KAZİM BOZKURT-SON MÜHÜR/Çin’in Wuhan kentinde, 2019’un sonlarına doğru ortayan çıkan Kovid-19, kısa bir süre içerisinde tüm dünyayı etkisi altına aldı.

Koronavirüs pandemisi, küresel çapta ekonomik kriz yaratırken, ülkelerin sağlık sisteminde de çeşitli baskılar oluşturdu.

Süreç içerisinde çeşitli tehlikeli varyantlar oluşurken, geçtiğimiz sene Omicron varyantı ile salgının seyri giderek değişerek, vaka sayılarında rekorlara neden oldu.

Salgının devam ettiğini, ancak sağlık emekçileri üzerinde olan baskının azaldığını dile getiren Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Alper Şener, pandeminin seyri hakkında şunları aktardı:

“Günlük vaka sayısı 5 binin altına düştü. Kendi çalıştığımız Katip Çelebi Üniversitesi Araştırma Hastanesi’nde, acil servislerde günlük bine ulaşan başvurular vardı. Şimdi 300’ün altına kadar düştü. Yatan hasta sayısı ciddi anlamda düştü. Servis sayısı, beşten ikiye düşürüldü. Sağlık profesyonellerinin halen gündeminde, ancak üstümüzdeki yük azaldı. Ancak, dünya geneline baktığımızda böyle bir durum söz konusu değil. Omicron alt varyantlarında dalgalanmalar var. Yaz döneminde gündemimizden çıkabilir, fakat önümüzdeki dönemde gündemde olabilir mi muamma. Artık dah aşanslıyız, sahada ve üretim alanındayız. Ben, gelirse göreceği var diyorum”

Bireysel korunmanın önemi

Koronavirüs pandemisi döneminde, maskenin önemi tüm uzmanlar tarafından tekrar ediliyordu.

Çeşitli ülkeler, açık alanlarda maske zorunluluğunu kaldırırken, Türkiye’de de Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ““Artık açık havada maske kullanmak zorunda değiliz. Kapalı ortamlarda havalandırma yeterliyse ve mesafe kuralına uyum gösterilebiliyorsa maske takmak artık şart değil” sözleriyle kapalı alanlar dışında maske zorunluluğun kaldırıldığını bildirmişti.

Prof. Dr. Şener, maskenin, doğuştan gelen bir aksesuar olmadığı için, denetim mekanizması da zayıflayınca insanların çıkardıklarını ifade etti.

Prof. Dr. Şener, şöyle devam etti:

“Kapalı olmayan bir bölgede bulunduğumuzda, insanlar da aşılıysa maske takmaya gerek yok. Çerçeveyi iyi belirlemek lazım. Entelektüel bilgi birikimine güvenerek, bunun denetimden kaldırılması, ihtiyaç olan bölgelerde kullanılması gündemde olabilir. Kişisel görüşüm belli kamusal alanlarda, mesela hastanelerde, maskesiz olmaması gerektiğini düşünüyorum. Toplumda olağanüstü durum kalktı. Bireysel korunmanın kişilere işlenmesi gerekiyor. PCR pozitif olanların maske takması şart. Bu işin gerekli olduğunu, bireysel korunmanın önemini anlatmamız gerekiyor”

Çin’e baktığımızda doğru

Kovid-19’un başlangıç noktası Çin’de, “Sıfır Kovid” politikası uygulanıyor.

2020'de dünyanın geri kalanında çok sayıda vaka ve ölüm yaşanırken,Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, sert önlemlerin sonuçlarının alındığını, aynı zamanda ülkesinin virüsle mücadelede başarılı olduğunu bildirmişti.

Pandeminin başlangıcından bu yana, Kovid’in yayılmasının engellenmesi adına sert önlemler, sokağa çıkma yasaklarının agresif bir biçimde uygulandığı Çin, geçtiğimiz günlerde en büyük kentlerinden biri olan Şangay’ı kapatma kararı almıştı.

Alınan bu kararın, Çin’e bakıldığında doğru olduğunu aktaran Prof. Dr. Şener, “Oransal olarak baktığımızda böyle bir tırmanışı kendi tolere etmeyeceğinin farkında. Ancak, bunun da dünyaya bir bedeli oluyor, ekonomi etkileniyor, lojistik sarkıyor. Kendi açısından bakıldığında doğru bir hareket” dedi.

Aspirin ve antibiyotik kullanımı

Koronavirüs pandemisinden bu yana, ilaç kullanımı, aşı güvenliği konusunda bilgi kirliliği oldukça arttı.

Özellikle antibiyotik konusu, Türkiye için büyük bir tehlike arz ediyor.

Euronews’in haberine göre, OECD ülkeleri arasında yapılan araştırmada, en yüksek antibiyotik direncine sahip ülke Türkiye olarak görülüyor.

Kovid-19 hastalığına yakalananların, hekim görüşünü almadan ilaç kullanmamasını vurgulayan Prof. Dr. Şener, şunları söyledi:

“Antibiyotik kullanımı, Türkiye’de bir sağlık sorunu. Düzensiz ve akılcı olmayan bir kullanım durumu var. OECD’de alt alta koyduğunuzda Türkiye, en çok kullanılan ülke. Bakteriyel bir dirence sahibiz. Bakteri floranız değiştiği için, sonraki kullanımda daha güçlü bir antibiyotik kullanmanız gerekiyor. Kovid-19 sonrası bakteriyel enfeksiyonlar da görüyoruz. Bu hastalarda antibiyotik kullanımına başlıyoruz. Ancak, komşusunda gören ben de alayım diyor. Pasta börek günlerinde, kahvelerde kulaktan dolma bilgilerle ilaç kullanırsanız, istemediğinizden daha fazla bedel ödeyebilirsiniz”

Kovid-19’un, damarlarda tutulum gerçekleştirdiğini, ve bundan dolayı pıhtılaşmaya sebep olduğunu dile getiren Prof. Dr. Şener, Aspirin’in damarlardaki tutulumu değil trombositlerin birbirine yapışmasını engellediğinin altını çizdi. Hekim kontrolünün önemine değinen Prof. Dr. Şener, “Pıhtılaşma bozukluğu varsa, kan değerleri belli değerlerin üstündeyse kan sıvılaştırıcı iğne veriyoruz. Bunlar, hekim kontrolünde kullanılması gereken şeyler” diye konuştu.

Karşıyaka’da gerçekleştirecekleri konferanstan da söz eden Prof. Dr. Şener, ülkenin çeşitli bölgelerinden gelecek kardiyoloji, göğüs ve enfeksiyon hastalıkları uzmanlarıyla birlikte bilgi alışverişinde bulunacaklarını, aynı zamanda postcovid (Kovid19 sonrası) üzerinde duracaklarının da altını çizdi.

Editör: TE Bilişim