En basit tanımlamasıyla “Provokasyon” sözcüğü “kışkırtma” anlamına geliyor. Bizim kuşağımız yani 1980 öncesinde üniversiteye başlayanların en çok kullandığı sözcüklerden birisiydi provokasyon…

Bu sözcüğü o zamanlarda bir cümle içinde sıkıştırdığımızda; konuşmamızın daha havalı olduğunu düşünürdük.

Liseyi yatılı olarak Gökçeada Öğretmen Okulu’nda tamamladım. Bu sözcükle ilk olarak orada tanıştık. Çünkü koca koca öğretmenler bile öğrencilerini eğitmek yerine provokasyon yapardı. Arkadaşlarımız birçok kez bu provokasyonların ardından uzaklaştırma cezasına çarptırıldı.

Ege Üniversitesi’ne geldiğimizde ise bu sözcük hayatımızın önemli bir parçası haline geldi. Solcu sağcı arasındaki provokasyonlar bu kez sol fraksiyonlar arasında da yaşanır oldu.

Siyasette ise bu kavram geçmişte de kullanıldı ama günümüzde daha sık yaşanıyor

Genel Başkan’ı öldüreceklerdi

Ülkemiz Sivas’ta Madımak Oteli’ne yapılan ve sanatçılarımızı, aydınlarımızı yitirdiğimiz provokasyonu asla unutmayacaktır. Bu ve benzeri olayların son versiyonu ise Çubuk’ta sahne almıştı.

Belki de Bülent Ecevit ve Erdal İnönü gibi siyasetin en centilmen, asil insanlarından sonraki temsilcisi olduğunu düşündüğüm Kemal Kılıçdaroğlu, Çubuk’ta Şehit Yener Kırıkçı’nın cenaze törenine gitti. 2019 yılı Nisan ayında bir felaketin eşiğinden dönüldü.

AK Parti’nin “CHP’yi şehit cenazelerine almayın” açıklamasının ardından Çubuk’ta bu provokasyon yaşandı. Osman Sarıgün isimli müptezel, CHP Lideri Kılıçdaroğlu’na polislere rağmen yumruk atarken, kadınların da aralarında bulunduğu bir grup; CHP Genel Başkanı’nın girdiği evi yakmak dahil her türlü aymazlığı o gün gündeme getirdi.

Bunları yapanlar neredeyse baş tacı yapıldı. Hal böyle iken bu eylemler muhalefet partilerinin ülke gezilerinde sık sık yaşanır oldu. Bu tür yaklaşımlarla özellikle Kılıçdaroğlu’nun yanı sıra İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’e yöneldi.

Çünkü; Cumhur ittifakının gelecek seçimde oylarını en çok Meral Akşener alacak korkusu iyice büyüdü.

Seçim gezilerinde özellikle Millet İttifakı bileşenlerin üzerine yürünmesinin sebebinin bu oluşumun yeni iktidar adayı olması.

Meral Akşener son dönemdeki söylemleri, hatipliği ile beklenenin üzerine çıkınca saldırılar da arttı.

İşte bu noktada; İYİ Partili Lütfü Türkkan’ın sinirlerine hakim olamaması ve ettiği küfür, tam da iktidarın arayıp bulamadığı bir zemini oluşturdu.

Kanımca bu tür provokatif yaklaşımlar artarak sergilenecek. İktidarın durduramadığı hayat pahalılığı döviz artışları, ekonomik durgunluk, işsizlik ve bir dünya handikaplarını aşması noktasında “Alpay Özalan” gibi karakterle daha ön plana çıkacak.

Bir önemli uyarım ise Akşener ve Kılıçdaroğlu’nun yanında dolaşanlara… Bırakın vatandaşın kışkırtma amacıyla bile olsa söylediklerine genel başkanlar cevap versin. Siz karışmayın.