ALİ ÇATALBAŞ / Belki de yüzyıllardır İzmir adı geçince arkasından hemen "Ege'nin incisi" tanımlaması yapılır. Ege denizine "bir kısrak başı gibi uzanan" yarımada körfezinin çevresine kurulmuş Anadolu'da tarihi 8 bin 500 yıl öncesine götürülen bir yerleşim yeridir İzmir. Havası, suyu, toprağı, dağları, doğa yaşamı ile eski çağlardan günümüze onlarca uygarlığı barındırmış bir kent. 
Oysa İzmir, uzaktan bakıldığında fark edilmeyen çok önemli çevre sorunları olan bir kenttir aynı zamanda. Öyle ki bu sorunların birçoğunu İzmirliler bile bilmez, görmez ve hatta umursamaz halde!
İzmir iline ilişkin olarak bugüne kadar yapılan çalışmalar derlendiğinde, insan sağlığı açısından bazı toksit elementlerin varlığı göz ardı edilemez. TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Şube Başkanı Koray Önalan ile yaptığımız söyleşide İzmir’in sorunlarına değindik.


ZARARLI KİMYASALLAR İZMİR’İN KANAYAN YARASI
Önalan; ‘’ Karaburun, Torbalı'nın bazı kırsal yerleşimleri, Beydağları, arsenik maddesinin etkisi altında varlığını sürdürmektedir. Çiğli ilçesi sularında Bor sorunu problemi vardır. Aliağa körfez ve limanı, Bornova Merkez, Beydağları, Kadmiyum sorunu yaşıyor. Krom, Bakır, Lityum, Mangan, Nikel gibi bazı kirleticiler Seferihisar-Narlıdere ekseninde etkisini gösteriyor. Gaziemir, Karabağlar, Aliağa-Yeni Foça körfezi kurşun maddesinin kirletici etkisindedir. Uranyum, Toryum, Selenyum, Vanadyum gibi bazı minerallerin Kozaklı yaylası, kısmen Çeşme ve Urla civarında, anomali verdiğini ancak buna ilişkin toprak ve yeraltı suyu numune analizlerine dayalı ayrıntılı araştırmaların yapılmasına ihtiyaç bulunmaktadır. ’’ dedi. 
Koray Önalan; ‘’ Sağlık Bakanlığı ile Atom Enerjisi Kurumu tarafından ev içi radon konsantrasyon haritası 2014 yılında yayınlanmıştır. Özellikle İzmir'in batı kıyı bölümünde radon gazı etkilerin yüksek olduğu, bu nedenle de bu alanlarda yapılacak özellikle bodrumlu binaların, bodrum katlarının kullanılmaması veya yeterli düzeyde temiz hava alacak şekilde planlanması gerekmektedir.’’ açıklamasında bulundu.


ASBEST İZMİR’İN BAŞLICA SORUNUDUR
 İzmir ili genelinde yerleşim birimlerini etkisi altına alabilecek tıbbi jeolojik tehlikelerden biri de asbesttir. Ülkemizde 2012 yılında Sağlık Bakanlığı (Kanser Daire Başkanlığı) tarafından başlatılan Türkiye Asbest Kontrolü Stratejik Planı çalışmaları kapsamında 38 öğretim üyesi ve diğer ilgili personelin katılımı ile oluşturulan ekipler tarafından 2008 - 2012 yılları boyunca C45 kodu ile “mezotelyoma" tanısı almış olan hastalar taranarak kimlik numaraları, ad-soyad, yaş, cins, tanı tarihi, doğum yeri köy, ilçe, il, tanı aldığı il ve adreslerine göre dağılımları belirlenmiş; bu bilgilerden olası asbest teması yaşanan yerleşim birimleri saptanarak bunların bir kısmından toprak örnekleri toplanarak mineral analizi yapılmıştır. Yerleşimlerdeki asbest lifleri arasında illiyet bağı kurulmuş ve böylece ülke genelinde yerleşim birimleri asbest maruziyeti tablosu oluşturulmuştur. Bu yerleşim birimleri asbest maruziyet sonuçlarına göre belirlenen 379 yerleşim birimi arasında İzmir ili, Urla İlçesi, Yağcılar Mahallesi de yer almaktadır. 


İZMİR’DE ASBEST KAYNAKLI ÜÇ BÖLGE
İzmir ilinde asbest maruziyetine kaynaklık edecek 3 temel aktivite daha söz konusudur. Bunlardan ilki gerek 30 Ekim Depremi sonrası ağır hasarlı olarak belirlenen binaların gerekse kentsel dönüşüm kapsamındaki binaların yıkımlarında gerekli asbest güvenliğinin sağlanmamasıdır. İkincisi Aliağa gemi söküm alanında gerçekleşecek maruziyetler diğeri ise Karabağlar ilçesine bağlı Uzundere Mahallesi'ndeki gibi kaçak olarak dökülen asbestle kontamine yıkım atıklarıdır. Sonuç olarak; İzmir Valiliğinin(AFAD İl Müdürlüğü) Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü, MTA Genel Müdürlüğü, İzmir Büyükşehir Belediyesi, İZSU Genel Müdürlüğü, DSİ Genel Müdürlüğü, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı gibi kurumlarla işbirliği içinde jeojenik kökenli kirletici kaynaklarının belirlenmesi, belirlenen bu kaynak alanların uygulama imar planlarına işlenmesi ve varsa alınacak tedbirlerin tanımlanması ile planlama, yapı üretim ve denetim süreçlerinin de tıbbi jeolojik risklere göre yeniden yapılandırılması ve asbest nedenli hastalık riskleriniz azaltacak önlem projelerinin uygulanmasi gerekmektedir. Bu bağlamda özellikle kadmiyum ve kurşun'un Yeni Foca-Aliağa körfezi bölgesinde yoğun anomali vermesinin bu bölgedeki söküm tesislerinde yürütülen kontrolsüz faaliyetlerin etkilerinden kaynaklandığını düşündürtmektedir.

Editör: TE Bilişim