Göztepe-Altay derbisinin yankıları btmiyor. Altay tribünlerinden Göztepe tribünlerine atılan işaret fişeği ardından Altay kalecisi Ozan Evrim Özenç'in sahaya giren bir taraftar tarafından korner direğiyle acımasızca dövülmesi ve sonrasında başlayan tartışmalar İzmir sporuna kara bir leke düşürdü. Çıkan olaylar sonrası Altaylı 19, Göztepeli ise 1 taraftar kasten öldürmeye teşebbüs suçlamasıyla tutuklandı. PFDK Altay'a 6, Göztepe'ye 4 maç seyircisiz oynam cezası verdi. Spordaki şiddetin ön plana çıktığı gündemi Uzman Psikolojik Danışman ferhan Bıçakçı'yla masaya yatırdık. Son Mühür Gazetesi yazarı Ömre Bedel yaşanan tatsız olayların etkileri üzerine çok değerli Uzman Psikolojik Danışman Ferhan Bıçakçılar ile çözümler üzerine bir sohbet gerçekleştirdi.

İşte o röportajdan çarpıcı detaylar...

Kendisine bize ayırdığı zaman için ve değerli görüşlerini bizimle paylaştığı için yürekten teşekkür ediyorum. Her şey spor ve sporun iyileştirilmesi için.

 - Geçtiğimiz hafta sonu İzmir de Göztepe- Altay maçında yaşanan olaylar sizce futbol severlerin psikolojisini nasıl etkiledi?
- Tabi ki bu bir travmadır. Gerçek bir tavma. O gün maçta olanlar için, maçı televizyonlarından izleyenler için, futbol severler için yaşananların hepsi travma. Orada yaşananlar aslında bir
taraftar ya da bir holigan aktivitesi değil. Orası organize bir suç unsuru olarak yaratılmış ve sporun bütün, yani zerresine kadar sporun tüm dokusuna aykırı bir aksiyon alınmış hareket
olarak görüyorum. Orada yapılan şey aslında bir taraftarın bir taraftar grubuna ya da bir taraftar grubunun bir taraftar grubuna karşı yapılmış bir davranış değil, bir taraftar grubunun
özellikle İzmir’in futboluna yapılmış olan bir terör olayı olduğunu düşünüyorum. Her terör olayı onu yaşayanları ve o süreçten etkilenenleri travma olarak etkiler. Çünkü beklenmedik
bir anda ortaya çıkan bir durumdur. Ve siz oraya maça keyif almak için, belki yenmek yenilsek bile enerjinizi harcamak için, bir grupla bir şeyler paylaşabilmek için, gittiğiniz bir
ortamda sizin yaşayacağınız her şeye karşı yapılmış bir aksiyon bir davranıştır o. Dolayısıyla o yaşanan günün tarihi bir olay olduğunun düşünüyorum. Zaten İzmir Futbol konusunda zor
ayakta kalan bir şehir olurken o yaşananlar İzmir’in futbol dünyasında bir travma yaratmıştır futbolseverlerine. O günden sonra çocuklar futboldan uzaklaşmaya, ailelerin futbola, spora
olan desteğinde azalmaya, her kim ki bundan sonra maça giderse, gidecekse özellikle bir dönem kişilerin ailelerin “Acaba bir sıkıntı olur mu?” diye zihinlerinden hep geçeceği bir
travmadır. Bu noktada İzmir sporseverlerine ve futbol camiasına ve İzmir’deki devlet büyüklerine, önemli kişilere, konum sahibi insanlara çok büyük bir görev düşmektedir. Bu
görev de burada camiaları cezalandırmak değil, tabiki bir ceza olacak ama amaç cezalandırmak değil, bundan sonra olacak ilk maçtan itibaren bütün futbolseverler ve İzmir’in
önde gelen kişileri eşleriyle, çocukları ile, gidip o maçları seyretmeleri gerekiyor. Tekrardan o stadlar daha doğru, daha yerinde, enerjisiyle, keyfiyle tekrardan harekete geçmeli.


- Peki insanların keyif alabilmelerini ve oyunun içinde olabilmelerini nasıl sağlarız? 

- Burada camiaların önde gelen kişileri bunlar taraftar gruplarının liderleri olabilir, kulüplerin yöneticileri olabilir, futbolcuların takım kaptanları olabilir, futbolcuların davranışları olabilir.
Bu noktada hep birlikte açıklamalar ve stadlara giderken o hassasiyetle gittiklerinde, birlikte hareket ettiklerinde burada ancak bir iyileşme görebilme şansına sahip olabiliriz.
- Peki ödüllendirme yapılabilir mi? Fair play ödülleri gibi. Örneğin ayın Fair play taraftarı Ödülü verilse nasıl etkiler?
- Bunlar seçilebilir, kendi içlerinde değerlendirilebilir Fair-play olarak yapılabilir ama hızlı aksiyon almak gerekiyor şu anda. Çünkü bu İzmir futboluna da çok büyük bir hasar. Onarıma
hemen başlamak lazım.
- Peki hasar deyince bu travmanın nelere etkisi olacaktır?
- Bu sadece taraftarlara futbolseverlere izlemesine değil, bu futbolculara da bir etki edecektir. İzmir futbolunda oynayan futbolcular sahaya çıkarken “ Acaba benim başıma başka bir şey
gelecek mi” korkusu olacaktır. Her an arkalarından biri geliyor mu korkusu olacaktır. Her an dışarıdan atılan bir cisim bana zarar verir mi korkusu olacaktır. Zihinlerinden geçecektir. Şöyle
bir şey de olacak; İzmir’e biz futbolcu transfer etmek istediğimizde, iyi futbolcuların İzmir’e transferinde zihinlerinde soru işaretleri olacaktır. Aileleri “ Aman İzmir’e mi, şimdi mi?” diye
soracaklardır. Bu da ayrı bir sorun olacak. Ama başka bir sorun da söyleyeyim mi size; sponsorlar yatırım yapmak istemeyecekler. İzmir futbolu, spor camiası zaten sponsor sorunu
çekerken bu daha büyük ekonomik sorunları getirecek. Ve biz şu anda kontrolsüz kişilerin yaratmış olduğu travma ile spor camiamızın maddi olarak da bir travma yaşamasıyla karşı
karşıya kalacağız. Tekrar söylüyorum bu süreç bir cezalandırma mantığı ile değil aksine bunun İzmir eşittir yaşananlar eşittir İzmir futbolu değildir. Orada yaşananlar eşittir Göztepe, eşittir
Altay eşittir şu kulüp veya bu kulüp değildir. Orada yaşananlar kontrolsüz bir taraftar grubunun organize yapmış olduğu bir suçtur. Veya bir taraftarın kendini bilmez şekilde
sahaya girerek yapmış olduğu bir suçtur. Ve bu eşittir İzmir futbolu değildir. Zihnen bunu ortadan kaldırmak lazım. Bunu yapabilmek için de devlet büyüklerimizin, önemli konum
sahibi kişilerin taraftar liderlerinin tutum davranışları ve bu işin içine dahil olmaları gerekir. Aksi taktirde İzmir’de stadlar olur ama onu izleyecek taraftar olmaz.

Editör: TE Bilişim