Son Mühür/Beste Temel- Tüm Yerel-Sen Genel Örgütlenme Sekreteri Devrim Onur Erdağ, Manisa'da köprü isimleri üzerinden başlayan ve Türk Yerel Hizmet-Sen Manisa Şube Başkanı Hakan Göktaş'ın ifadeleriyle alevlenen tartışmaya sert tepki gösterdi. Erdağ, sendikal anlayışın geldiği noktayı eleştirerek, sendikaların asli görevinin köprü isimleri değil, emekçinin hakları olduğunu vurguladı.
Sendikaların asli görevi tartışması: Köprü mü, emek mi?
Manisa'daki bazı köprülerdeki "Fatih" ve "Kanuni" yazıların kaldırılmasına gösterilen sendikal tepkiyi değerlendiren Devrim Onur Erdağ, eleştirisini doğrudan Yerel Hizmet-Sen Başkanı'na yöneltti. Erdağ, "Fatih Köprüsü ve Kanuni Köprüsü yazısı kalktı da yerine neden müteahhit reklamı geldi? Sizi hangisi daha çok rahatsız etti? Avrupa’yı titreten Kanuni mi, yoksa çağ açıp çağ kapatan Fatih Sultan Mehmet mi?” sözlerine karşılık verdi.
Erdağ, milli değerlerin herkesin ortak gururu olduğunu belirtirken, bir sendika başkanının önceliğinin köprü isimlerini tartışmak değil, "emekçinin geçim derdine, işyerindeki adaletsizliğe, mobbinge ve gasp edilen haklara ses olmak" olduğunu ifade etti. Kentin tabelalarıyla ilgili sorumluluğun belediye başkanı ve valiye ait olduğunu söyleyen Erdağ, sendikaların misyonunun "köprü değil, köprüden geçemeyen emekçinin hakkı" olduğunu güçlü bir şekilde dile getirdi.
Mobbing ve sosyal denge eleştirisi: "Dün neden sustunuz?"
Erdağ, eleştirisini somut örneklere dayandırarak derinleştirdi. Geçmiş yıllarda Manisa Belediyesi çalışanlarının sosyal denge tazminatlarında yaşanan adaletsizlikler ve işyerlerindeki mobbing iddiaları karşısında sendikanın sessiz kalmasını sorguladı. Erdağ, "Bugün 'Fatih' ve 'Kanuni' üzerinden tarih dersi vermeye çalışanlar, dün işçinin, memurun hakkı yenirken neden susuyordu?" sorusunu yönelterek, bu duyarlılığın samimiyetini sorguladı.
Manisa'da emekçilerin açlık sınırına dayandığını, memurların enflasyon altında ezildiğini ve sosyal denge adaletsizliğinin bir kangren haline geldiğini belirten Erdağ, bazı sendika başkanlarının hala bu hayati sorunlar yerine reklam tabelalarıyla ilgilenmesini eleştirdi.
Terör sloganı vurgusu: "Gerçek milli duruş budur"
Erdağ, milli değerler üzerinden yapılan tartışmanın samimiyet ölçütünü yükselterek siyasi bir mesaj da verdi. Eğer milli değerler gerçekten önemseniyorsa, Meclis çatısı altında "Biji Apo" diye slogan atanlara tepki gösterilmesi gerektiğini savundu. Erdağ, bu sloganların ülkenin birlik ve bütünlüğüne yönelik en büyük hakaret olduğunu belirterek, "Terörün diliyle konuşanlara karşı susarken; köprü tabelalarına gösterilen bu 'duyarlılık' ne kadar samimidir?" diye sordu.
Açıklamasının sonunda sendikacılığın tanımını yeniden yapan Erdağ, sendikacılığın "şehrin tabelasına değil, emekçinin alınterine bakmak" olduğunu vurguladı. Görevini kötüye kullanan yöneticilere karşı durmanın önemine dikkat çeken Erdağ, sendikanın görevinin iktidarın ya da muhalefetin sesi değil, emekçinin sesi olmak olduğunu belirtti. Türkiye'nin artık göstermelik değil, gerçekten emekçinin yanında duran sendikacılara ihtiyacı olduğunu belirten Erdağ, "Köprü yazısı değil adalet yazısı lazım bu memlekete!" sözleriyle konuşmasını sonlandırdı.