Merhaba sevgili okurlarım.

Sizlere bu hafta, zamanın enerjisine uygun bir enerjiden bahsedeceğim.

Bu enerji, yılda bir kez gerçekleşen göksel kombinasyonu, yani Güneş ve Jüpiter kavuşumunu. aynı anda tam karşısında oluşan bir dolunayı anlatıyor.. Bu konbinasyona, bir de Venüs, Pluton kavuşumu eklenince, bu hafta sizlere bu makaleyi yazmak, boynumun borcu oldu.

Yine, her zamanki gibi, beklentilerin ve alışılagelmişliklerin dışında, "bilinçlere" hitap eden bir yazı olacak...

"Bağımlılık."

Bağımlılık kelimesi Latince "adamak; kendini başkasına adamak" anlamına gelen "addicere" kelimesinden türemiştir.

Gerçekte "Bağımlılık" Nedir'

Hayatımızı nasıl etkiler '

Evren, sürekli olarak devinim, hareket ve dönüşüm halindedir. Bu, tüm atom ve atom altı parçacıklarda, moleküler sistemde de böyledir.

Tanrı'nın yaratımlarının tamamı, O'nun belirlediği matematik,fizik,kimya olarak algıladığı, keşfettiği sistemler üzerine kurulmuştur. Burada basitçe matematikten örnek vererek, ilişki dinamiklerini ve inanç sistemlerimizi ölçümleyebileceğimiz bir örnekten, ''üçgen''den bahsedeceğim.

Matematik sisteminin sağlamlık ilkesini oluşturan, bazı dini inançlarda da sembolik olarak varlığını sürdüren "üçleme" geometride "üçgen"dir. Biz bunu ''ruhun matematiği''ne uyarlarsak eğer, [ etki,tepki,sonuç]tur. Tıpkı bir üçgenin parçaları gibi ayrılmaz, eşit ve kendi içinde hareket, devinim, dönüşüm halinde olan oluş, varoluştur.

[Psikolojik, Sosyal, Biyolojik] gibi. Ruhun Matematiği ile İlişki Denklemleri ile devam edelim...

2 T ile anlatacağım:Taklit ve Tekrar =Öğrenim

Formülüdür. Tekrar eden her bilgi atomu, zihinde kalıcı öğrenmeye neden olur. Bu da bizim "sevgi,para, ilişki, alkol, sigara, uyuşturucu kumar, seks ..." olarak meyvelerini topladığımız aslında "inanç" kalıplarını oluşturur. Yaşamdaki tekrar eden döngülerinizi düşünün. Ayrıca bunların illaki kötü bir alışkanlık olarak nitelendirilen bir şeyler olması da gerekmiyor. Kaç yıl, ay, gün... mutsuzluğa katlandınız ' Fiziksel hastalıklarınıza olan bağımlılığınız ' Asla iyileşmeyeceğine, değişmeyeceğine, düzelmeyeceğine olan inançlarınızın tamamı "bağımlılıktır" Şöyle ki; bağımlı olduğunuz düşünce kalıplarıdır.

Kainatı bizlerin algılayışı üç boyutlu ve iki kutupludur. Bunu bir kompozisyon, roman, makale veya hikaye gibi düşünün. Her dögü, Giriş - Gelişme -Sonuç'tan oluşan üç bölümdür. Tüm yaradılış, oluş, varoluş ve yokoluş gibi aynı devinimle hareket eder. Bir şey başlar, devam eder ve biter. Döngüler böyledir. Kainat, tıpkı fraktal matematiği gibi, matruşka bebeğe benzer. Zihin ise, örüntüsel bir işleyiş modeli ile çalışır. Bu örüntüsellikte, geçmiş bir bilgiyi referans noktası olarak alır. Biz bunlara ''anı''lar diyoruz. Bu anılar, sadece bize ait olabileceği gibi, ailemizden ya da kollektifteki her hangi bir zamandan, olaydan, kişilerden olabilir. Bunların tamamı da bilgi datalarıdır.

İşte bu matematiğin doğası gereği, başladığına olan inancımız gibi sürece ve sonuca da aynı şekilde olmalıdır. Sabit fikirler, sabit kararlar, sabit bakış açıları kırılmaya, dağılmaya, parçalanmaya mahkumdur.

Gökyüzündeki bu kombinasyonlar, tamda bu kırılmaları oluşturacak nitelikte.

Burada burç ayrımı nasıl yapabilirim '

Herkesin eşsiz bir tasarımla, biricik olduğu bu gerçeklikte '

Ancak şunları iletebilirim sizlere.

Eskiyen her şey eşyanın doğası gereği çürümeye mahkumdur. Bunu bir insanın yaşam senoryasu olarak düşünürsek eğer, yine bir üçleme ile ifade edebiliriz. Duygu - Düşünce - Davranış

Yani, eski duygularınızı, eski düşüncelerinizi, eski davranışlarınızı değiştirmediğiniz sürece, bu göksel enerjiler değiştirecek. Şu bir gerçek ki seve seve ve bilinçli olursa, etkiniz naif, yüceltici, sizin için yepyeni fırsatlara bürünmüş olacaktır.

Elbette her zaman ve her şeyde olduğu gibi, en iyisini siz bilirsiniz. İsterseniz, geçmişin herhangi bir noktasını referans alarak, sizi yoran, hasta eden, yaşamdan tad almanızı engelleyen, geçmişin tozlu,çürümüş referanslarına tutunabilir, bunları tekrar ederek, benzer geçmişler yaratabilir, ya da kendinize ve kainata olan inançlarınızı değiştirerek, direncin değilde, değişimin bir parçası olabilir, benzersiz seçimler yaparak, hayat senaryonuzu yeniden yazabilirsiniz.

Her zamanki gibi, sahne sizin, oyun sizin, senaryo sizin ...

Eğer; 

''Sesinizi Sözünüze Veremezseniz, Sözünüzü Ruhunuza Verin.''