İzmir Karaburun'da yaşayan yurttaşlar Rüzgar Enerji Santrallerinin (RES) yaşam alanlarına, sağlıklarına ve geçim kaynaklarına verdiği zararlara dikkat çekebilmek için açık mektup yayımladılar. Bölgedeki RES yatırımlarının gerekli mevzuata ve uluslararası hukuk kurallarına uymadığını belirten yurttaşlar yaşam tehlikesi yaratan tribünleri ve ait oldukları firmaları paylaşarak bu RES'lerin bir an önce faaliyetine son vermesini istediler.

'RES'MEN İSTİLA!

Yıllardır RES'lere karşı hem hukuki hem de fiili yöntemlerle mücadele eden Karaburunlu yurttaş davacılar ve Karaburun Kent Konseyi üyeleri son olarak bir açık mektup yazarak iklim krizinin yıkıcı etkileri karşısında yaşadıkları bölgede gerekli önlemleri almayan yetkilileri bir kez daha uyardılar. Karaburun'da 2000’li yıllarda başlayan RES yatırımlarının 3-5 yıl içinde yoğun bir şekilde kırsal bölgeleri adeta istila ettiğine dikkat çekilen mektupta, "Yerel nüfusun başlıca geçim kaynaklarından olan keçi yetiştiriciliği, büyük bir baskı altına girdi. Meralar, zeytinlik olarak düzenlenmiş araziler, RES türbinleri tarafından işgal edildi. Öyle ki, kanatlarıyla birlikte yerden toplam yüksekliği 150 metreyi bulan dev türbinler, köylerdeki konutların yer yer 300 metre yakınına kadar geldi" ifadelerine yer verildi.

"DEVLET HALKI DEĞİL YATIRIMCIYI KORUDU"

Karaburun Yarımadası’nın, Özel Çevre Koruma (ÖÇK) Bölgesi ilan edilmesine olanak sağlayan birçoğu koruma altındaki türlerden oluşan flora ve faunasının da bu RES istilası karşısında her geçen gün daha fazla tahribata uğradığına dikkat çekilen mektupta, bu durumlarla ilgili devlet kurumlarına yapılan itirazların gereğinin yapılmadığı belirtildi. İtirazlara verilen yanıtlarda sadece yatırımcıların çıkarları doğrultusunda konunun ele alındığı ve karar verildiğinin ileri sürüldüğü açık mektupta şu ifadelere yer verildi; "Süreç ilerledikçe yatırımcı için ulusal finans kaynaklarına ulaşımı çok rahatlatan bir ortam yaratılması sonucunda, önceleri yerelin itirazlarını dile getirilebildiği ÇED toplantılarına son verildi. Yatırımcılar, Bakanlıktan “ÇED olumludur” veya Valilikten “ÇED Gerekli Değildir” şeklinde karar alarak yerel halkın ruhu bile duymadan yeni yatırım yapmanın dikensiz yolunu buldu".

HUKUKİ SÜREÇLERİN KARABURUNLULARA ÖĞRETTİKLERİ

Karaburunlu yurttaşların Karaburun Kent Konseyi’nin çabaları ile RES'lere karşı yurttaş davaları açtıklarının aktarıldığı mektupta, bu davaların yerelin doğasını, ihtiyaçlarını ve itirazlarını göz ardı eden yenilenebilir enerji politikalarının, iklim değişikliği ile bir mücadele aracı olarak görülmesinin aksine, iklim krizini derinleştiren bir uyumsuzluk örneği olduğunu gösterdiğine işaret edildi. Karaburunlu yurttaşların hukuk mücadelesi sürecinden pek çok şey öğrendiklerine dikkat çekilen mektupta hukuk mücadelesi sonucu ulaşılan belli noktalar şöyle sıralandı;

  • Karaburun Yarımadası’nda yaşanan yurttaşlar pek çok kez ve çeşitli biçimlerde, ilgili Bakanlık ve bazı Yüksek Mahkeme kararlarıyla, ağır hak ihlallerine uğratılmıştır. Bu durum, Anayasa Mahkemesi kararı ile de kayıt altına alınmıştır.
  • Çevrenin korunması konusunda yasal yükümlülükleri olan idari makamlar bu yükümlülüklerini tamamen göz ardı edip, çatışmalı durumlarda her zaman yatırımcının yanında yer almakta, yatırımı eleştirerek karşı çıkmayı, “milli menfaate aykırı davranış içindeki vatan hainliği” olarak etiketlemektedir. Bu durum haklarını savunmak için dava açan vatandaşları ötekileştirip, hedef haline getirmektedir.
  • Özellikle Yarımada gibi coğrafi olarak fiziki sınırlama içinde olan yerlerde, yapılan yatırımların çevreye olan etkileri, tek başına değerlendirilemez. Kümülatif çevresel etki olarak ifade ettiğimiz bu yaklaşım, doğru yaklaşımdır.
  • Dünyada RES türbinleri kullanımında kabul edilen en düşük yaklaşma mesafesi, kullanılan türbinlerin yerden yüksekliğinin 10 (on) katı bir mesafedir. Karaburun Yarımadası’ndaki türbinlerin 150 metre yükseklikte olduğu düşünülürse, olması gereken konutlara yaklaşma (setback) mesafesi 1500 (binbeşyüz metredir). Hâlbuki bu konuda ülkemizde yasal bir düzenleme yoktur.

YAŞAMI TEHDİT EDEN 15 RES TRİBÜNÜ

Çeşitli köylerde, en yakın konuta olan mesafesinin 150 metre ile 650 metre arasında değişen tam 15 adet RES türbini olduğunu belirten Karaburunlular bu tribünleri ve ait oldukları firmaları paylaşarak yaşamı tehdit eden bu RES'lerin hemen durdurulması ve sökülmesi gerektiğine işaret ettiler. Bu tribünlerin gün boyunca çevresinde yaşayan insanların sadece kaza riski değil, gürültü, infrasound, gölge titremesi gibi etkilerle de tehdit ettiğini belirten Karaburunlular, "Yaylaköy, Mordoğan ve Sarpıncık Mahallelerinde bulunan 15 adet türbin hemen durdurulmazsa ve köylerden uzaklaştırılmak üzere sökülmezse doğacak her olumsuz sonucun birinci dereceden sorumluları, ülkeyi yönetme gücünü elinde tutan yürütme ve yasama organlarıdır" dediler.

Yaşam tehlikesi yaratan türbinler ve ait olduğu firmalar:

Editör: TE Bilişim