Kiraz Belediye Başkanı AK Partili Saliha Özçınar, 15 Haziran tarihinde yayınlanan
açıklamalarında İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’i maksadını aşan biçimde Kiraz’a
kurşun sıkmakla suçlamış, Kiraz’a yapılmak istenen yatırımların kasıtlı olarak engellendiğini ileri
sürmüştür. Belirtmem gerekir ki; siyasetin dilinin eril dilden, militarist söylemleri çağrıştıran ifadelerden,
mesnetsiz suçlamalardan, şiddet öğelerinden ayrıştırılarak çok daha nezih, nezaket dolu, kapsayıcı bir
mahiyete büründürülmesine uğraşan bir ekolün temsilcileri olarak kurşun sıkmak ifadesi bizleri son
derece şaşırtmış ve üzmüştür. Kurşun sıkmak gibi şiddet dolu ifadeye rağmen siyasetin toplumsal
cinsiyet perspektifi ile bu tür ifadelerden ve düşünce biçimlerinden arındırılacağına yürekten inandım,
inanıyorum ve inanmaya devam edeceğim.
Açıklamalarında, projelerinin Büyükşehir Belediyesi tarafından, mahkeme kararlarıyla
engellenmeye çalışıldığını ifade eden Özçınar, mahkeme kararlarının hukuki süreçlerin sonucu olarak
mevcut kanuni düzenlemeler doğrultusunda verildiğinin bilincinde değilmişçesine, İzmir Büyükşehir
Belediyesine daha önce de benzer tondan yönelttiği suçlamalarını sürdürmüştür.
Yapılan hizmetlere engel olunduğunu ileri süren Özçınar, Kiraz’da yapılması planlanan
hastane ve TOKİ konutlarına itiraz edildiğini söylerken; asıl itiraz edilen noktanın imar planı
düzenlemelerindeki ticari alan ve konut inşaatıyla ilgili olduğunu nedense ifade etmemektedir.
Süreci takip edenler bilecektir. Sn. Özçınar’ın aynı minvalde belediyemize ve belediye
başkanımıza yönelttiği mesnetsiz, gerçek dışı ve sorumsuzca açıklamalarına yönelik 14 Mart 2020
tarihinde ‘Gerçekler Özçınar’ın paşa gönlüne göre şekillenmiyor’ diyerek bir karşı açıklama yapmıştım.
Merak edenler bu tarihte yapılan açıklamama açıp bakabilirler. Nitekim Özçınar’ın bugün de temcit
pilavı gibi ısıtıp İzmir kamuoyunu meşgul ettiği eleştirilerine cevaplar o açıklamada mevcuttur.
Özçınar’ın, Başkanımız Sn. Tunç Soyer’e yönelik olarak hamasi biçimde sarf ettiği “Kirazlı
vatandaşlar bunun hesabını soracaktır” sözleri büyük talihsizliktir. Ancak belirtmeliyim ki Tunç Soyer
hesap vermekten imtina etmez ve etmeyecektir. Halka hesap vermek Tunç Soyer’in doğal
davranışıdır. Yine de, söz konusu iddialara ve suçlamalara, mevcut yargı kararları ve Büyükşehir
Belediyesi olarak dayandığımız yasal mevzuatlar çerçevesinde cevap vermek; sözü edilen durumun
halkımız tarafından tüm gerçekliğiyle öğrenilebilmesi noktasında oldukça önemlidir.
Daha önce belirttiğimiz bir noktanın altını tekrar çizmek konunun çarpıtılmasının önüne
geçmek açısından oldukça önemlidir. İzmir Büyükşehir Belediyesi, Özçınar’ın suçlamalarında
bahsettiği gibi Kiraz Belediyesi’nde bir Hastane, Yurt ve Üniversite yapımına itiraz etmemenin
yanında, süreç içinde bu yapıların inşasını içeren projelere zaten onay veren görüşünü Kiraz Belediye
Başkanlığına 13.01.2017 tarih, E.8739 sayılı yazı ile; söz konusu parselde yapılmak istenilen "Eğitim
Tesis Alanı", "Sağlık Tesis Alanı", gibi kullanımların 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı plan
kararlarına uygun olduğunu belirterek iletmiştir.
Büyükşehir Belediyesi’nin itiraz ettiği noktalar yasal mevzuatlara aykırı olarak proje
kapsamında Sağlık ve Eğitim tesislerinin alanının küçültülerek; ticari alan ve konut alanlarının
yapılmak istenmesidir. Bu gerçekleri halkın bilgisinden saklamaya çalışmak ancak siyasi bir amaç
güderek konuyu bağlamından kopartmak, saptırmaktır.
