CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM'deki grup toplantısında gündemi değerlendiriyor.

Kılıçdaroğlu'nun konuşmasından satırbaşları şöyle:

Osman Kavala... Adalet kadar değerli bir kavram yoktur. Bir kişinin haksız yere uzun süre hapiste tutulması, en büyük adaletsizliktir. Osman Kavala, AYM kararına rağmen 1541 gündür hapiste. Onun hapiste olması, onun kişisel sorunu değildir, Türkiye'nin en temel adalet sorunudur.

Kendileriyle ilgili bütün olumsuz haberleri sosyal medyadan çıkarmak istiyorlar. Bu konuda genç bir avukata yetki verildi. Talimat verildiğini biliyorum. İş büyürse o avukatın da adını açıklayacağım. Yolsuzluk dosyalarını yok etmek, unutturmak istiyorlar. Feriştahınız gelse yok edemezsiniz. Bizim iktidarımızda cepleri doldurmak yok, bizim iktidarımızda vatandaşı cebini doldurmak var.

İstanbul'da belediye başkanı metro yapmak istiyor, İstanbullunun trafik sorunu çözülmek isteniyor ama bir kişiden imza alınamıyor. Senin çözemediğin sorunları çözmek istiyor başkanımız, niye engel oluyorsun. Burnuma kokular geliyor diyorsan, müfettiş ordun var neden görevlendirmiyorsun. Biz halka hizmet ediyoruz, herkes bunu bilsin.

Hava kirliliği açısından, dünyadaki en kirli havaya sahip 15 ilden biriyiz. Yav bu hükümet nerede? Müdahale edilmesi gerekmiyor mu?

Bir AK Partili milletvekilinin yaptığı toplantıda, yine AK Partili bir çiftçinin çıkıp 'açım aç' demesi... Normalde bu insanın dinlenmesi lazım. Yaşadığı sıkıntıları, AKP'li vekilin dinlemesi lazım. Gerçekle yüzleşmesi lazım, yüzleşmiyor. Yaptıkları iş, açım mı dedi, atın salonda. Tek çare bunu söyleyen kişinin salondan atılması. Biz bunu yapmayacağız, her vatandaşımızı dinleyeceğiz. Gerçek anlamda demokrasiyi getireceğiz.

Türkiye genelinde bir şikayet var. Taşımalı eğitimin aktörleri de, bu işi yapan şoförler. Bunlar her yıl ihale yapıyor. Fakat temmuz başındaki rakamlarla, bugünkü rakamlar arasında fark oluştu. Taşıma işini yapan arkadaşlarımızın, bu sorunlarına eğilmek hepimizin görevidir. En azından iktidarı uyaralım, en azından uykularından uyanırlarsa.

Defalarca söyledim ki; devlet akılla yönetilir önyargıyla yönetilmez. Devlet sınama yöntemiyle yönetilmez. Huzur içinde yaşamanın yolunda mutfaklarda bayramların olmasıdır. Böyle bir tabloya ihtiyacımız. Deneme sınama yöntemiyle devlet yönetmeye kalktılar. Vatandaş sanıyor ki, Merkez Bankası'nda faiz düştü, tüm bankalarda faiz düştü. Tam bir aldatmaca. Sormak lazım hani faiz düşmüştü. 2 yıl vadeli dolar cinsinden borçlanma var, faiz yüzde 3'ten yüzde 6'ya çıkmış. Bunun anlamı ne, gidiyorsun Merkez'den düşük faizle alıyorsun parayı yüzde 16'dan, yüzde 24'ten devlete satıyorsun.

İhtiyaç kredisi 23'ten yüzde 29'a çıkmış durumda. Ticari yüzde 21'den yüzde 29'a çıktı. En yakın bankaya gidin deyin ki, ben bu krediyi çekmek istiyorum Eylül'deki faiz neydi şimdi ne... Arttı mı artmadı mı... Hazine'den büyük paraları bir avuç kişiye tahsis ederseniz yoksulluk artar.

Toplam kamu borcumuzun sadece yüzde 16'sı sabit faizde. Yüzde 66'sı dövize endeksli. Yüzde 19'u da enflasyona. Böyle bir tablo hiç yaşanmamış. Merkez Bankası nisanda yapacağı genel kurul toplantısını şubatta yapacakmış. Erken genel kurulu yapıp 60 milyar lirayı alacaklar.

ERDOĞAN'A CEVAP

Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesi’ni bize verin, bütün çiftçilere elektriği bedava vereceğim dedim. Birilerini çok rahatsız etti. Şanlıurfa'daki taşlık araziye elektriğin enerji üretimini kurdular. Belediyelerin görev alanında olmamasına rağmen. Dünyadan haberi yok. En azından kendi belediyesinde enerji üretiyorlar ama haberi yok. Tek sebebi Kılıçdaroğlu bunu söyledi ya, ben de tersini söyleyeyim. Buradan Urfalılara söyleyeyim, büyükşejhir belediye başkanlığını bize verdiğinizde göreceksiniz, hafızanızın bir köşesine klaydedin. Tutarı 1 milyonluk yatırım yapacağız. Güneş tarlaları yapacağız. Üç yılda yapacağız biz bunu. Projenin yıllık getirisi, 519 milyon dolar. Amorti süresi 4 buçuk yıl. Onlar bunu düşünyür mu? Düşenemez, oradan malı götüremiyor. Çiftçilere sözümüz, güneş enerjisini kuracağız, bütün çiftçilere elektriği bedava vereceğiz. Sadece güneş tarlaları kurmayacağız, orada fabrikalar kuracağız. Şanlıurfa'yı şanlı yapacağız.

Erdoğan'ı konuşmanın pek bir anlamı yok. Zaten çirkin küfürbaz dil onun dili, biz o seviyeye inmeyiz. Ülkeyi öyle bir hale getirdi ki, artık sadece kendisini konuşmanın bir faydası yok. Mesele Erdoğan değil, mesele Türkiye. Mutsuz nesiller oluştu, biz ülkenin ölen hayallerini seyretmeyeceğiz. Bu ülkenin geleceğini düşünerek, Erdoğan'a hakkımızın helal olmadığını söylemekten daha çoğunu yapmalıyız. Onun en büyük suçu bitirdiği ekonomi değil, onun en büyük suçu hoşgörüyü bitirdi. Bundan dolayı helalleşelim dedim. Bunun için hoşgörüye ihtiyacımız var dedim. Helalleşme yolculuğumla başladım ve sürdürüyorum. Amacım, yarın yöneteceğimiz devletin, çeşitliliğiyle gurur duyacağımızı anlatmak. Zenginliğimizi anlatmak.

Editör: TE Bilişim