CHP’nin İzmir İl Danışma Kurulu toplantısının ardından “Ön seçim yapılıp yapılmaması” basında bir numaralı günden oldu. Ön seçim mekanizmasını savunan CHP’li isimlerin başında ise İzmir Milletvekilleri, Atila Sertel, Tacettin Bayır ve bu konunun yıllardır savunucusu olan Musa Çam öne çıktı.

Aslına bakarsanız, bu konu yıllardır zaman zaman parti gündemine getiriliyor. Bunu İzmir’de gündeme getiren isimlerin iyi niyetli bir yaklaşım sergilediğini söyleyebilirim. Ön seçimle aday belirlenmesi halinde daha iyi sonuçlar alacaklarına inanıyorlar. Peki başarı gerçekten ön seçim yaparak sağlanabilir mi?

CHP’de ön seçimin istenilen sonucu vermesi için yöneticilerin yapması gereken asgari işleri biraz ortaya koyalım.

Birincisi birçok ilçede üye kayıtlarının baştan aşağı elden geçirilmesi gerekiyor. Örneğin 3 bin 500 üyesi bulunan bir ilçede daha önce yapılan ön seçimlerde 2 bin dolayında üyenin katıldığına tanık oldum.

Anlayacağınız kayıtların yüzde 40 düzeyindeki bölümde sorun var demektir.

İkinci husus yeni üye kayıtlarının yapılmaması veya yapılanların Genel Merkez onayına sunulmadan ortadan kaybolması… Buna da çokça tanık oldum.

Gelelim sıkıntıların diğerlerine…

CHP’de ön seçim süreçleri artık örgütün değer verdiği, sevdiği, hizmet edeceğini düşündüğü kişileri seçilmesine olanak sağlamıyor. Ön seçimler bile pahalı bir süreç haline geldi.

Ön seçim bölgenizde partilerin eksiklerini giderecek bağışlardan tutun da, ön seçime etki edecek STK’lara, derneklere, vakıflara bağış katkı adıyla paralar verilmesi… (Bu bölümü çok terbiyeli yazdım)

Geçtiğimiz milletvekili önseçimlerinde para sahibi bazı isimlerin nasıl ilk sıralara geldiği dilden dile dolaştı. Özellikle de 1'inci Bölgede.

Anlayacağınız yıllar önce yapılan önseçimlerden çıkan sonuçlara benzer olmayan sonuçlar çıktı İzmir gibi medeniyetin beşiğinde.. Peki Bu süreç Anadolu’da nasıl işler. Örneğin Ağrı’da CHP’de önseçim yapsanız “Savcı Sayan” görünümlü biri dışında aday olabilir mi?

Bu düşüncelerimi özet olarak paylaştım. Bu yazı daha da detaylanabilir. Onu da okurlarımıza bırakalım.

Ve yazımı şu düşüncem ile noktalayayım… Ön seçim demokratik bir tavırdır. Uygulanmalıdır. Ancak, buradan çıkacak sonuç son seçimi yapacak olan yurttaşın önüne gönül rahatlığıyla konulmalıdır.

DEVA’nın İzmir’deki tercihleri

Demokrasi ve Atılım Partisi (DEVA), İzmir’de örgütlenme çalışmalarını sürdürüyor. Bunu yaparken yönetim kademesine yaptığı atamalardaki tercihleri biraz dikkat çekici. Daha önce CHP’den siyaset yapması için çaba sarf edilen İş insanı Seda Kaya Ösen’in il başkanı olmasının ardından CHP’de uzun yıllar siyaset yapan, il yönetimlerinde bulunan Aybar Uygur Buca İlçe Başkanı oldu.

Aybar arkadaşımızın en büyük özelliği ise en başından beri Ertuğrul Günay ile siyaset yapması. AK Parti'ye bile gitmişti kendisi bu yüzden. Şimdi ise DEVA Partisi’nde.. Bu kadar yer değiştirmenin doğru olup olmadığını yazmalıyım. İkincisi ise CHP’de Merkez sağ siyasetten gelenler yükselirken DEVA ise İzmir’deki kaynağını CHP kökenine yaslayacak sanırım.