CHP Genel Başkan Yardımcısı, Parti Sözcüsü ve Tekirdağ Milletvekili Faik Öztrak, partisinin genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında gündemi değerlendirdi.

Bir süredir Ankara Şehir Hastanesi'nde koronavirüs nedeniyle tedavi gören ve dün akşam saatlerinde yaşamını yitiren AK Parti Kahramanmaraş Milletvekili İmran Kılıç'a "Allah'tan rahmet" dileyerek sözlerine başlayan Öztrak, ailesine, yakınlarına başsağlığı dileklerinde bulundu. 

Mersin'de 10 gün önce kaybolan 2 buçuk yaşındaki Müslüme'nin cansız bedeninin bulunması üzerine Öztrak, "Güzeller güzeli Müslüme yavrumuzdan, maalesef yürekleri yakan acı bir haber geldi. Müslime kızımıza Allah’tan rahmet, acılı ailesine Allah’tan sabır diliyoruz. Bu acı olayın ayrıntılarının, bir an önce açığa çıkarılmasını bekliyoruz" dedi. 

Öztrak'ın gündeme ilişkin değerlendirmelerinden öne çıkan başlıklar şöyle: 

“BÜYÜK BİR BUHRANIN İÇİNDEYİZ"

Türkiye’miz yönetilmiyor. Savruluyor. Büyük bir buhranın içindeyiz. Ekonomi yangın yeri. Pahalılık, işsizlik, yoksulluk milletimizin boğazına yapışmış, sıktıkça sıkıyor. Göz göre göre alınan yanlış kararlar, oyun içinde kural değiştirmeler, birbiriyle çelişen açıklamalar sonucunda, Türk lirasının değeri serbest düşüşe geçti.

"128 MİLYAR DOLAR MERKEZ BANKASININ ARKA KAPASINDAN BUHARLAŞTIRILDI"

Önümüz kış. Hem de kapkara bir kış. Yaşadığımız bu kâbusun nedeni, ekonominin kitabını yazmakla böbürlenenlerin, milletimizin defterini dürme konusundaki kararlılığı. Ekonomi tarihimizde, eşi görülmemiş skandallara, Erdoğan şahsım hükümetleri döneminde şahit olduk. Bunların döneminde 128 milyar dolar, yasaya, yerleşik kural ve teamüllere aykırı olarak, Merkez Bankası’nın arka kapısından, istediklerine, istedikleri fiyattan verilerek buharlaştırıldı. 

"TARLANIN TAŞIYLA TARLANIN KUŞU VURDURULDU"

Geçilmeyen köprü ve otoyollar, uçulmayan havalimanları için, yandaş çetesine, dövizle ballı gelir garantileri yine bunların döneminde verildi. Bunların döneminde TELEKOM, Lübnanlı Hariri ailesine, Türk bankalarının açtıkları kredilerle peşkeş çekildi. TELEKOM’un karı Hariri’lere aktarıldı. Haririlerin borcu milletimizin sırtında kaldı. Tarlanın taşıyla, tarlanın kuşu vurduruldu.

"TÜRK LİRASI, MANİPÜLATÖRLERİN ELİNDE OYUNCAK EDİLDİ"

Erdoğan’ın ‘kitabını yazdım’ dediği ekonomide, Türk lirası; manipülatörlerin, spekülatörlerin elinde oyuncak edildi. Dün dolar, mesai başladığında, 10 lira 80 kuruştu. Öğle saatlerine kadar da, 10 lira 67 kuruş ile 10 lira 80 kuruş arasında gitti geldi. Ama saat 12.20’de dolar kuru 10 lira 84 kuruşken, bir saat içerisinde freni boşalmış kamyon gibi birdenbire, 10 lira 48 kuruşa kadar indi. Bir saatte kurdaki 36 kuruşluk düşüş, sıradan bir hareket değil. Merkez Bankası Para Politikası Kurulu kararının, beş dakika gecikerek 14.05’te açıklanmasından sonra, dolar kuru önce 10 lira 73 kuruşa sıçradı. Ardından da 10 lira 92 kuruşu gördü. Tüm bunlar, saat 12.20 ile 14.20 arasındaki, iki saat içinde gerçekleşti. Ondan sonraki iki saate ise dolar tabelası, elektrik sayacından hızlı çalıştı. Dolar 11 lira 22 kuruşa kadar çıktı. 

