Ukrayna Savaşı ne yazık ki tüm hızıyla devam ediyor. Aynı şekilde, uluslararası kamuoyu da muazzam bir bilgi kirliliği içerisinde savaşın peşinden sürükleniyor. Diğer yandan, savaşın yıkıcı sonuçlarını televizyon kanallarından ve sosyal medya paylaşımlarından takip etmeye devam ediyoruz. Türk televizyon kanallarında boy gösteren yorumcularımızın genel ölçüde kanaat ettikleri analizi ise şu şekilde özetleyebiliriz:

  • Putin, Zelensky’yi devirmek için bu savaşı başlattı.
  • Rus kuvvetleri hesaba katmadıkları bir mukavemet ile karşılaştılar.
  • Rusya, Ukrayna’nın tamamını ele geçirmeyi planlıyor.
  • Putin bir işe kalkıştı ama tahmin etmediği neticeler içinde buldu kendini. Şimdi de bu arapsaçına dönmüş krizden nasıl çıkarım diye düşünüyor.

Ya bu analizlerin hepsi yanlışsa? Kısacası, Rusya’nın aslında yukarıda listelenen politik hedefler dışında gelişmiş bambaşka bir stratejisi varsa? Öyleyse, genel kanıyı reddederek gelişmelere başka bir açıdan bakmayı deneyelim. Öncelikle Rusya’nın esas rahatsızlıklarını dile getirmemiz gerekir.

Rusya Federasyonu kendi sınırlarında herhangi bir NATO üyesi görmek istemiyor. Nokta. Zaten bu gerilimi tırmandıran süreç de Ukrayna’nın NATO üyesi olma çabasıyla başladı. Yani, Ukrayna 2014 yılında AB üyesi olmak için ayaklandığında Kırım’ı kaybetti. Şimdi de NATO üyeliği çabası içerisinde ülkenin tamamını kaybetme tehlikesi içerisinde.

Strateji: Ukrayna Devletini ve Milletini yok etmek.

Yukarıda önerdiğim stratejinin Kremlin tarafından farz edilmiş esas hedef olduğunu düşünerek yola çıkıyoruz. Rusya için esas sorun nedir? Ukrayna’nın var olması. Diyelim ki, Rusya bu savaşı müthiş bir askeri başarıyla bugün kazandı ve herkes teslim oldu. Sonra ne olacak? İdeolojik ve toplumsal zaferle taçlanmayan hiçbir askeri başarı uzun ömürlü olamaz. Kısacası, Putin bugün askeri güç ile Ukrayna hükümetine ve halkına diz çöktürebilir. Ama kendisine yıllarca diş bileyecek olan toplum er geç yeni bir isyanla başkaldıracaktır ve belki de sadece 10 yıl sonra Ukrayna tekrar NATO veya AB üyesi olmayı deneyecektir. Böylece, Rusya’nın bu savaş için göze aldığı tüm fedakarlıklar çok yakında boşa gidecektir. Bu yüzden, Rusya’nın Ukrayna’yı topyekûn işgal amacı güttüğüne inanmıyorum.

Eğer Kremlin mevcut Ukrayna devletini ve milletini yok edebilirse, bu şekilde gelecekte de NATO/AB üyesi olmaya çalışacak herhangi bir merciinin gelecekte de var olmasını engellemelidir. Kendi çıkarları için kalıcı çözüm budur. Peki, Rusya Ukrayna Devletini ve Milletini nasıl yok edecektir? Bu noktadaki “yok etme” tabirim lütfen yanlış anlaşılmasın. Bu sözlerle soykırımdan bahsetmediğimi önemle not düşmek isterim.

Ayrıca, Putin’in savaş harekâtı başlamadan sadece iki gün önce verdiği demeci hatırlamanızı dilerim: ‘Aslında Ukrayna diye bir ülke yok.’

Taktik: Ukrayna’yı yıllar sürecek bir proxy savaşı içerisinde un ufak etmek.

