Mimarlar ve Şehir Plancıları Odası İzmir Şubesi İzmir Büyükşehir Belediyesinin girişimleriyle başlatılan Kemeraltı çalışmalarıyla ilgili önemli uyarılar içeren açıklamalarda bulundu. Açıklamada İzmir Tarihi Kemeraltı Gayrimenkul Yatırım Fonu girişimini Kemeraltı için için tehlikeli olduğunu ve etik de olmadığı ifade edildi.
2012 yılında kurulan ve günümüzde Yönetim Kurulu Başkanlığını İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer`in yürüttüğü Tarihi Kemeraltı İnşaat Yatırım Ticaret A. Ş. (TARKEM) tarafından İzmir Tarihi Kemeraltı ve Çevresi adına kaynak yaratma iddiasıyla Re-Pie Portföy Yönetim şirketi aracılığıyla “İzmir Tarihi Kemeraltı Gayrimenkul Yatırım Fonu” lansman toplantısı 9 Haziran 2023 tarihinde gerçekleştirilen toplantıya ilişkin TMMOB’ye bağlı Mimarlar Odası İzmir Şubesi ve Şehir Plancıları Odası İzmir Şubesi basın açıklaması gerçekleştirdi.
TARİHİ LİMAN KENTİ İLAN YÖNETİM PLANI’NA AYKIRI
“İzmir Tarihi Kemeraltı Gayrimenkul Yatırım Fonu”na ilişkin 27 Ocak 2023 tarihinde yapılan açıklamada yer alan görüşlerin dikkate alınmaması nedeniyle yapılan yeni açıklamada; hayata geçirilmek istenen “İzmir Tarihi Kemeraltı Gayrimenkul Yatırım Fonu”nun 2022 yılında onaylanan “İzmir Tarihi Liman Kenti Alan Yönetimi Planı/ 2022-2027” ına aykırı olduğu, kültürel mirasın hisse senedine indirgenmesinin Kemeraltı ve Basmane bölgelerinin soylulaşma tehlikesiyle karşı karşıya bırakacağı, kamu yararını korumakla yükümlü meslek odalarının gayrimenkul piyasası aracılığıyla alanı tam da kendilerinin ifade ettiği şekliyle “yatırımcısına kaçırılmayacak fırsat” olarak sunan oluşumu, UNESCO Dünya Miras Listesi’ne aday konumundaki bölge için etik bulmadıkları gibi, son derece tehlikeli bulduklarını ifade ettiler.
Kemeraltı ve Basmane bölgeleri için ayrıntılı tespit ve uyarıları içeren açıklamanın tam metni aşağıda yer almaktadır.
6235 sayılı TMMOB Kanunu doğrultusunda kurulmuş olan kamu kurumu niteliğinde meslek odaları olarak, kamu yararını korumakla yükümlüyüz ve gayrimenkul piyasası aracılığıyla alanı tam da kendilerinin ifade ettiği şekliyle “yatırımcısına kaçırılmayacak fırsat” olarak sunan oluşumu, UNESCO Dünya Miras Listesi’ne aday konumundaki bölge için etik bulmadığımız gibi, son derece tehlikeli bulduğumuzu bildirmek isteriz. Kira ve satış işlemleri üzerine dayalı gayrimenkul yatırım fonları, doğası gereği, toplumun ihtiyaçlarını değil toprak rantını gözetmek ve gayrimenkul piyasasındaki spekülasyonun bir parçası olmak zorundadır.
Kemeraltı ve Basmane’nin İzmir’in; tüm İzmirlilerin, İzmir’de yaşayanların, ülkenin, dünyanın değeri konumundaki bu özgün kentsel miras alanının, sermayenin talep ve beklentilerine göre değil kamucu pratikler aracılığıyla korunması ve kuşaklar ötesi kamu yararını gözeterek gelecek kuşaklara miras olarak bırakılması mümkündür.
