İzmir ve ülke gündemindeki kouların masaya yatırıldığı Son Mühür Tv’de Gün Başlıyor programı yine dopdolu bir içerikle çıktı izleyicisinin karşısına. CHP İzmir Milletvekili Tacettin Bayır asgari ücretten kaçak göçmenlere, EYT’den sağlık sorunlarına, CHP İzmir’de nasıl bir il başkanı olması gerektiğinden iktidara geldiklerinde yapacakları icraatlara kadar geniş bir yelpazede açıklamalarda bulundu. 

İşte Tacettin Bayır’ın açıklamalarından öne çıkan detaylar... 

ENFLASYON FARKI NE OLACAK? 

Zam açıklandığı anda br tweet atmıştım, ‘Sayın Cumhurbaşkanı demişti ki, haziranda enflasyonu yüzde 30 olarak öngörüyorum. Bu şu demekti, ben size verdiğim zammın bin 500 lirasını haziranda elinden alıcam, kalan yarısını da yıl sonuna kadar elinden alıcam’ diyordu. Ben de dedim ki, peki bu arada yaşadığımız enflasyon farkını ne zaman vereceksin diye, tabii böyle bir enflasyon farkını vermek gibi bir durum yok. Erdoğan’ın sırtında küfe yok ama milyonlarca açlık sınırında yaşayan aile var. Açlık sınırının 717 lira üzerinde belirlenen bir asgari ücretin sizi açlığa mahkum ediyorum demektir. Türk-İş’in resti olmasaydı 9 bin lira diye bence bugünkü rakamı da vermeyeceklerdi. İşletmelerin genel gider payı en az yüzde 30 arttı. İşveren küçülmeye giderse işçisayısını azaltacak demektir.  

DEDİM Kİ BU HESAPTA BİR HATA VAR 

Bize göre asgari ücretin 11 bin lira civarında olması gerektiğini söylemiştik. Dün televizyondavardı böbreğini satan adam diy. Bunu birilerinin duyması lazım ama bizimkiler ne yazık ki üç maymunu oynamaya devam ediyorlar. Geçen ay Sağlık bakanlığı’na bir soru sormuştum, İzmir’de devlet hastanelerinde hekim başına düşen hasta sayısı kaçtır diye. Onların cevabına göre yılda 874 kişiymiş. Bu hesapla günde 4 kişiye falan bakıyormuş. Biz niye randevu alamıyoruz,hastanelerde o kuyruklar ne, bu nasıl bir cevaptır böyle. Akıl alır gibi değil. Dedim ki bu hesapta bir hata var, bir daha sordum. Siz galiba bu cevapta çalışan değil de sağlık çalışanlarının tamamına bölüp de sayıyı verdizniz herhalde diye. Bakalım ne cevap gelecek.  

ANCA ERZURUM PALANDÖKEN’E KAYAĞA GİDERSİNİZ! 

Plan Bütçe komisyonundayım, Uzay Ajansı’yla ilgili bir para koymuşlar bütçeye akıl alır gibi değil. NASA’nın 23 milyar dolar, ESA 6 milyar avro, bizdeki rakam 3 milyar lira. Dedim ki, arkadaşlar bizimle dalga mı geçiyorsunuz. Her seçim öncesi artık alıştık. Ya gaz buluyorsunuz, ya yerli tank yapıyorsunuz, ya yerli uçak yapıyorsunuz, ama seçim geçiyor bunlar bir anda kayboluyor ortadan. Şimdi de milleti aya göndereceğiz diyorsunuz. Kusura bakmayın Sayın Cumhurbaşkanı ama siz bu ayırdığınız parayla çıksanız çıksanız Erzurum Palandöken’de kayak yapmaya çıkarsınız.  

BİZİM SUÇUMUZ NE? 

Bu iktidar son 20 yılda sendikal mücadeleyi o kadar geriye ittirdi ki, sendikalı sayısı çoğalmadı tam tersine azaldı. Kaçak işçi çalıştıran işletmelerin maliyeti işini düzgün yapana göre yüzde 50’ye yakın daha az. Ve buna göz yumuluyor. Namuslu tüccar, iş insanının günahı ne? Bu haksız rekabete çanak tutmak demektir. Suriyelilerin Afganların bir an önce kendi ülkelerine dönmesi gerekiyor. Biz bunları güle oynaya ülkelerine göndereceğiz, mecburuz buna. Benim önümü kesip ‘bizim suçumuz buralı mı olmak, biz de Suriye’den mi gelseydik’ diyen yüzlerce insan gördüm ve haklılar elbette.  