Farz ettiğim strateji üzerine bu taktiğin devreye sokulmuş olması muhtemel. Suriye’dekine benzer bir proxy savaş yaratılarak Ukrayna devleti tarumar edilebilir. Bununla beraber milletin ileri gelen kişileri de yıkım ve göç arasında eritilerek coğrafyadan uzaklaşmaları sağlanabilir. Üstelik bu taktik sayesinde AB’ye milyonlarca Ukraynalı göçmenin kaçması sağlanarak endüstrileşmiş Avrupa da yıllar boyunca yıpratılacaktır. Belki de göçmen dalgası kartı AB’ye karşı bir koz olarak kullanılacaktır. Yani, Rusya bu şekilde bir taşla iki kuş vurmuş olacaktır.

Proxy savaşı savımla ilgili ilginç birkaç veriye daha dikkatinizi çekmek isterim. Öncelikle Rus ordusu gibi güçlü bir yapı daha savaşın ilk günlerinde neden Çeçen güçlerini devreye soktu? Diğer yandan, sahadan elde edilen görüntülerde ele geçen Rus askerlerinin çoğunluğunun etnik Rus askeri olmadığını gözlemliyoruz. Rusya için Ukrayna’da savaşan askerlerin büyük bölümü Dağıstan, Tatar, Moğol veya Yakutistan bölgesinden gelen Asya halklarına mensup bireylerden oluşuyor. Kısacası, Rusya farklı etnik unsurlar ile Ukrayna toplumunun içine ayrılık tohumları ekmeyi amaçlıyor. Yakın gelecekte bu farklı etnik unsurlar içerisinden sivrilen savaş lortları ile proxy savaşını sürdürmeyi amaçlayabilir.

Taktik: Donbas, Luhansk ve Kırım gibi bölgeleri zamanla Rusya Federasyonu’na katmak.

Bu taktikte sözü geçen bölgelerde etnik Rus unsurlar ezici bir biçimde nüfusu oluşturuyor. Yaratılacak proxy savaşının sonrasında Rus ordusu bu bölgelerde huzur ve barışı tesis etmeyi amaçlayacak. Rus yetkilileri savaşın ilk gününden beri aynı savaş nedenini tekrar ediyor: “Biz oraya neo nazi grupları durdurmak, bölgedeki etnik Rusları korumak için askerî harekât başlattık.”

Dikkat ederseniz, ‘savaş’ demiyorlar. Bunun yerine ‘harekât’ kelimesini kullanıyorlar. Yani, Rusya kendince şunu söylüyor. “Ben bu bölgeye girip belli bölgelerde huzuru temin edeceğim. Sonra bu özerk bölgeler demokratik bir biçimde kendi geleceklerini tayin edecekler.” Büyük ihtimalle birkaç yıl sonra da sözü geçen bölgeleri birer referandum ile Rusya Federasyonu’na bağlayacaklar veya buna ihtiyaçları bile yok.

Gelelim kafaları karıştıran devasa Kiev konvoyuna. Televizyon kanallarımızda birçok spikerimiz “Nasıl olur da Ukrayna bu konvoya saldıramıyor?” diye soruyor. Birkaç yorumcunun da bu ısrarlı soruya cevap veremeyerek konu değiştirdiğine şahitlik ettim. Ukrayna bu konvoya saldıramıyor, çünkü Rus ordusu bu konvoya hava desteği sağlıyor.

Televizyon yorumcularımızın da kalbi kırılmasın. Her birinin yorumlarını değerli buluyorum, büyüklerimin sağladıkları bilgileri dikkatle takip edip sorguluyorum ve düşünce havuzumuza katkı sağladıklarını düşünüyorum.

Aradan geçecek zaman umarım yanıldığımı gösterir. Tüm kalbimle diliyorum ki bu savaş başka bir trajediye daha evrilmeden acilen bir son bulur ve yuvasız, babasız, eşsiz kalmış birçok insan evladı huzura kavuşur. Ama tespitlerimde haklıysam, ülkemizin bu senaryonun doğuracağı olası sonuçlara karşılık önceden önlem alması gerekir. Kuzeyimizde yeni bir Suriye faciası yaratılıyor olabilir.

Sercan Leylek