14 Mart Tıp Bayramı sabahı dediğimi yaptım. Başta Yasin Peker olmak üzere tek tek  Veli Lök, Handan Tuncay, Erdal Atabek, Arif Yılmaz, Tanju Çelik, Yasemin Kabasakal ve Avni Aydemir’i aradım, bayramlarını kutladım. Hatta Erdal Atabek ile iki kez konuştum. Murat Songu’ya ise ulaşamadım.

Bu arada aile fertlerinin çoğu doktor olan Işık Karabay çok güldürdü beni.

Einstein’ın da doğum günü 14 Mart’mış ya…

Işık Hanım, eşi Frank’ın da doğum günü 14 Mart olduğundan  bunu anlamlandırmak istemiş ve demiş ki eşine: ‘’ Bundan sonra senin adın  Frankeinstein olsun.’’

Işık Karabay bir fizik profesörü. Aynı zamanda da keçenin profesörü…

Yolunuz Ayvalık’a düşerse onu keche  atölyesinde görebilirsiniz.

                                                                                   *

Türkiye’deki öğretmen sayısını bilmiyorum. Sultan Uçar’a sorsak herhalde hemen yanıtını alırız.

Ben, bunun ötesinde bir konuya değinmek istiyorum.

Yanılmıyorsam 1974 yılına kadar sürdü eski öğretmen okulları…

Öğretmen okullarının kuruluşu 16 Mart 1848.

Kaç  gazetede ve dergide ya da sosyal medyada yer alacak  öğretmen okulları şimdiden merak etmeye başladım. Hangi öğretmen okulu mezunu bir öğretmen  16 Mart’ta bu konuya değinecek bakalım…

Öğretmen arkadaşlar tartışmayı/ polemiği seviyorlar ama iş yazmaya gelince nedense tutuk davranıyorlar. Oysa yazılacak öyle çok eğitim konusu var ki…

Her yıl bu konuda aynı kişilerin yazmasından rahatsızlık duymaya başladım doğrusunu isterseniz. Bekleyip göreceğiz…

                                                                                 *

Bu martta, düşüncede dindar / eylemde ise solcu olduğu yazılan Mehmet Akif Ersoy’un  1921 yılında  İstiklal Marşı’nı şiir olarak yazıp 500 lira olan birincilik ödülünü almayıp ‘’ Ben bu ödül parasını almıyorum. Bu para cephede savaşan Mehmetçiklere gönderilsin.’’  Sözleri nedeniyle  anılır olmasından büyük mutluluk duydum. Ve de düşünür oldum…

Böylesi bir yarışmayı bugün kazanan kaç şair ya da yazar  Boğaz’da bir ev parası demek olan  ödülü almamazlık yapar acaba?

Mehmet Akif Ersoy farkı işte bu!

Düşünebiliyor musunuz, kızı Suat Hanım Beyoğlu’nun arka sokaklarında  harap bir evde yaşamını sürdürüyor, kızı da annesine bakabilmek için bir sinema gişesinde bilet satıyor.

Bir de bugünün Cumhurbaşkanı tarafından atanan  rektörlerine bakın… Sülalesini doldurmaya çalışıyor çalıştığı üniversiteye. Dindarlarla siyasal İslamcıların farkı işte burada.

İzmir Katip Çelebi Üniversitesi’nde rektöründen dekanına  kadar tam 27 kişinin birbiriyle akraba oldukları  ortaya çıktı bilindiği gibi.

Asil ruhlu,  inançlı, yurtsever ve değerbilir bir şair Mehmet Akif Ersoy. Ömrü boyunca sarık takmamış kafasına.. Ateşli bir inanca sahip… İmanı yüksek…

Mehmet Akif’in şiirlerini okuyan siyasallaşmış İslamcılar, bence onun  ‘’ Milletimin İstiklal Marşı olacak bir şiiri para için yazmam.’’  sözlerini kulaklarına küpe etmeli…

Ondaki tevazuyu ve yüksek ahlakı anlamaya çalışmalı.

Uluslar arası Gazeteciler Federasyonu’nun raporuna göre Mart 2021 itibarıyla  dünya çapında en az 229 gazeteci cezaevinde.

Bu durum, garibine giderdi herhalde…

Yaşadığı dönemde,  kendini padişaha ait hissetmemesi Mehmet Akif Ersoy’un özgürlükçü  ruhundan kaynaklanıyor olsa gerekti. Nitekim, milli mücadeleci ruhuyla kent kent dolaşıp camilerde cemaatı düşman işgaline karşı baş kaldırmaya çalışıyor. Besbelli ki  padişahın yanında yer almıyor…

Padişah ise o günlerde başka havalarda… Milli mücadelecilerin peşinde…

 ‘’ Son 10 yılda sağlıkta şiddet olayları tırmanışa geçti. 9 hekim görevi başında öldürüldü.’’

‘’  2019 yılında 1047 hekim, başka ülkelerde çalışmak üzere Türkiye’den göç etti.’’

  Gibi sağlıkla ilgili haberler;   şair/ veteriner hekim/ öğretmen/ hafız ve  siyasetçi  Mehmet Akif Ersoy’u kimbilir ne kadar üzerdi.

2019’un Şubat’ında  halkımıza 2,5 milyon yeni istihdamdan söz edilmiş / vaatte bulunulmuştu.

Meclis kürsüsünde bu konuyu nasıl dile getirirdi dersiniz… Yalan sözlere ve kandırıkçı vaatlere göz yumar mıydı Koca Akif?

Vaazlarda ‘’ Lükse yatırım yapmayın ‘’ diyen Diyanet’in beş yıldızlı otellerde toplantı yapmasına  hafız ve siyasetçi olarak nasıl tepki gösterirdi sizce?

128 milyar doların nerede olduğunu da herhalde herkesten önce o sorardı . Haksızlıklara tahammülü yok zira… Hele para pul konusunda…

Makam otobüslerinin üstünden yoksul vatandaşlara çay paketlerinin atıldığını görünce o yufka yüreği buna dayanır mıydı acaba?

Ya,  makam aracı sayısının son 19 yılda yüzde 506 artışına?

Boğaz’da bir yalı alabilecek kadar ödül kazandığında bunu reddeden o soylu Mehmet  Akif, çoğu lüks 110 bin makam aracı müsrifliğine susar mıydı dersiniz?

Şiirlerini okuyup kendinden geçenler biraz da ona benzemeye çalışmalı bence.

Bir kış gününde doğan, gene  bir kış gününde 63 yaşında  yaşama veda eden İstanbullu Mehmet Akif Ersoy’a saygıyla, özlemle…