Rusya’nın Ukrayna’ya açmış olduğu savaşı, tüm dünya 2.Dünya Savaşı’ndan sonra yaşanılan en büyük işgal olarak nitelendiriyor. Ve sıcak saatler yaşanılan şu anlarda, herkes içinden mutlaka şu soruları soruyor. Vladimir Putin’in derdi ne? 3.Dünya Savaşı kapıda mı? Nato Ukrayna’ya girer mi? Boğazlar ne olacak? Montrö anlaşmasının 21.maddesi devreye girer mi? Türkiye bu savaştan her anlamda nasıl etkilenir?

Vladimir Putin’in Derdi Ne?

Bugün Ukrayna’da baş gösteren sıkıntı aslında Rusya ile Batı dünyası arasındaki gerilimden kaynaklanıyor.1990’ların ortasından bu yana Nato’nun genişlemesi, batının otoriter devletlere müdahelede bulunması, Amerikan füzelerinin Nato bahanesi ile yeni üsler bulmasından kaynaklanan gerilim 1999’da göreve gelen Putin’in aslında dış politikasının stratejisini belirleyen unsurlardı.Putin, Rusya’nın SSCB döneminde olduğu gibi büyük bir bloğunun olmadığını, dünyaya karşı bir hegemonyasının kalmadığını  tam aksine iç savunması adına dikkatli olması gerektiğini biliyor.Ukrayna’nın özellikle Nato’ya alınması Putin için çok büyük bir tehlike olarak görülüyor.O da 2014’te yaptığı gibi Ukrayna’ya girip bir gövde gösterisi yapacak, Kırım’ı nasıl dandik bir referandum ile Rusya topraklarına katmayı başardıysa şimdi de Donbas bölgesinde yer alan ayrılıkçı Donetsk ve Luhansk bölgelerini önce tamamen işgal edecek, ardından onların bağımsızlığını ilan ettirecek, akabinde bu olanların karşısında istifa etmeye zorlanacak Zelensky yönetiminin değişmesini bekleyecek ve sonraki hamlesi de Kırım’da olduğu gibi yine dandik bir referandum ile bu iki bölgeyi Rusya Federasyonu topraklarına katacak. Bu aşamada Ukrayna’da, Moskova yönetimine sıcak bakan, iyi ilişkiler kurabileceği bir liderin kazanmasına destek olacak. Bunlar olacak mı bilmiyorum ama satranç tahtasında Rusya şu an beyaz taşlarla oynuyor ve benim gördüğüm kadarı ile beyaz taşların yani Putin’in saldırısı bu yönde.Siyah taşlarla savunma yapan Ukrayna dünyadan (ABD, Nato) herhangi bir yardım almadığı takdirde kısa süre içerisinde bu iki bölgeyi teslim eder.Ukrayna’nın ne asker ne silah gücü dev Putin Rusyasına asla dayanamaz. Bunlar benin öngördüğüm varsayımlarım tabi.

Nato veya ABD Ukrayna’ya girer mi?

Hayır. Asla girmeyecekler. Bol bol G7 vs gibi zirve toplayacaklar, konuyu dünya gündeminde tutarak çok sayıda ülkenin Rusya’yı kınamasını sağlayacaklar, yaptırımlar uygulayacaklar, ekonomiden vuracaklar falan. Rusya  etkilenir mi peki bu yaptırımlardan? Asla. Satrancı iyi oynayan Putin her türlü yaptırıma, kınamaya karşı hamlelerini çoktan hazırlamıştır. Dünya bana göre sadece seyredecek. Putin’i 2014’te Minsk’te olduğu gibi masaya oturtup ateşkese ikna etmeye çalışacaklar.Peki böyle olursa buradan kim karlı çıkar? Tabi ki Putin Rusyası.Putin hem Kiev yönetimini halkın gözünde itibarsızlaştırmış olacak,hem Ukrayna’yı yine Nato’dan uzaklaştırmayı başarmış olacak, kendi dişine göre yeni bir Ukrayna yönetimi çatısı oluşturacak, hem de Donbas bölgesinde 8 yıldır yaşanılan gerilla savaşını ve karşılıklı ölümleri (Son 8 yılda bölgede yaşanılan çatışmalarda 15.000’e yakın kişi öldü)  durdurmuş olacak. Hatta dandik bir referandumla topraklarını bile genişletebilir. Tabii ki bunlar da varsayımlarım.