KILIÇDAROĞLU ALMANYA’YKEN CEZA VERDİLER 

Ekrem İmamoğlu olayına iki açıdan bakmak lazım, bir cezanın doğru olup olmadığına bir de ceza sonrası yaşananlara. Öncelikle bu cezanın hukuki olmadığı ortada. Bu siyasi bir ceza ve haksız bir ceza. Tek adam rejimi dediğimiz bu. Tek adam, şah mısın? Padişah mısın? Astığı astık ketiği kestik, mahkemelere müdahale eden, kararlara müdahale eden. Kılıdaroğlu’nun Almanya ziyareti aylar önce alınmış bir karardı. Çok enteresan mahkeme kararı vermek için Kılıçdaroğlu’nun dışarıda olduğu tarihi seçti. Böyle bir ceza alması hiç kimse tarafından beklenmiyordu. Bizim cumhurbaşkanı adayımız İmamoğlu falan değildi. Sayın Kılıçdaroğlu da her zaman ifade ediyor, altılı masayla birlikte karar alıyoruz diye. Ekrem İmamoğu, Kemal Kılıçdaroğlu ve Meral Akşener ilişkisinde ‘birinde baba-oğul, diğerinde abla-kardeş’ durumu var. Birileri ellerini ovuşturuyor altılı masayı nasıl dağıtırız diye. Kılıçdaroğlu Almanya’dayken Meral Akşener’in o mitinge gitmesi çok normal bir şey. Kılıçdaroğlu burada olsaydı belki de birlikte gideceklerdi.  

AKIL ALIR GİBİ DEĞİL 

Altılı Masanın amacı tek adam faşizminden ve cumhuriyet karşıtlarından Türkiye’yi kurtarmak. Onun için bir araya geliyorlar. İzmir’de sarıklı sakallı adamlar emniyet müdürlüğünün karşısında yılbaşı kutlaması günahtır diye broşür dağıtıyor. Biz insan hakları diye aynı eylemi yapsak polis alır götürür. Ama ne hikmetse bu sarıklı sakallı adamlar bunu yapabiliyor. Akıl alır gibi değil.  

YOKSULDAN ALIP ZENGİNE VERDİLER 

EYT için kimse cebinden vermiyor, devletin kasasından veriyor. Kur Korumalı diye bir şey çıkardılar kayıp 400 milyar lira. Kim alıyor bu KKM’yi? Yoksul olandan alıyor zengine veriyor.  

YENİ 3K MODELİNE GEÇİYORUZ 

Biz ne yapacağız onu anlatmamı gerek. 3 K modelini getireceğiz. Nedir bu? 

Yeni kurallar, yeni kadrolar, yeni kurumlar. 

Bu kurumları, kadroları iktidar 20 yılda laçkalaştırdı, çürüttü.  

Adalette can ve mal güvenliğini sağlayacağız. Adalete olan güveni yeniden tesis edeceğiz. 

Üreterek zenginleşen bir Türkiye yapacağız. 

Zenginliği hakça paylaşan bir Türkiye olacağız. 

Tarım topraklarımızı amasız, fakatsız şekilde koruyacağız. 

Çiftçimizin borç yükünü hafifleteceğiz. 

OSB’lerde teknoloji liseleri kuracağız. 

Gençlerin KYK borçlarının fazilerini silip, bir sene içinde yurt sorununu çözeceğiz. 

YÖK’ü kaldıracağız. 

Kadın ve Esnaf Bakanlığı kuracağız. 

İstanbul Sözleşmesi’ne yeniden taraf olacağız. 

Gençlerin alacağı ilk sıfır otomobilde ÖTV’yi kaldıracağız. 

Mülakatla işe alımı kaldırarak torpili önleyeceğiz. 

Beyin göçünü durduracağız. 

3600 ek gösterge ve EYT’yi kesinlikle çözüme kavuşturacağız. 

Kira stopajını kaldıracağız. 

En düşük emekli aylığını asgari ücret seviyesine çıkaracağız. 

Israf genelgesi çıkaracağız. 

Helalleşeceğiz, kucaklaşacağız, barışacağız. 

Örgüt yanlış adam seçmez. 

CHP İzmir’de çok güçlü bir örgüt.  

BEN ÇERÇEVEYİ ÇİZİYORUM 

Biz İzmir’e bir il başkanı değil, bir vali atayacağız. Çünkü iktidar partisi olacağız. İktidar partisinde il başkanı yeri geldiğinde hangi üniversiteye kimin rektör olacağından tutun, devletin hangi kurumlarından hangisinin başına kimin atanacağına kadar bürokrasiyi bilen, temsil kabiliyeti yüksek, 30 ilçe başkanını çalıştıracak, belediye başkanlarıyla olumlu çalışmalar yaparken mesafeyi de koruyacak, dirayetli bir arkadaşa ihtiyacımız var. Bana kim bu? Diye sorduklarında ben isim vermeden tarif edeyim diyorum . Ben çerçeveyi veriyorum, siz o çerçeveye kim sığar ona bakın. İsmi geçen arkadaşlar da ben bu çerçeveyi doldurabilir miyim ona bakmalı.  

PARTİM NEREDE GÖREV VERİRSE 

Milletvekili listeleri için ön seçim olmasa bile en azından bir eğilim yoklaması yapılabilir. Doğrusu karnemi görmek isterim. Örgütüm bana yeter mi diyecek yoksa devam mı diyecek. 39 yıldır bu partiye emek veriyorum partim bana nerede bana ihtiyaç duyarsa ben orada olurum. 

Editör: TE Bilişim