Son bir yılda kitap okuyanların oranı yüzde 8 azalmış.

Kitap okuyanlar azalınca cehalet de hükmünü sürdürmeye devam eder diye  düşünüyorsunuz ama öyle değil... Hinlik, cinlik, kurnazlıklar da o ölçüde artıyor anlaşılan.

Hoca amfide ders anlatırken arka sıralarda oturan iki gencin ağzından ne çıkıyorsa not aldıklarını farketmiş. Sorunca, gençlerden şu yanıtı almış. '' Biz, karşıdaki fotokopicinin elemanlarıyız.Bu notları tutuyoruz, sonra da çoğaltıp öğrencilere satıyoruz.''

Kitapçıda Kürk Mantolu Madonna'yı eline alan  kişi şöyle diyormuş: '' Aaaa ! Madonna kürk giymiş. Çok ilginç yani ! '' 

Başka bir komedi...

Ocak ayı ortalarında Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ, beş altı kişinin sopalı saldırısına uğrayıp yaralandı ya...

Kamu vicdanında bu olaydan MHP sorumlu tutuldu ya...

Devlet Bahçeli töhmet altında kaldı ya...

Devlet Bahçeli, toplumu mu güldürmeye çalıştı bilmem. Gazetelerdeki başlık şöyleydi bu konuda: ' Saldırıları kendileri organize ediyor.'  Sayın Bahçeli  dedi ki: '' MHP'yi şiddet yanlısı göstermek ahlaksız bir suçlamadır. Sicili kabarık bir siyasetçinin evinin balkonuna kamera yerleştirip kavga anını kayda aldırması, sonra da dönüp masumiyet pozuna bürünmesi, bununla da yetinmeyip ' Bana saldırdılar ' çığırtkanlığına tevessül etmesi bildik bir numaradır. Tezgahlanmış kara kampanyaya teslim olmayız.'' 

Özdağ, eski bir ülkücü. AKP milletvekilliği yaptı.

Sicilinin kabarık olup olmadığını bildiğimiz yok. Onu Devlet Bahçeli daha iyi biliyor. Saldırıda hırpalanan Özdağ,  Bahçeli'nin konuşmalarına '' Bahçeli, hepsini ispat etmek zorunda.İspat etmeyen müfteridir. '' dedi. 

Aklıma geldikçe gülesim geliyor. Demek,  saldırıları kendileri düzenliyormuş ha...  Ne hikmetse Bahçeli'nin konuşmaları beni hep güldürüyor. 

Bir ara kürsüden halat atmıştı ya... O sahneye de çok gülmüştüm doğrusu...

Her şeye karşın, ciddi şeyler de oluyor ülkemizde.

Boğaziçi  Üniversitesi, öğrencileriyle destan yazmıştı ya...

Şiddetli yağmura karşı AKP'li Melih Bulu'nun rektör olarak atanmasına yönelik protestolar durmuyor. Şemsiyeleriyle birlikte Güney Kampüs'te bir araya gelen öğretim üyeleri rektörlük binasına  arkalarını dönüyorlar.

Hocalar Melih Bulu'yu alkışlarla protesto ediyorlar.

Boğaziçi'nin öğrencileri de hocaları da  destansı bir mücadele veriyor.

Birileri eski dava arkadaşlarına pusu kuruyor, bir başkaları da göstere göstere  demokrasi dersi veriyor.

Çetin Altan geliveriyor gözümün önüne...

'' Enseyi karatmayalım ! '' 

İyi şeyler de oluyor memlekette!

Esnaf kırılıp geçerken/  intiharlar artarken Karşıyaka'da  da bir başka destan yazıyor Karşıyaka'nın  gençleri ve genç kalanları...

Karşıyaka Dayanışma Platformu ile...

Sloganları da ' Yardım bekleyenlerle yardım edenlerin buluştuğu nokta ' 

Karşıyaka, Türkiye'nin Batı'ya açılan penceresi İzmir'in güzel / aydınlık yüzü !

Karşıyaka, okuma yazma oranının çok yüksek olduğu bir ilçenin adı...

Karşıyaka; sokaklarında turunç, limon,  mandalina, begonvil, yasemin kokan bir güzel  memleketin adı.

Karşıyaka, sokaklarında şairlerin / bestecilerin/ eğitimcilerin  adlarının yaşadığı bir güzel  diyar...

Güzel insanlar ülkesi...

Erzurumlusu, Urfalısı, Üsküplüsü, Tebrizlisi, Tokatlısı, Samsunlusu, Adanalısıyla  kaynaşmış renkler ülkesi.

Unutturuveriyor ülkenin kötü gidişini, ekonomide dibe vuruşumuzu...

Her şeyiyle güzel Karşıyaka'm benim!

Attila İlhan gibisin. Salah Birsel gibisin. Tarhana Osman  ve Sadi Hoşses gibisin.  

Erişilmez güzelliktesin.

Bir plastik cerrah tarafından mı yönetilmektesin'