"İKİ SAATTE BİRİLERİ YÜZDE 4 KARI CEBE İNDİRDİ"

Doları 10 lira 84 kuruştan satıp, bir saat sonra, 10 lira 48 kuruştan alan bir kişi, bir milyon dolarlık bir işlemde, bir saatte 34 bin 351 dolar kar etti. Saat 13.34’te eline 1 milyon 34 bin 351 dolar geçti. Aynı kişi 40 dakika sonra saat 14.14’te bu doları 10 lira 92 kuruştan sattıysa, bu seferde eline 11 milyon 295 bin lira geçti. 1 milyon dolarla başlanan işlemler, sadece iki saatte 455 bin 114 lira karla bitti. İki saatte birileri yüzde 4 karı cebe indirdi. Aynı kişi biraz daha sabırlı davranıp, iki saat daha beklediyse, dolar kuru 11 lira 22 kuruşa ulaştığında, elindeki 1 milyon 34 bin 351 doları bozdurduysa TL cinsinden kârı, yüzde 7’yi buldu.

"KİMLER 10 LİRA 48 KURUŞTAN DOLAR TOPLADI?"

Burada sorulması ve cevaplanması gereken sorular var. Birincisi Para Politikası Kurulu kararından bir saat önce, kurda görülen bu sıra dışı hareketin arkasında ne vardır? Bu bir saat içerisinde, piyasanın kulağına kim, ne üfledi de dolar serbest düşüşe geçti? Piyasa 100 baz puan faiz indirimini fiyatlamışken, ‘Faiz indirimi olmayacak, pas geçilecek’, hatta ‘faiz artırımı olacak’ spekülasyonu yapıldı mı? Yaptıysa kimler yaptı? Kimler elindeki dolarları 10 lira 84 kuruştan sattı? Kimler 10 lira 48 kuruştan dolar topladı? 

"NEDEN BEŞ DAKİKA GEÇ AÇIKLANDI, TEK BAŞINA SORUŞTURMA SEBEBİ"

İkincisi, Merkez Bankası faiz kararını, neden beş dakika geç açıkladı? Faiz kararının beş dakika geç açıklanması başlı başına bir skandaldır. Anlaşılan tam da faiz kararı açıklanacakken, Merkez Bankası’nın trafosuna kedi girdi. Normal bir ülkede bu gecikme bile tek başına ciddi bir soruşturma sebebidir. Merkez Bankası kararının açıklanmasının geciktiği 5 dakikada, acaba kimler dolar almıştır? Bunlar arasında saray şürekâsı ve yakınları var mıdır? Bunlar mutlaka kamuoyuna açıklanmalıdır.

"YAZI TURA İÇİN HAVAYA ATILAN PARAMIZ YERE İNENE KADAR DEĞER KAYBEDİYOR"

Milletimizin satın alma gücü, milli paramızın değeri güneş görmüş kar gibi eriyor. Yazı-tura için havaya atılan paramız yere inene kadar değer kaybediyor. Ne yazık ki paramız, tarihimizin hiçbir döneminde bu kadar savunmasız, bu kadar sahipsiz kalmadı. Milletin 128 milyar dolarını hiç edenler şimdi de Türk lirasının spekülatörler, manipülatörler tarafından dövülmesini, sessizce köşelerinden izliyor. Çünkü bankanın kasasındaki cephaneyi, kendi siyasi ikballeri için yiyip tükettiler. Merkez Bankası’nın net döviz kasası 12 Kasım itibariyle 35 milyar dolar açık veriyor. 

"BU KORKUNÇ CİNAYETİN FAİLİ ERDOĞAN'DIR"

