Hakan Kandemir'in MüzikOmAir'e verdiği ropörtaj sizlerle.

Merhaba Hakan Bey Müzikonair’a hoş geldiniz.Türkiye’nin en eski bölgesel radyolarından olan Radyo Ege ve sonrasında büyümeyle birlikte bünyenizde başka medya alanlarınında oluştuğunu biliyoruz. Peki öncelikle medya sektörüne girmeye nasıl  karar verdiniz? Sizleri daha yakından tanımak isteriz. Neler söylemek istersiniz?

İzmir Türkiye’nin en güzel şehirlerinden birisi. İstanbul’a göre İzmir’in geri kalmaması gerektiğine inanan biriyim. İzmir, medyada bana göre hak ettiği yerde değil. Oysa İzmir, Türkiye’nin kültür başkentidir. Bu yüzden İzmir’e yatırım yaptık. Medyada hak ettiği yerde olması için, ülkeye hizmet etmek için; çünkü İzmir bunu hak ediyor. Ben ilk ve ortaokulu İzmir Kemalpaşa’da, Lise öğrenimini İzmir Türk Koleji’nde, üniversite öğrenimini Ankara Gazi Üniversitesinde Endüstri Mühendisliği’nde ve Yüksek Lisans eğitimimi İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde tamamladım.

Eğitim hayatımın bir kısmını Avustralya’da geçirdim. Oradaki yaşam benim için çok önemliydi. Çünkü kültüre, sanata, müziğe çok önem veren bir millet olduğunu gördüm. Kültür, sanat ve müziğin egemen olduğu toplumlar daha mutlu daha huzurlu ve daha refah seviyesinde oluyorlar. İnsanlar tartışmak yerine sanatla müzikle uğraşsalar, bugün toplumumuzun daha iyi yerlerde olacağı düşüncesindeyim. Müziğin toplum için çok önemli olduğunu düşünüyorum. Dolayısıyla müziğe olan ilgimden dolayı Radyo Ege’ye yatırım yaptık. Grubumuza kattık. Daha iyi yerlere taşıyacağız. Bölgesel yayın çerçevesinde kısa bir süre sonra birçok noktada yayına geçeceğiz.

Bu süreç işinizi ve kişisel yaşamınızı nasıl etkiledi?

Özellikle bir süreç demeyelim. İzmir’de birçok afet oldu aynı zamanda. Deprem oldu, sel oldu. Tabi bu süreçte İzmir’de büyük bir deprem yaşadık. Bu nedenle biz bir iki gün yayınlarımızı tamamen kesmesek bile kayıtlardan yayın yaptık. Çünkü ofislerimiz Bayraklı’da ve biliyorsunuz ki Bayraklı depremden en çok etkilenen ilçemiz oldu. Bu nedenle güvenlik açısından ve ilk günün şoku ile yayınlarımız kayıttan devam etti.

Binamızda herhangi bir sıkıntı olmamasına rağmen, psikolojik olarak insanlar kapalı alanlara girmekten çekindiler. Stüdyolarımız deprem esnasında zarar gördü. Bir de üzerine çevremizde birçok bina yıkıldı. Birçok acı tabloyla karşılaştık. Tüm bunlara rağmen yayınlarımıza 24 saat devam ettik ve yıkılan binaların bulunduğu yerlerde 24 saat muhabir arkadaşlarımızla yayınlar yaptık.

Süreçte reklam gelirlerimizi de önemli ölçüde düşürdü. Çünkü insanların sokağa çıkma yasaklarının olduğu dönemde araba kullanmayacaklarını düşünen reklam ajansları veya reklam verenler reklam programlarını durdurdular. Tüm sektörlerde olduğu gibi bizim sektörümüzde ağır bir yara aldı. Bu durum da gelirlerimizi olumsuz etkiledi.