Gönül isterdi ki Sn. Özçınar kentimizin önemli temsil ve karar alma organı olan Büyükşehir
Belediye Meclisi’nin bir üyesi olarak toplantılara katılsın ve görüşlerini orada sergilesin. Ancak kendisi
bugüne kadar gerçekleşen 81 meclis toplantısının sadece üçüne katılarak kentimizin bu anlamda en
demokratik kanalını kullanma konusundaki isteksizliğini ortaya koymuştur. Meclise gelmeden Kiraz’ın

hakkı, hukuku savunulamaz Sn. Özçınar. Kendisine seçilmiş bir belediye başkanı olarak aynı zamanda
İzmir Büyükşehir Belediye Meclisinin de bir üyesi olduğunu hatırlatmayı borç bilirim.
Özçınar yaşanan hukuki süreçleri nedense kişisel olarak algılamakta ve açıklamalarında Sn.
Tunç Soyer’in kendisiyle kasten ve kişisel olarak uğraştığına dair bir algı yaratmaya çalışmaktadır. Bu
noktada, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin ve Başkanımız Tunç Soyer’in icraatlarında asla ve katiyen
insanları ötekileştirmediğini, siyasi duruş ve politika amacı olarak kapsayıcı ve iyileştirici bir saikle
hareket ettiğini bir kez daha vurgulamak gerekmektedir. İktidar partisi ve bağlı belediyeleri böyle bir
tavra alışık olmadıklarından olsa gerek durumu nedense farklı algılamakta ve halka yanlış aksettirmek
için gerçekleri gizlemeye çalışmaktadırlar.
Söz konusu projelere ilişkin alınan yargı kararı ortadadır fakat burada yine Büyükşehir
Belediyesi olarak temelde nelere karşı çıkıldığını belirtmek gerekirse;
-Söz konusu plan değişikliğinin İzmir Doğu Bölgesi 1/25000 ölçekli Nazım İmar Planı’nda hedeflenen
nüfus projeksiyonundan bağımsız olarak ilave nüfus getiren ve 1/25.000 Nazım İmar Planı’nın genel
ilkelerine aykırı nitelikte olduğu;
- 1/25.000 ölçekli Nazım İmar Planı Değişikliği ile söz konusu parselin bir kısmının Sağlık Alanı,
Ağaçlandırılacak Alan ve Orta Yoğun Gelişme Konut Alanı olarak yeniden düzenlendiği, Sağlık
Alanı’nın yaklaşık olarak %75 oranında, Yüksek Öğretim Alanı’nın yaklaşık olarak %25 oranında
azaltıldığı;
- Katı Atık Tesisleri Alanı (Boşaltma, Bertaraf, İşleme, Transfer ve Depolama) ve bağlantı yolu için
1/5000 ölçekli Nazım İmar Planı ve 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planı çalışmalarına Belediye
Başkanlığımızca başlanılmış olduğu, söz konusu Katı Atık Tesisleri Alanı ile Arkacılar Mahallesi, 1
parsel üzerinde kurulması planlanan Toplu Konut Alanı arasında bulunan mesafe, rüzgar yönü ve
eğim parametreleri dikkate alındığında yer seçim kararının uygun olmadığı yönündeki bilimsel ve
yasal gerekçelerimizi Kiraz halkımızın faydasına olacak şekilde itirazlarıma konu ederek ve yargı
mercilerin tarafından haklı görülerek projelerin itiraz ettiğimiz kısımlarıyla ilgili iptal kararları
alınmasını sağlamışızdır.
Açıklamalarında “Ben Tunç Soyer’den bir şey istemiyorum. Bakanlığıma istediklerimi
yaptırıyorum” sözüyle aslında Özçınar’ın nasıl da “Yerel irade” ve “Yerel Demokrasi” kavramlarından
uzaklaşarak bunları küçümseyen bir tavır takındığını üzülerek seyrediyoruz. Bir Belediye Başkanı
olarak, yerel iradeyi bu kadar öteleyen ve gücünü yok sayan, merkezi iradeye mümkün olduğunca
yaklaşmaya çalışan tavır aslında, mevzunun özünde amaçlanan noktayı gözler önüne sermektedir.
Merkezi idare tarafından türlü gerekçelerle (!) her geçen gün yetkileri tırpanlanarak merkezde
toplanan belediyelerin demokratik olarak zedelenmeleri sürecinde, bir yerel yöneticinin yüzünü
sürekli merkezi idareye dönmesi ve İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin yetkili organlarını by-pass’a
girişmesi demokratik zeminde uzlaşmak istemediğinin göstergesidir.
İzmir Büyükşehir Belediyesi, halkı manipüle edip kendi siyasi duruşlarını sağlamlaştırmaya
çalışan ve yerel yönetimin gücünü küçümseyen bu duruşa karşı her zaman hukuk çerçevesinde halkın
huzuru için cevap vermeye ve çalışmaya devam edecektir.
Kamuoyunun bilgilerine saygılarımız arz ederim.

Editör: TE Bilişim