“İzmir Tarihi Kemeraltı Gayrimenkul Yatırım Fonu” kurulması konusunun ise merkezinde İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin olduğu oluşum tarafından hazırlanan ve Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından yetkilendirilen İzmir Tarihi Liman Kenti Eşgüdüm ve Denetleme Kurulu tarafından onaylanan "İzmir Tarihi Liman Kenti Alan Yönetimi Planı/2022-2027'na dayandırıldığı görülmektedir. Söz konusu planın hazırlık aşamasında ilgili kurullarında meslek odaları olarak yer alarak görüş ve önerilerimizi sözlü ve yazılı olarak aktardık. Tüm bu çalışmaların sonucunda ise onaylanan planda, iddia edildiği gibi “İzmir Tarihi Kemeraltı Gayrimenkul Yatırım Fonu” kurulmasına yönelik herhangi bir veri bulunmamaktadır. Tartışmaya konu fonun, Alan Yönetimi Planında yer alan 1.5.100 nolu faaliyete dayanak gösterilmesi mümkün olmayıp, bahsi geçen fonun sorumlu kuruluşu İzmir Valiliği, İzmir Büyükşehir Belediyesi ve Konak Belediyesi olarak gösterilmekte olup, İzmir Vakıflar Bölge Md., İZTO, EGİAD, TARKEM ve ilgili kamu/özel sektör kurum ve kuruluşları ise paydaş olarak tanımlanmaktadır (sf.752). Bahsi geçen fon planda, yasal ve yönetsel düzenleme yapılarak kamu denetiminde kurulması beklenen, kamusal içeriği bulunan bir eylem olarak bahsedilmektedir (sf.816). Günümüzde, 2863 sayılı kanun uyarınca valilikler denetiminde kültür varlıklarının yaşatılması için kullanılan kaynaklar bulunmakta olup, 1.5.100 faaliyetinde yer alan “İzmir Tarihi Liman Kenti Koruma Programı Yatırım Fonunun Oluşturulması” eylemi de benzer finansal kaynak yaratma isteğidir. Temel nedeni ise kültür varlığının korunmasında finansal kaynak sağlamak, muhalif olarak görülen yerel yönetimlerde valilik denetiminde bulunan kaynakların kullanılmasında yaşanan sıkıntıların üstesinden gelmek, bu nedenle benzer bir fon oluşturularak sadece valilik değil diğer kamu kurumlarının da söz sahibi olduğu bir sürecin yönetilmesidir.
İzmir Tarihi Liman Kenti Alan Yönetimi Planını (2022-2027)
Kadük Bırakacak Uygulamadan Derhal Vazgeçin!
Bugünlerde tartışma konusu olan ve şaşalı sloganlar ile sermayeyi yatırım yapmaya davet eden fon ile Alan Yönetimi Planında bahsi geçen fon arasında isim benzerliği dışında bir ortak yan bulunmamaktadır. Buna rağmen kurulan yatırım fonu ile Alan Yönetimi Planın arasında ilişki kuranlar ya planı anlamıyor ya da özel olarak çarpıtmaktadırlar. Şöyle ki; Alan Yönetim Planının amaçlarına ulaşma sürecinde yol gösterici olan politika alanları bölümünde,
“13. Alanın koruma sürecinin etkinlik kazanması ile artacak olan soylulaşma riskinin kontrol altına alınması ve yerel toplumun alanda varlığını sürdürmesine yönelik sosyal desteklerin ve içerme odaklı politikaların uygulanması gerekmektedir. Önemli miktarda nüfus kaybetmiş olan alanın nüfus kaybetme eğilimi devam etmektedir. Mevcut konut dokularının kentsel hizmetlere erişim güçlüğü, geleneksel konut dokusu ile bütünleşen dar ulaşım ağı, mevcut konut yapılarının önemli bölümünün ruhsatsız olması ve afet riski taşıması gibi hususlar alanın yaşanabilirliğini azaltmaktadır. Kent yoksullarının mekânına dönüşmüş olan alanın Kemeraltı Bölgesine yakın konut bölgelerinde yaşayan nüfusun azalması, Kemeraltı Çarşısının sadece ticaret dokularından oluşması, alanın gece kullanımını olumsuz yönde etkilemekte ve alanı güvensiz hale dönüştürmektedir. Yönetim Planının ana hedeflerine ulaşması ile gelişme eğilimi gösterecek olan turizm sektörünün alanda dönüşümü hızlandırması beklenebilir bir sonuçtur. Ancak alanın kırılgan sosyal yapısı dikkate alınmadan gerçekleştirilecek mekânsal ve ekonomik müdahaleler, sosyal yapının çözülmesine yol açma riskini de taşımaktadır. Bu nedenle alanın ekonomik yapısını etkileyecek olan mekansal müdahale kararları analiz edilmeli, alanın istihdam yapısı ve sosyal koşulları güçlendirilmeli, alanın fonksiyon dönüşümü, soylulaşma riski düzenli olarak izlenmelidir.