‘Bölgenin En Güçlü Radyosuyuz’

Radyo yayıncılığı pahalı bir yayıncılık alanıdır. Maliyetlerimiz sürekli artmaktadır. Meslek birliklerine ödemelerimizi yapıyoruz. Bunun dışında en temel gider kalemlerimizden birisi elektriktir ve elektriğe sürekli zam gelmektedir. Ama reklam gelirleri aynı şekilde artmamaktadır. Tabi aynı zamanda dolar kurunun yüksekliğinden dolayı yatırımlarımız maalesef zorlaşıyor, ağırlaşmaktadır. Devletin yurt dışındaki örnekleri gibi daha çok destek olması gerektiğini düşünüyorum. Biz buna rağmen bölgenin en güçlü radyosuyuz ve yatırım yapmaya, sermayemizi güçlendirmeye ve daha iyi noktalara gelmeye çalışıyoruz. Ayrıca Radyo Ege üzerinden uydu yayıncılığına geçeceğiz. Bununla ilgili çalışmalarımız da devam ediyor.

Günümüzde dijital sektörün yaygınlaşmasıyla birlikte sizce radyolara olan ilgi azaldı mı? ve müzik sektörünün hatta müzik kanallarının bile digital sektöre yönelmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir. Tabiki yeni nesil medya radyo yayıncılığının içerisinde bir etkileme söz konusudur. Ancak şöyle bir durum var; eğer yenilikçi bir medyaysanız, yeni nesil medyanın teknolojilerinden faydalanarak kendinizi geliştirebilirsiniz. Biz şu anda birçok platformda yayın yapmaktayız. Bununla birlikte radyoların oluşturmuş olduğu ‘radyosfer’ projesine katıldık.
Biz aslında karasalda bölgesel yayın yapıyoruz.

‘Karasal Yayın Milli Güvenlik Unsurudur’

Karasal yayın hiçbir zaman yok olmayacaktır. Karasal yayın milli güvenlik unsurudur. Radyo ve telsiz her zaman ön planda olacaktır. Çünkü insanlar artık trafikte daha çok zaman geçirmektedirler. Trafikte de insanlar radyo dinlerler, haber alırlar, müzik dinlerler. Radyo canlı bir organizmadır. İyi programcılarınız varsa bundan yararlanabilirsiniz. Dijital müzik platformlarından müzik indirmek ile radyoculuk aynı şey değildir. Çünkü radyo ile etkileşim halindesinizdir. Ayrıca internet üzerinden dünyanın herhangi bir noktasına da sesimizi duyuruyoruz. Biz yayın raporlarını incelediğimizde, geri dönüşlere baktığımızda Avrupa’nın birçok ülkesinde yaşayan vatandaşlarımızdan gelen mesajları görüyoruz. Bunlar bizi çok mutlu ediyor.

Bizim program yapımcılarımız Egeli’yi çok iyi tanıyan bilen ve bölge coğrafyasını da bilen, yaşayan, bununla birlikte bire bir dinleyici ile etkileşim halinde olan yayıncılardır. Bir nevi onların en iyi arkadaşıdır. Yayıncılarımızın dokundukları insanlardan gelen teşekkür mesajları, iyi niyet mesajları, iyi ki varsınız gibi mesajlar bize değeri eşsiz bir gurur vermektedir.

Radyo Ege dışında, Son Mühür internet sitesi, televizyon kanalı ve aynı zamanda Radyo ve Televizyon Yayıncıları Meslek Birliği (RATEM)’in genel kurulunda da olduğunuzu biliyoruz. Öncelikle çalışmalarınız nasıl gidiyor ve bundan sonrası için ne gibi projeleriniz hedefleriniz olacak biraz bahsedebilir misiniz? Mesela dijital yayıncılık alanında da yer almayı düşünüyor musunuz?