Ekonomimiz, göz göre göre bir cinayete kurban ediliyor. Güzelim ülkemiz, Gabriel Garcia Marquez’in, ‘Kırmızı Pazartesi’ romanındaki ruh halinde. Herkes bir cinayet işleneceğini biliyor. Kurbanın kim olduğu belli. Cinayeti işleyecek katil de belli. Ama muhalefet partilerinin dışındaki sivil toplum kuruluşlarının tamamı ve yandaş medya yaşananları sessizce izliyor. Kimsenin gıkı çıkmıyor. Bu cinayetin kurbanı, Türkiye ekonomisidir. Bu cinayetin kurbanı çocuklarımızın, torunlarımızın geleceğidir. Bu cinayetin kurbanı, evlerimizdeki huzurdur, sofralarımızdaki berekettir. Bu cinayetin kurbanı, emeklimizdir, işçimizdir, memurumuzdur, tüm sabit gelirli yurttaşlarımızdır. Bu cinayetin kurbanı sattığı malı yerine koyamayan, her gün etiket değiştirmek zorunda kalan esnafımızdır. Bu cinayetin kurbanı, tarlasına gübre atamaz hale gelen çiftçimizdir. İneğini kesen besicimizdir. Bu cinayetin kurbanı dolarla borcu olan iş insanımızdır. Taammüden işlenen bu korkunç cinayetin faili de Erdoğan şahsım yönetimidir, Erdoğan’dır. 

"TEK ÇÖZÜM KALIYOR, SEÇİM, SEÇİM, SEÇİM"

Bundan tam 20 yıl önce, Erdoğan hançeresini yırtarak, meydanlarda bağırıyordu. ‘Millete gidebiliyorlar mı? Yüzleri var mı? Esnafın arasına çıkabiliyorlar mı? Halkın arasına girebiliyorlar mı? Köylünün arasına girebiliyorlar mı? Pamuk tarlasına girebiliyorlar mı? Pancarda varlar mı? Hayır. Öyleyse tek çözüm kalıyor. Seçim, seçim, seçim.’ Evet, bugün ne Erdoğan, Ne de koalisyonun küçük ortağı, millete gidemiyorlar. Çünkü yüzleri yok. Ama biz sürekli milletimizle iç içeyiz. Genel Başkanımız başta olmak üzere, Merkez Yönetim Kurulumuz, Parti Meclisimiz, Milletvekillerimiz, örgütümüz milletimizle beraberiz. 

"ORTA HALLİ KALMADI, YA FAKİR YA ZENGİN"

Afyon’da sucuk imalatçısı bir esnafımız, ‘Hayvan ucuz, yem pahalı. Geçen yılla fiyatlarda yüzde 35 fark var. Dövizle beraber bizim fiyatlar da yukarı gidiyor’ dedi. Yine Afyon’da bir lokantacı esnafımız, ‘Orta halli kalmadı. Artık ya fakir var ya zengin. 2 sene önceki yağın fiyatını artık hatırlamıyorum. 2 sene sonra ne olacak düşünemiyorum. Bu belirsizlik çok kötü’ diye şikâyetini dile getirdi. Bir kamyoncu esnafımız, ‘Osmangazi’den gidiş-geliş 700 lira. Veremiyoruz. İcrayla alıyorlar’ diyerek ve döviz garantili köprüleri şikâyet etti.

"MÜŞTERİSİNİ ÜZEN MAĞAZA SAHİBİ ÜZÜLMÜŞ"

Kütahyalı bir kuyumcu esnafımız, ‘Sermayemizi tutmaya çalışıyoruz. Her şey aldı başını gitti. Her gün eriyoruz’ diye şikâyet etti. Kütahya’da bir mobilyacımız, hem esnafın hem de çiftçinin durumunu özetledi. Bundan iki yıl önce çiftçilik yapan bir hemşerisine tamamı harmanda ödenmek üzere mobilya satmış. Aynı çiftçi bu defa evladına mobilya almak için gelmiş. ‘Ödemenin yarısını pancarda, yarısını da harmanda yaparım’ demiş. Ama mobilyacımız, ‘Malımı bu kadar belirsizlik varken, bir gün dahi vadeli satamam cevabını’ vermiş. Çiftçi ağlayarak mağazadan çıkmış. Müşterisini üzen mağaza sahibinin kendisi de üzülmüş. Şimdi bu esnafımız da ‘İşi bırakmayı düşünüyorum’ diyor.

"GÜN, 'KRAL ÇIPLAK' DEME GÜNÜDÜR"

Kime dokunsan, bin ah işitiyorsun. Biz buna sessiz kalmayacağız. Milletimiz ve ülkemiz için bu mücadeleyi vereceğiz. Ama tek ses çıkaran biz olmamalıyız. Bu zamanda sessiz kalmak suça iştiraktir. Bugün herkes söyledikleri kadar, söylemediklerinden de sorumludur. Artık kimse karnından konuşmasın. Gür sesle derdini anlatsın. Gün, ‘kral çıplak’ deme günüdür. Geçen her saniye milletimizin aleyhinedir. 