Montrö Anlaşmasının 21.Maddesi 

Rusya Bilimler Akademisi Şarkiyat Enstitüsü’nün kıdemli araştırma görevlisi, Karadeniz bölgesi uzmanı Andrey Boldırev, Sputnik’e açıklamasında, Karadeniz bölgesindeki durumun, Ukrayna krizinin karmaşıklığı ve olası Rusya-Ukrayna savaşıyla ilgili söylentiler tarafından belirlendiğini belirterek bu konuda şu değerlendirmede bulunmuş aynen aktarıyorum:

“Türkiye, Montrö Sözleşmesi’nin 21. maddesine uygun olarak, Karadeniz’e kıyısı olmayan ülkelere ait savaş gemilerinin Boğazlardan geçişini yasaklama hakkına sahip, lakin bunu, doğrudan askeri tehditle karşı karşıya olduğunu hissetmesi durumunda yapabilir. Oysa halihazırda Türkiye böyle bir durumla karşı karşıya olduğunu düşünmüyor. Türkiye, ne şimdi ne de gelecek için doğrudan askeri tehdit görmüyor. Dolayısıyla Montrö Sözleşmesi’nin 21. maddesini devreye sokmayacak. Olası savaşla ilgili söylentilere rağmen bölgedeki durumun önümüzdeki dönemde şimdi olduğu gibi nispeten istikrarlı olacağını düşünüyorum.”

Askeri ve Politik Analiz Bürosu’nun uzmanı Nikolay Kostikin ise Montrö Sözleşmesi’nin 21. maddesini hemen şimdi devreye sokmanın Türkiye’nin çıkarına olduğunu belirterek şu yorumda bulunmuş aynen aktarıyorum:

“İngiltere her zaman Türkiye’nin bölgedeki çıkarlarına karışmıştır. Şimdi de ABD ve diğer ülkelerle birlikte Karadeniz’deki askeri varlığını meydan okurcasına güçlendiriyor, bununla aslında Türk Donanması’nın rolünü azaltıyor. İngilizlerin bu davranışı, Osmanlı İmparatorluğu için ‘Avrupa’nın hasta adamı’ tabirini kullanarak ceplerini yağmaladıkları dönemi andırıyor. Bir zamanlar Osmanlı İmparatorluğu'nu parçalayan İngilizlerdi. Son zamanlar defalarca Ankara ve Moskova’nın arasını bozmaya çalıştılar. Ama başarısız oldular. Rusya ve Türkiye arasında Suriye’yle ilgili anlaşma sistemi her şeye rağmen çalışmaya devam ediyor. Rusya-Batı karşı durmasında eşit mesafedeki konumu almak Türkiye’nin çıkarına… Ankara, Montrö Sözleşmesi’nin 21. maddesini devreye sokup Karadeniz’e kıyısı olmayan ülkelerin Karadeniz’e girişini kısıtlayarak bölgedeki gerilimi azaltma sürecinde tarafsız biçimde yapıcı rol oynayabilir.”

Türkiye Bu Savaştan Her Anlamda Nasıl Etkilenir?

Kullandığımız enerjinin %60’ını Karadeniz’den aldığımızı düşünürsek, bakliyat ithalatımızın 85% ni Rusya ve Ukrayna’dan temin ettiğimizi düşünürsek, turizmde sağladığımız en büyük gelirin Rus ve Ukraynalı turistlerden olduğunu düşünürsek Türkiye her anlamda çok negatif olarak etkilenir. Pozitif etkilenecek tek merci  Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve yönetimi olacaktır.Komşuda savaş var bahanesi ekonomik krize ve tüm olumsuzluklara giydirilecek en güzel kılıf olacaktır.

“Savaş, yüreklilik değil korkaklıktır.”

Bertrand Russell

Görüş, öneri ve bildirimleriniz için [email protected]

HAKAN DOĞANAY I 24.02.2022 I Son Mühür