RATEM Genel Kurulu’nda yönetim kurulu üyesi olarak seçildim. Kaderin bir cilvesidir ki Ege Bölgesi’nin tek yönetim kurulu üyesiyim. Dolayısı ile üzerimizde ciddi bir yük var. Çünkü İzmir’de, Ege Bölgesi’ndeki tüm radyo ve televizyonları temsilen yönetim kurulu üyesiyim. Tabi bu zor bir görev. RATEM’in görevi Türkiye’deki radyo yayıncılığının, televizyon yayıncılığının haklarını iyileştirmek, geliştirmek ve Avrupa’daki ve dünyadaki iyi örnekleri Türkiye’ye transfer etmektir. Dolayısıyla burada Radyo Ege gömleğini çıkartıyoruz.

‘Ege ve İzmir Gömleğini Giyiyoruz’

Ege ve İzmir gömleğini giyiyoruz. Artık bu noktadayken kişisel menfaatimiz dışında bütün radyo ve televizyon kanallarının çalışma şartlarının geliştirmek olduğu bilincinde oluyoruz. RATEM aynı zamanda yüzlerce radyo ve televizyon kanlının olduğu çok güçlü bir örgüttür. Şu an RATEM başkanı Sayın Aydın Şerbetçioğlu’nun çok olumlu projeleri var. Aynı zamanda birbirinden değerli Yönetim kurulu üyeleri bulunmakta. Bu projeler hem Türkiye’nin tanıtımına hem Türk müziğine hem Türk sanatına ve medyasına ciddi katkılar sunacağına inanıyorum.

Bünyemizdeki Son Mühür televizyonumuzun hızlıca uydu yayıncılığına geçmesi için çalışmalarımız devam ediyor. Kurumsal kimliğimizi güçlendirmek, haber ağımızı, irtibat ofislerimizi ve stüdyolarımızı açmayı planlıyoruz. Biz İzmir’in en güçlü medya kuruluşuyuz ve bunun sorumluluğu içerisindeyiz.

Türkiye’deki radyoculuk sektörünü nasıl değerlendiriyorsunuz?

20. yüzyılın en popüler yayın mecralarından birisidir radyo. 1920’lerden günümüze sürekli gelişmiştir. Yüzyılın ilk yarısında daha çok kamusal hizmeti varken gelişen dünya ve teknoloji ile daha çok eğlence ve haber alma mecrası olmuştur. Daha önceleri devletin tekelinde birkaç radyo olan yayıncılık bugün özel sermaye ile binlere ulaşmıştır. Tabi içerikleri zengin ve nitelikli yayıncılık yapan radyolar dinleyicide kendilerine hemen yer bulmaktadır. Teknoloji hızla gelişmektedir ve radyo kanalları da bu duruma ayak uydurmak durumundadırlar. İyi bir alt yapı ve güçlü verici ağı ile kesintisiz olarak rakiplerinden ayrılmaktadırlar.

Bu binlerce radyodan da bir kısmı kendini sürekli güncel tutmaktadır. Radyo pahalı bir yayıncılıktır. Bu noktada devletin desteği çok önemlidir. Bugün Avrupa’da özellikle Kuzey ülkelerine radyoya güven ve haber alma mecrası olarak bakıldığında oranlar %90’ların üzerindedir. İnsanlar radyoya güveniyor ve dinliyor. Bu oran güney ülkelere indikçe azalsa da önemsenecek oranlarda. Bizim ülkemize baktığımızda ise insanlar radyoyu en çok yolda dinliyor. Radyo bir eğlence unsuru. Ancak haber almanın en hızlı şekli aynı zamanda. Bugün bile teknolojinin zaman zaman kesintiye uğradığı dönemlerde insanlar büyük afetlerde haberleri radyolardan dinlemiş ve öğrenmişlerdir. Şartlarımızın Avrupa standartlarına gelmesi önemlidir. Bu noktada radyo yayıncılığı da gelişecektir.

Radyo Ege’de daha çok hangi tür şarkılar ve ne tarz programlara yer veriyorsunuz? Nasıl bir yayın içeriğiniz ve program akışınız var biraz bahsedebilir misiniz?