- İzmir Tarihi Liman Kenti’nin miras ögelerinin ekonomik sektörlerin sürdürülebilirliğini sağlamak amacıyla ‘kaynak’ olarak kullanılması değil, ‘varlık’ olarak değerlerin korunması birinci öncelik olmalıdır.
- İzmir Tarihi Liman Kenti Yönetim alanında görev ve sorumluluk üstlenen tüm kamu kurum ve kuruluşları, üniversiteler, meslek odaları ve sivil toplum kuruluşları arasında ortak bakış açısı geliştirilmeli, planlama, uygulama ve izleme süreçlerinde eşgüdüm ve işbirliği sağlanmalıdır. Alanın korunmasından ve yönetiminden sorumlu bütün paydaşların Alan Yönetim Planı çerçevesinde çalışma yürütmesi esas alınmalıdır.” denmekte olup uygulamaya konulmak istenen fon ile bu politikalar arasındaki ilişki muhatapları tarafından açıklanmaya muhtaçtır.
Kültür Varlığı Hisse Senedi Fonu Değildir! Sermayeyi Değil Kültür Varlığını Yaşatın!
“İzmir Tarihi Kemeraltı Gayrimenkul Yatırım Fonu” içerdiği belirsizlikler, yetersiz kamu politikaları ve sermayeyi önceleyen yaklaşımıyla Kemeraltı ve Basmane bölgelerinin parsel parsel sermayenin hizmetine sunulmasını kolaylaştıracak olup, alanın özgün tarihsel niteliklerini yitirme ve soylulaşma riskiyle karşı karşıya bırakılmasına yol açacaktır. İzmir Tarihi Liman Kenti Alan Yönetimi Planında kültürel mirasın bir “kaynak” olarak değil “varlık” olarak değerinin sürdürülmesi gerektiği, soylulaşma riskine ilişkin önleyici bir çerçeve çizilirken bugün hayata geçirilmeye çalışılan uygulama ise ne yazık ki yapılan planın hükümsüz kalmasına neden olacaktır.
Ülkemizde kültürel mirasın korunması ve yaşatılması konusunda yeterli finansal kaynağın yaratılmadığı bir gerçektir. Bir toplumun en önemli değeri olan kültür mirasını öncelemeyen günümüz kamu politikaları, sermayenin iştahını kabartmaya, mülk sahiplerinin rantı tercih etmesine, kültür mirasının ortak geleceğimizin değil bir çıkar grubunun gelir kaynağı olmasına zemin hazırlamaktadır. Mega projeler, kentsel dönüşümler, çılgın projeler, göz alıcı büyük toplantılara kamu kaynağı harcanırken, ortak geleceğimizin yapı taşı olan kültür mirası kaderine terk edilmektedir. Kaynak kısıtlılığını fırsat bilen sermayenin öncü olduğu bu fondaki belirsizlikleri sormak gerekirse:
- Kültür varlığını gayrimenkul olarak hisse senedine dönüştüren bu fon, tam olarak ne tür bir ortaklık modeli önermektedir? Söz konusu fon aracılığı ile mülkiyetin el değiştirmesini engelleyen herhangi bir politika var mıdır?
- Söz konusu fonun talipleri kimlerdir? İzmirlileri önceleyen politikalar var mıdır? Yabancı sermayedara dair herhangi bir kısıtlayıcı tutum var mıdır? Fiziksel mekânın dönüşümüme karşın sosyo-kültürel yaşamın değişimi nasıl olacaktır?