"ÇAKMA HOCA DİNDEN, ÇAKMA EKONOMİST İSE MİLLETİN PARASINI PUL EDER"

Yarından itibaren, benzine 52 kuruş, motorine 50 kuruş zam geldi. Çakma hoca dinden eder. Çakma doktor candan eder. Çakma ekonomist ise milletimizin parasını pul eder. Bugün yaşadığımız tam da budur. Milletimizin ne Erdoğan’a ne Erdoğan’ın şahsım yönetimine ne de koalisyonun küçük ortağına güveni kalmıştır. Yaşadığımız ekonomik sıkıntıların müsebbibinin bizzat Erdoğan olduğunu milletimiz bilmektedir.

"ERDOĞAN SEÇİLEMEZ"

Hangi seçim sistemi, hangi baraj gelirse gelsin Erdoğan’ı kurtarmaz. Erdoğan’a gram güven kalmamıştır. Erdoğan seçilemez. AK Partili eski bakanların, ‘Artık susmayacağım’ demeleri boşa değildir. Çünkü herkes biliyor geminin su aldığını herkes biliyor kaptanın yalan söylediğini ve herkes biliyor zarların hileli olduğunu. Ünlü ekonomist Rudiger Dornbusch’un meşhur sözüdür, ‘Krizlerin gelmesi, sandığınızdan çok daha uzun zaman alır; olması ise düşündüğünüzden çok daha hızlıdır.’

"İLK İŞ ERDOĞAN'I EVİNE GÖNDERMEK"

Kriz sadece parası olan yabancıya değil, parası olmayan yabancıya da fırsattır. İşte Bulgaristan’dan günü birlik gelenler, ‘Paranız değersiz, zamanımız olsa her hafta geleceğiz’ diyerek, ne var ne yoksa Türkiye’den arabasına doldurup, Bulgaristan’a götürüp satıyor. Şu anda yaşadığımız güven ve döviz krizinin reel sektöre ve mali kesime sıçramasını engellemek için hala vaktimiz var. Bunun için yapılması gereken ilk iş bellidir. Ekonomide güveni bitiren Erdoğan’ı biran evvel evine göndermek.

"GÜVENİ SAĞLARIZ DOLAR DA DÜŞER"

Ekonomimiz yangın yerine dönmüşse, ülkeyi yönetenler yangına benzin döküyorsa milletin kendi kaderine sahip çıkması, milletin hakemliğine başvurulması tek seçenektir. Yapılacak tek şey vardır. Seçim, seçim, seçimdir. Sandık milletin önüne derhal getirilmelidir. Artık kaybedilecek bir dakikaya bile tahammül yoktur. Erdoğan gider, biz geliriz. Programımızı uygularız, güveni sağlarız. dolar da düşer. Enflasyon da düşer. Faiz de düşer. İşsizlik de düşer. Ülkemizin kaçan bereketi, Halil İbrahim bereketine döner. Hayat bayram olur. Milletimiz zaten herkesin ne yaptığını gördü. Notunu da verdi. Şimdi kararını tebliğ etmek için sandığı dört gözle bekliyor. Sandık geldiğinde de Erdoğan Şahsım Hükümetine tasdiknamesini verecek. Kendisini ve koalisyon ortağını evlerine gönderecek.

"GENEL BAŞKANIMIZ HELALLEŞME YOLCULUĞUNA ÇOKTAN BAŞLADI"

(CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun "Helalleşme" açıklamasının takvimine ilişkin yöneltilen soruya) Genel başkanımız helalleşmeden bahsederken, bir büyük toplumsal uzlaşmadan, bir kucaklaşmadan bahsediyor. Böyle bir uzlaşmanın, kucaklaşmanın stratejisi olmaz. Gönülden gönüle yol yapmanın da takvimi olmaz. Genel başkanımızın helalleşme yolculuğu çoktan başlamıştır. Artık milletimiz çok yorulmuş, çok hırpalanmıştır. Bir an önce kucaklaşmaya ihtiyacımız vardır.”

Editör: TE Bilişim