Radyo Ege Türkçe pop müzik yayın yapan bir radyodur. Gün içerisinde en çok sevdiğiniz şarkıyı dinleyebilirsiniz. Yeni çıkan tüm şarkılar rotasyonda olduğu gibi, Türk popunun gelmiş geçmiş en iyilerini de dinleyebilirsiniz. Birden sizi geçmişe götürüp yüzünüzde bir tebessüm oluşturabilir.

İyi müzik, doğru haber… Saat başı haber bültenlerimiz ile İzmir, Ege Bölgesi ve dünya gündemini yayınlarımıza taşıyoruz. Çok önemli durumlarda önemli konuklarımızı ağırlayabiliyoruz. Ancak tabiki iyi müzik her daim radyonuzda.

‘Ege’nin Kalbine Dokunan Bir Radyoyuz’

İzmir yılın 300 günü güneş gören bir şehir. Ege Bölgesi, Akdeniz coğrafyasının en güzel noktalarından birinde. Coğrafya ve iklimin insanların yaşam tarzlarına etki ettiğini hepimiz biliyoruz. Bu şehirde insanlar mutlu ve güler yüzlü. Bu yüzden yayın içeriklerimiz neşeli, enerjik… Yazın hareketli, eğlenceli. Kışın sakin ama mutlu bir yayın içeriğimiz var. Her dinleyici kendinden bir şey bulabiliyor. Sanırım son bir iki yılda hepimizin de toplum olarak buna ihtiyacı var. Bölgenin yaşam tarzına göre yayın yapan yayıncılarımız var. Hepsi alanında deneyimli, başarılı ve en önemlisi Ege’yi tanıyan bilen ve yaşayan yayıncılar. İşte bunlar bir araya geldiğinde mutlu bir sinerji ile interaktif bir yayın içeriği oluşuyor. Ege’linin kalbine dokunan bir radyoyuz.

Radyoculuğu meslek olarak yapmayı düşünenlere ne gibi tavsiyelerde bulunmak istersiniz?

Günümüzde artık çok fazla İletişim Fakültesi var. Çok fazla mezun var. Ancak tüm mezunları istihdam edecek iş alanı maalesef yok. Bu yüzden okulla birlikte radyoculuğu meslek olarak yapmak isteyenler büyük bir yarış içerisindedirler. Sadece kulağa hitap eden bir yayıncılık yapıyorsunuz. Bu yüzden seslerini ve bilgilerini, tecrübelerini çok iyi kullanmalılar. Televizyonda anlatmak istediğinizi bir yüz mimiğinizle ifade edebilirken radyoculukta bu mümkün değil.

Bu yüzden sesiniz, tonlamanız sizin notalarınız oluyor. Bunu başarmak ise her şeyi biraz biraz bilmekten geçiyor. Gündemi takip etmek, teknolojiye ve tüm yayın kurallarına hâkim olmak. Doğru ifade edebilmek için hukuk, siyaset, ekonomi, coğrafya, müzik terimlerine hâkim olmak. Okumak ve yine okumak. Doğru ve etkili konuşmak. Radyoyu sadece bir müzik kutusu olarak görmemek gerek. İçinde büyük bir bilgi birikimi var. İşte tüm bunlar bir arada olunca nitelikli ve kaliteli bir yayın ile dinleyicinin kalbine dokunabiliyorsunuz

Röportajımıza katılarak bize zaman ayırdığınız için teşekkür ederiz. Son olarak Müzikonair okuyucularına neler söylemek istersiniz?

Müzik0nair’in değerli okuyucularına ve sizlere çok teşekkür ediyorum. 1 Ekim radyomuzun doğum günüydü. 25 yaşında güçlü bir radyoyuz ve bu süreçte bize zaman ayırdığınız için de çok teşekkür ediyorum. Radyo sestir, ses nefestir, nefeste hayattır. Radyo hayattır. Radyonuzun sesini açın. Tüm Müzikonair okuyucularına ve sizlere sağlıklı, müzik sanat dolu günler diliyorum.

Editör: TE Bilişim