- Son yıllarda artan uluslararası göç krizine karşı derin yoksulluk sorunu yaşanan bölgede yapılı çevrenin dönüşümünün yanı sıra, sosyal ve ekonomik güçlendirme politikaları düşünülmekte midir? Yoksulluğu ortadan kaldırmaya dair herhangi bir çalışma mevcut mudur? Kent yoksulları göz ardı edilmekte midir, soruna dair çözüm üretilmesi değil başka tarafa mı süpürülmesi mi istenmektedir?
- İzmir Tarihi Liman Kenti Alan Yönetim Planında belirtildiği üzere Kemeraltı ve Basmane bölgelerine ait koruma amaçlı imar planlarının bütüncül bir bakış açısıyla yenilenmesi gerekmektedir. Bu plan revizyonları yapılmadan parçacıl müdahalelerin son bulması nasıl sağlanacaktır? Parçacıl kararlarla alanın mekânsal ve sosyal karakteri nasıl korunacaktır?
- Fon ile onarım gören yapıların işlevleri ne olacaktır? Plan revizyonları yapılmadan yapının işlevleri neye göre ve kime göre belirlenecektir? Bölgedeki tüm sivil mimarlık örneklerinin ticaret işlevi alması mı istenmektedir? Yapının işlev değişikliğine uygunluğu tespit edilmiş midir? Yapıların yalnızca dış mekânlarının bir kabuk olarak korunması, iç mekânlarının parçacıl biçimde değiştirilmesi mi öngörülmektedir? Konut ve ticaretin bir aradalığına dayanan karma kullanımın tümüyle ticaret odaklı dönüşmesi alanın ıssızlaşma riskini artırmayacak mıdır?
- Tarihsel olarak küçük esnafın yer aldığı Kemeraltı Çarşısında yerel ekonominin yaşatılmasına yönelik, esnafa “gelin bu fona ortak olun” çağrısı dışında herhangi bir politika var mıdır? Zincir sermaye gruplarını alandan uzaklaştıran, yerel ekonomiyi ve küçük esnafı teşvik eden politikalar sağlanmış mıdır? Yaşayan bir alan olan Kemeraltı ve Basmane bölgeleri yalnızca büyük sermaye gruplarına ait ticaretin gerçekleştiği bir bölge mi olacaktır?
- 2500 yıldır halkın olan, yaşayan bir kentsel miras alanı olan Kemeraltı ve Basmane bölgelerindeki kültür mirasına yönelik ortaya atılan bu fon hangi katılımcı süreçlerle hazırlanmıştır? Hangi gruplarla bir araya gelinerek bu fon oluşturulmuştur? Meslek odaları, üniversiteler, sivil toplum, alanda yaşayanlar, göçmenler ile bir araya gelinmiş midir? Bu fon oluşturulurken Türkiye’den ve Dünyadan hangi örnekler incelenmiştir, yaşanabilecek riskler öngörülmüş müdür? Bu risklerin yaşanmaması için hangi önlemler alınmıştır?
Kültürel Mirası Bir Hisse Senedine İndirgeyen Anlayışa Karşı Açık Çağrımızdır:
İlgilileri, yukarıda samimiyetle sorulan sorulara İzmir Tarihi Liman Kenti Alan Yönetimi Planı kapsamında laf kalabalığı yapmaksızın bilimsel dayanakları ile kamuoyuna ayrıntılı ve ikna edici açıklama yapmaya davet ediyoruz. Ayrıca, tarihi kentler ve kültürel miras alanlarını hisse senedi olarak gören, uygulamaya konması durumunda ülkemizdeki benzer nitelikteki alanların da yok olmasına neden olacak anlayışın yaratacağı bu akıl dışı tahribata karşı, başta kültürel miras konusunda uzman kurum/kuruluş ve kişiler olmak üzere tüm vatandaşlarımızın itiraz etmesinin ve görüşlerini kamuoyuyla paylaşmalarının kültürel mirasımızın korunması açısından hayati olduğunu düşünüyor, herkesi sorumluluk almaya çağırıyoruz.
Kamuoyuna saygıyla duyuruyoruz.