumhuriyet'tir. Bunu Anayasa'mıza yarınki Meclis toplantısında koyduracağız. Hazırlıklarımızı bir kez daha gözden geçirmemiz lazım" dedi. Gece bitmek bilmiyordu Mustafa Kemal için, yemekten sonra İsmet İnönü ile sabaha kadar çalışmalarını sürdürdüler. İşte o gecedeki inanç, bizim bugün gururla kutladığımız bayramımızdır.

Peki o geceye kadar olan yollardaki taşlara ne demel? Büyük savaşlara, şehitlerimize, dökülen kana, gazi olan binlerce yurttaşın emeğine sahip çıkmaktı Cumhuriyetin ilanı. Gözyaşının bir daha akmaması için temellerini çok sağlam atmak istiyorlardı. Burada asıl unutulmaması ve asla aklımdan çıkarmadığım şey ise 10 Ağustos 1920 Sevr Antlaşması ile yurdun toprakları masada paylaşılmış ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk bu antlaşmaya en başından beri karşı çıkmıştı. Hatta yüzyıllardır devam eden Türk düşmanlığı için yapılan bir suikast olarak nitelendirmiştir.

Toprakları akbabalar tarafından parçalanmış bir devleti, yeniden inşa etmiş o büyük komutana; silah arkadaşlarına, şehitlerimize, gazilerimize, gözyaşı içinde cepheden haber bekleyen analarımıza şükranlarımı sunuyorum. Bir daha bu ülkenin topraklarına kanlı ellerin değmemesi için mücadele edecek 81 milyon insanımız var. Bu bayram bizim. Biz bu bayramı kutlayabilmek adına çok şeyimizi feda ettik. “Unutmayacağım” diye başladığım yazımla 28 Ekim’de o yemekteki inanç sahibi insanların aziz hatırlarına sahip çıktığımızı herkesin bilmesini isterim.