TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu, 30 Ekim 2020 Depremi sonrasında yürütülen plan değişiklikleri ve emsal artışı kararıyla ilgili basın açıklamasında gerçekleştirdi. İzmir Mimarlık Merkezi’nde düzenlenen basın açıklamasına, TMMOB İzmir İKK Sekreteri Aykut Akdemir, Çevre Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Başkanı Helil İnay Kınay, Mimarlar Odası İzmir Şubesi Başkanı İlker Kahraman, Şehir Plancıları Odası İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Zafer Mutluer katılım gösterdi

"Şaşkınlıkla izliyoruz"

Toplantının nedenini açıklayan Akdemir, “Özetle yaşanan mağduriyetin sorumluların hesap vermediği, mağduriyetleri gidermek bir yana yeni felaketlere kapı aralayacak yoğunluk artışının TMMOB tarafından kabul edilmesini hiç kimse bekleyemez. Deprem sonrası kimi dernek veya siyasi kesimler tarafından yaşanan mağduriyetin esas sorumlularını tartışmak yerine TMMOB'nin hedef gösterilmesini şaşkınlıkla izliyoruz. Bu kapsamda aşağıda yer alan soruların cevaplarının bütün İzmir halkının geleceği için muhatapları tarafından yanıtlanması tarihi sorumluluktur” ifadelerini kullandı.

Sorular sıraladı

Akdemir hükümet ve yerel yönetimin cevaplanması üzerine şu soruları sordu:
“Anayasal olarak, ülkemizdeki herkes eşit yaşam hakkına sahip değil midir? Bir devletin en temel görevi, vatandaşlarının yaşam hakkını güvence altına almak değil midir?  

Neden, depremden zarar görmüş bütün vatandaşların hak talepleri, herhangi bir bedel talep etmeksizin, devlet tarafından giderilmemektedir? 

Neden, zenginlerin vergi borçlarını silen, zenginler daha zengin olsun diye hazine arsalarını özelleştiren devlet, söz konusu halk olduğunda sadece arabuluculuk ile yetinmektedir? 

Yoksa, depremzedelerin mağduriyetleri, birilerine kaynak aktarmak için mi kullanılmaktadır?  

Her deprem sonrasında gündeme getirilerek uygulanan yoğunluk artışlarının kentlerimizi  ne hale getirdiğinin farkında değil miyiz? Bu uygulamalar aracılığıyla esas sorumlunun daha da gizlenmesine sessiz kalacağımızı mı düşünüyorsunuz ? 

Depremde yıkılan ve “proje alanları” olarak ifade edilen bölgelerdeki yapılacak konutların depremden 1 hafta sonra zemin+5 kat olacağına hangi bilimsel çalışma sonucunda karar verilmiştir? 

Örneğin deprem nedeniyle yıkılan Rızabey Apartmanı’na ilişkin hazırlanan bilirkişi raporunda Bayraklı Belediyesi’nin sorumluluğu açıkça ifade edilmiştir. Söz konusu binanın hak sahiplerinin mağduriyeti konusunda Bayraklı Belediyesi hangi iş ve işlemleri gerçekleştirmiştir? 

Rızabey, Emrah, Doğanlar Apartmanına ilişkin düzenlenen bilirkişi raporlarında benzer tespitlerin bulunması tesadüf müdür?  Depremde hasar gören diğer binaların tamamına ilişkin bilirkişi incelemesi yapılırsa sonuç farklı olacak mıdır?  

Deprem nedeniyle hasar gören bölgelerin afet bölgesi ilan edilmesi konusunda talepte bulunulmamasının nedeni nedir? 

Yıkılan binalarda herhangi bir sorumluluğu bulunmadığı halde vatandaşların yeniden borçlandırılmasına itiraz edilmemesinin nedeni nedir?  

Depreme karşı alınacak önlemler için, sadece mülk sahipleri üzerinden bir tartışma yürütülüyor olması ne kadar doğrudur? Hak Sahipliği "olmayan" depremzedelere de uygun koşullarda afet konutu imkânı sağlanması konusunda yasal düzenleme yapılmamasının nedeni nedir? 

Yıllardır ülkemizde toplanan deprem vergilerinin yaşanan mağduriyetlerin çözümü için kullanılması konusunda tartışma yürütülmemesinin nedeni nedir? 

Şehir hastanesi bölgesinde kaç konut yapılmıştır? Kaçı orta ve ağır hasarlılara verilecektir, deprem bölgesinde bulunan rezerv alanlarda yapılan yeni dairelerde kaç daire eksik kalmaktadır?  

Emsal artışı öngörülen alanlarda kaç ekstra daire çıkabileceği bu nedenle de nüfusun ne kadar artacağı hesaplanmış mıdır? Bu hesaba göre altyapının ve ulaşımın ne denli etkileneceği göz önüne alınmış mıdır? Emsal artışı öngörülen bölgelerde yaşayan yurttaşların gelir durumuna dair herhangi bir saha araştırması yapılmış mıdır? Şayet böyle araştırma yapıldı ise yurttaşların ne kadarı borçlanmayı göze almaktadır? 

