SON MÜHÜR-KAZİM BOZKURT/İzmir’de, ‘İletişim devrimi’ yapmanın önemini vurgulayan Kocabaş, kimsenin kimseyi yok saymadığı, aşağılamadığı bir platforma ihtiyaç duyulduğunu anlattı.

Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) Yerel Medya Çalıştayı’nın sonuç anlamda büyük bir tepki yarattığını ifade eden Kocabaş, “Basının tek derdi para değil. Basın patronları bir araya otursunlar, neden okunmuyoruz, izlenmiyoruz desinler. Sıkıntılar elbette var. Türkiye’de inanılmaz bir ayrımcılık var. Muhaliflik, basında zorunluluktur, neden yandaş kelimesi var? Özal, Menderes zamanında da vardı. Bu sefer neden göze battı? Kaç yıldızlı otellerde ikram cinsinden tatil yapan gazeteciler çıktı. Plazada, klimalı odasından aşağı inmeden halkçılık taslayan gazeteciler ortaya çıktı. Gazeteci Türkiye’nin bu şartlarında villada oturamaz. Herkesten mal beyanı isteniyor. Gazetecilerden de istensin” diye konuştu.

“Birileri dedikodu çıkarmasın”

İzmir Gazeteciler Cemiyeti (İGC) Başkanı Dilek Gappi’yi hedef alarak konuşmadığını vurgulayan Kocabaş, bu dedikoduları çıkaranları, bu iletişimi yüz yüze yapmaya davet etti. Devletin gazetelere verdiği basın ilan paralarının nereye gittiğini soran Kocabaş, “O paralara ne oluyor? Çalışanların gelişmesi için mi harcanıyor, patronun turizm masraflarına mı gidiyor? Bir muhabirin başarılı konuşmacı olabilmesi için, çok okuması, genel kültürünün gelişmiş olması gerekir. Hangi muhabir, ne kadar maaş alıyor ki kitap okuyabilsin, tiyatroya sinemaya gidebilsin? Bunları masaya yatıralım. Dilek Gappi’ye bunu söyledim. Bıraksın Anadolu yerel medyalarını. O İzmir’in cemiyet başkanı. Dürüstçe, ayırmadan ekmek parası için gazetecilik yapanları, şu gazetede çalışıyor, yandaş diye yaftalamak bize yakışmaz. Ama bunu yaratan iktidar. Süper egolar var. Bu mu bizi refaha götürecek? Benim önerim şu, gazeteci milletvekilleri dahil olmak üzere, gerçek bir çalıştay yapalım. Buna ihtiyacımız var. İzmir halkını, Bizans medyasının boyundurluğundan kurtarmalıyız Dilek Gappi. İstanbullu gazetecilere ödül vermekten vazgeçin artık. İzmir’de sürünen gazeteciler var” ifadelerini kullandı.

“Bir gazetecinin ilan istemesi kadar mesleğini aşağılatan bir şey yok”

Gazetecilerin, birlik olması halinde, ticaret odalarınınn, sanayi odalarının ajanslarını İstanbul’dan İzmir’e çekebileceklerini ileten Kocabaş, şöyle devam etti:

“Neden İzmir sermayesi İstanbul’a yaptırıyor reklam ajansı işlerini? Yeni Asır en yaşlı gazete, Ege Telgraf 70 yıllık gazete, Ticaret Gazetesi var, İzmir’i yazıyorlar. İzmir Ticaret Odası başkanısın. Senin düşünmen lazım ilan reklamı. Bir gazetecinin, gidip ilan reklam istemesi kadar mesleğini aşağılatan başka bir şey yok. Para aldığın elden emir alırsın. Gazeteci emir almaz, düğmesini iliklemez. İletişim fakültelerinde gazeteci yetiştirilemiyor, çocuklar istemiyor. Türkiye medyası, üç küstahın, beş tane aile saygısı olmayan ajansların yemek yapma güdümünde. Haberlerde ukalalık yapanlarla beddua okuyanlar var. Haber tarafsız, yorum objektif olmak zorunda. Hiçbir partinin diğerinden üstünlüğü yoktur. Yerel medya yerel yönetimlere mahkum ve muhtaç bırakılmamalı. Kadifekale’ye Eşrefpaşa’ya gidelim. Gazetelere kendimiz gidelim. Hangi merdiven boşluklarında gazeteşer var biliyorum. Bana küfretmeyi, arkamdan konuşmayı bıraksınlar, gök kubbede hoş seda bıraksınlar”

“İletişim devrimine muhtacız”

İzmir siyaseti ve sermayesinin medyanın yanında olmadığını dile getiren Kocabaş, 1998 yılında, 14 muhabirinin 12’sinin iletişim fakültesi son sınıf öğrencisi olduğunu, dekanla pazarlık yapıp “ Yarın cumhurbaşkanı geliyor sınavı başka bir gün yap” dediğini anlattı. Kocabaş, iş adamlarına eğilmediğinin altını çizerek, “Kendileri gelirdi yalvar yakar. Reklamı, ilanı sadaka gibi gören insanlar var. Düşünce değişimine, iletişim devrimine muhtacız. 2 bin lira verip site kuran, kartvizit bastırıp gazeteciyim diyor. Aç biilaç gazetecilik yapıyor çocuklar. Eskiden kurum danışmanları iki üç kişiden ibaretti. Şimdi gazete gibi basın büroları var. her şeyi hazır gönderen ajanslar var. Muhabir haber yazamıyor bugün. Televizyonda haberler gazete gibi. Mikrofon tutmanın bir usulü var, hepsi gitti” dedi.

“İstanbul İzmir’in ağası değildir”

Kocabaş, CHP’nin Yerel Medya Çalıştayı’nda yerel medyanın oteli ile ‘Kodaman’’ların otelnin neden farklı olduğunu sorarak, “Atila Sertel sevdiğim dostum, basının sorunlarına hakimi. Daha çok biz bize görmek istiyorum. Tuncay Özkan, kaç kere televizyonları ziyaret ettin? Sen artık İzmir milletvekilisin. İstanbulda yayın yapanlar idolümüz olsun, oturalım alkışlayalım. Bizans medyasında ben de çalıştım. Cumhuriyet basınını İzmir doğurdu. İstanbul, İzmir’in ağası değildir. Kim yanımda durdu benim? Fetöcü ağa üç sene aç bıraktı, nerede örgütler? Basın kartım gaspedildi. İstanbul’da olsak, ortalık birbirine giriyor” sözlerini aktardı.

Editör: TE Bilişim