Herkese merhaba; yeni bir sayıyla karşınızdayız. Mart ayı geldi. Baharın canlılığı kafamızda canlanmaya başlarken maalesef dünyada yine pekte iyi şeyler olmuyor.

Savaş her zaman en çok çocukları etkiliyor. Irk, dil, din demeden “Savaşa hayır!” diyoruz. Yıllardır savaşların yıkımını yaşıyor, görüyoruz ve hissediyoruz. İnsanların barış içerisinde yaşayıp, birbirlerini kucaklayıp destek olması gerekirken bu savaş niye?

Savaşın gölgesinde buruk bir bahar geliyor diye düşünürken, Mart ayının en anlamlı günlerinden birisi 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü geldi…  Bu gün aslında çiçekli, böcekli bir gün değil. Bugün, kadın hakları hareketi için oldukça önemli. 1857 yılında kadın işçilerin isyanı ve çıkan yangında 120 işçinin yanarak hayatlarını kaybetmesiyle başlayan bir kadın direniş hareketi,  ülkemizde ilk kez 1921 yılında kutlanmıştır. 1975 yılından sonra ise daha sık kutlanmaya başlanmıştır. 12 Eylül sonrası 4 yıl yasaklandı o günden sonra her yıl kutlandı. Çok zor şartlardan bugünlere gelinse de artık etkinliklerle kadın hakları konusunda daha çok farkındalık yaratılıyor.

Bir gün değil her gün…

Günümüzde biraz sevgililer günü gibi oldu ama az önce de yazdığım gibi bugün öyle çiçekli, böcekli bir gün değil. Bugün bir farkındalık günüdür ve kadınlarımızın değeri bir güne sığdırılamaz.

Kadına şiddete son…

Ne yazık ki ülkemizde kadına şiddet olayları her geçen gün artıyor. Duyduklarımız 10 olay iken duymadıklarımız belki de 100 belki daha fazla… Birçok kadın her gün fiziksel ya da psikolojik şiddete maruz kalıyor ya da öldürülüyor. Bu yüzden en önemli görevimiz; çocuklarımızı doğru bir bilinçle yetiştirmek…

Kadın olmazsa…

Hepimizin çok sevdiği halk ozanı Neşet Ertaş ne güzel söylemiş; “Kadınlar insandır, erkekler insanoğlu”... Eğer kadınlar olmazsa sevgi olmaz. Kadınlar olmazsa vicdan olmaz. Aile olmaz. Bütün bunları öğretendir kadın. Kadın ailedir, toplumdur. Hepimiz bir annenin yol göstericiliğiyle ilk adımlarımızı attık bu dünyada…

Örnek film “Bergen”

Tamda bu satırları yazarken çok anlamlı ve önemli bir film vizyona girdi. “BERGEN” Kadının yapmaması gerekenleri gösteren, sevgiyi bilmeyen erkeklere ayna tutan yol gösterici bir film… Evet, merakla bu filmi bekliyordum. Şu satırları yazdığım günün sabahında sinemalarda izleyicisiyle buluştu. Bu yazıma dâhil etmek için de hemen bugün izledim. Aslında arabesk tadında bir film bekliyordum ancak ters köşe! Bunu başarabilmek büyük başarı… Bu yüzden tüm film ekibini tek tek kutlamak gerek. Hikâyeyi kaleme alan; Yıldız Bayazıt, Sema Kaygusuz... Yönetmenler ise Mehmet Binay, M. Caner Alper… Ve birbirinden önemli oyuncular… Farah Zeynep Abdullah, Bergen’i oynamamış yaşamış adeta, Erdal Beşikçioğlu isimsiz adamı çok güzel canlandırmış. Filmin yönetmenlerinin değişmez oyuncusu Tilbe Saran yol göstermeye çalışan anne rolünde süper. Ali Seçkiner Alıcı, Nergis Öztürk, Şebnem Sönmez, Ahmet Kayakesen, Nurcan Eren, Suzan Kardeş ve Arif Pişkin rollerinin hakkını vermiş. Ortaya muhteşem bir iş çıkmış. Sinemalara ilginin düştüğü şu günlerde yeniden gişeyi hareketlendirecek bir yapım… Hafta sonu rakamları da oldukça güzel yeni bir rekor gelebilir. “Dilberay” sonrası yine bir kadın öyküsü beyaz perde de ders çıkaranlar ayakta alkışlıyor. Anlamayana… Oyuncuları ve tüm yapım ekibini tek tek kutlamak gerek.

Film vizyona girmeden önce filmden kareler gelmeye başlamıştı. Önce birinci fragman, derken ikinci… Sonra setten fotoğraflar gelmeye başladı ve en son Farah Zeynep Abdullah filmin afişini paylaştı. Bergen ile Farah Zeynep’i yan yana koyduğumuzda aralarındaki farkları bulmak neredeyse imkânsız. Tüm bunlarla merak tabii ki arttı. Zeynep Abdullah o kadar iyi bir oyunculuk çıkartmış ki kesinlikle filmin içinde kayboluyorsunuz. Oyuncu ile özdeşleşip adeta yaşıyorsunuz filmi.

Ne yalan söyleyeyim filmi izlemeden önce Bergen hakkında bildiklerim çok sınırlıydı; acıların kadını, arabesk söyleyen, şiddet gören, yüzüne kezzap atılan ve öldürülen bir kadın olarak biliyordum kendisini. Filmde hayatıyla alakalı detaylarda verilmiş. İzlediğinizde şaşıracaksınız.

Bergen sevdiği adam için sahneyi bıraksa da, ilk zamanlarda her şey çok iyi gitse de, sonraki zamanlarında yalanlar, dayaklar ve cehenneme dönen bir hayatın başrolü olur. Tüm bunlara rağmen Bergen ikinci bir şansı da verir sevdiğine. Bu yüzden tüm kadınların bu filmi izlemesini öneriyorum. Sevgiyle bile değiştiremeyeceğiniz insanların olduğu unutulmamalı.

Film bittikten sonra muhakkak yazıları okuyun. Ne çok Bergen var bu ülkede diyorsunuz. Ağlama garantili. Film bir simge haline geliyor. Kadına şiddetin sembolü… Erkeğin ise adı yok… Böyle erkeklere zaten gerekte yok.

Bergen’e Saygı albümü…

Bir de bugün bir Bergen’e saygı albümü çıkıyor. Albümde gönüllü olarak yer alan 8 kadın; Bade Derinöz, Ceylan Ertem, Derya Uluğ, Feride Hilal Akın, Gülşen, Jehan Barbur, Melek Mosso ve Melike Şahin en sevilen 8 şarkıyı seslendiriyor… Keşke Farah’ta bir şarkı söyleseydi. Gerçi filmde onun sesinden dinliyoruz ama Bergen gibi söylemiş proje çok güzel… Alın… Çünkü geliri Kadın Cinayetlerini Durduracağız Derneği’ne bağışlanacak. Önleyebileceğiz değil mi?

Kadınlar Gününüz kutlu olsun…

Sadece böyle günlerde değil, her zaman annelerimizin, kız kardeşlerimizin, kız çocuklarımızın değerini bilmeli ve kadın erkek tüm çocuklarımızı da doğru bir bilinçle yetiştirmeliyiz. Hayatımda 3 özel kadının var oluşu benim belki de en büyük şansım. Annem, ablam ve kız kardeşim.

Tüm kadınların Dünya Emekçi Kadınlar Günü var olsun, kutlu olsun… Radyo Ege’de tüm şarkılar her gün sizin için… Olmasanız olmazdık.