Emsal artışının altına imza atan belediye başkanları ve meclis üyelerinin İzmir’de trafik sorunu olduğundan, koku sorunu olduğundan, altyapının yetmediğinden bahsetmeye ve yoğun bir yağış olduğunda doğal afeti gerekçe göstermeye devam edecek misiniz? 

Yasal ve ekonomik açıdan elinde imkân bulunan merkezi ve yerel yönetimler, birbirinden kopuk uygulamaya koydukları “çözümler” nedeniyle birbirlerini her gün suçlarken çözümsüzlüğün adresinin TMMOB olarak gösterilmesinin nedeni nedir? 

TMMOB'ye saldıranlara soruyoruz: Kamu kaynaklarının halkın ortak yararı için kullanılması gerekirken bir avuç patronunun çıkarı için kullanmasına itiraz edilmemesinin nedeni nedir?  
Kentimizde var olan gökdelenlere ilgili belediyeler veya Bakanlıklar tarafından izin verilmektedir.  Konu ile ilgili itirazların bu kurumlara yapılması gerekirken verilen izinler ile herhangi bir ilgisi bulunmayan TMMOB'nin ısrarla hedef gösterilmesinin nedeni nedir?"

"Halkımıza her türlü desteği vereceğiz"

Akdemir konuşmasında şunları kaydetti:
"Artık yeter! Emekçi halkımızın yeni mağduriyetlerle baş başa bırakanlara ve bu konuda ısrarla TMMOB’yi ve meslek odalarını hedef gösterenlere inat kamu yararı çerçevesinde halkımıza  her türlü desteği vereceğiz.  Sonuç olarak; meslek odası sorumluluğu çerçevesinde, depremden zarar gören vatandaşların kayıplarının devletin sorumluluğunda gerçekçi bir şekilde giderilmesi çağrısında bulunmak ve yaşanan bu felaketten dersler çıkararak, bir sonraki depremde veya başka doğal afette muhtemel can ve mal kayıplarını önlemeye yönelik işlemler tesis edilmesinin sağlamak olduğunu ısrarla hatırlatıyoruz.” 

Danışıklı dövüş iddialarına sert cevap

AK Parti tarafından Büyükşehir ile odalar danışıklı dövüş yapıyor” iddialarıyla ilişkin Aydemir, “TMMOB hiçbir siyasi partinin arka bahçesi değildir, hiçbir belediyenin ve belediye başkanın da arka bahçesi değil. Kamu yararı dışında her kim davranırsa TMMOB kendi bilim ve teknik ışığında sözlerini söyleyecektir. Halkımıza hiç yalan söylemedik bundan sonra da söylemeyeceğiz. Bizi danışıklı dövüşü kim söylüyorsa kişi kendinden bilir işi. Dayanışıklı dövüş iktidar ile yerel yönetim arasında yapılmaktadır. TMMOB danışılacak kurumdur, dövüşülecek kurum değildir. O bahsettiğiniz vekille Bayraklı Belediye Başkanı arasında dönmektedir” şeklinde konuştu.

Top yerel yönetimlere

Akdemir sözlerine şöyle devam etti
“Yukarıda yer alan soruları aylardır muhataplarına ısrarla soruyoruz. Devletten beklenen anayasamızda da belirtildiği üzere bütün vatandaşların eşit, sağlıklı ve yaşanabilir bir çevrede yaşaması için görevini yapmasıdır. TMMOB’nin her türlü uyarısına rağmen her deprem öncesi afetlere karşı dirençli ve yaşanabilir kentler için yapılması gerekenleri yapmadıkları, kamu kaynaklarını bir avuç patronun hizmetine sundukları, depremi lütuf gibi görerek doğal alanları yapılaşmaya açtıkları, yoğunluk artışlarıyla yeni felaketlere kapı araladıkları için yaşadığımız her türlü mağduriyetin sorumlusu  başta merkezi yönetim olmak üzere yerel yönetimlerdir. Depremde zarar gören emekçi halkımızı anlıyoruz. TMMOB olarak bilimsellikten uzak, halkımızı yeni felaketlere sürükleyecek ve sermaye düzenini mutlu eden kent suçuna sessiz kalmamız emekçi halkımıza yapılacak en büyük kötülüktür.”

İKK yöneticileri, basın açıklamasının ardından toplantıda hazır bulunan depremzedelere yapılan itirazların ile ilgili bilgilendirmelerde bulundu.

Neler olmuştu?

İzmir Depremi’nde evi hasar görüp yıkılan depremzedelerin bir yıldır dört gözle beklediği emsal artışı, İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından karara bağlanmıştı. Kent genelinde parsel bazında yüzde 20, ada bazında yüzde 30 emsal artışı Meclis'ten geçmişti. Emsal artışı kararına tepki gösteren TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu, 'hukuka aykırılık ve kent suçu' vurgusu yaparak plan notlarına tepki göstererek, emsal artışı kararını yargıya götürdü.

Editör: TE Bilişim