Türkiye’de kur krizi ve ardı ardına zamlarla yoksullaşma, her geçen gün daha da hissedilirken Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) 81 ilde sokağa çıktı.. 

“Artık yeter, geçinmek istiyoruz” sloganıyla gerçekleşen eylemin İzmir’deki adresi Konak’taki 9 Eylül Meydanı oldu. Yüzlerce emekçinin “Şalter inecek, bu iş bitecek”, “Zam, zulüm, işkence”, “Genel grev, genel direniş” sloganlarıyla düzenlediği protesto eyleminde konuşan DİSK Ege Bölge Temsilcisi Memiş Sarı önemli bir çağrı yaptı.

Sarı, Hak-İş ve Türk-İş sendikası üyesi emekçilere genel grev çağrısında bulundu. Sarı, "Burdan Türk-İş ve Hak-İş'e, onların üyesi olan emekçilere sesleniyoruz. Şunun için sesleniyoruz, sadece DİSK üyelerinin paraları pul olmuyor, sadece DİSK üyeleri yoksullaşmıyor, bu ülkede emekçiler yoksullaşıyor. Gelin şalteri indirelim, genel greve çıkalım, bu işe bir 'tamam' diyelim" şeklinde konuştu.

İşte basın açıklamasını okuyan Sarı'nın satır başları:

''Artık yeter! Geçinmek istiyoruz! İşsizlik, pahalılık, zamlar, faturalar belimizi büküyor. 

Biz çalışıyoruz, bir üretiyoruz, bu ülkenin ekonomisini biz büyütüyoruz ama geçinemiyoruz. Borçla yaşamaya çalışıyoruz. Patronlardan çok vergi veriyoruz. İş yeri işyeri, meydan meydan anlatıyoruz. 

Milyonlarca işçi adına, emekçi adına, emekli adına, geçinemeyenler, barınamayanlar, iş bulamayanlar adına haykırıyoruz. Ekonomik krizin ve pandeminin ağır yükünü biz taşıyoruz. Her sabah yeni zamlara uyanıyor, her gün yoksullaşıyoruz. Üstüne üstlük son günlerde dövizin hızla artışıyla ekmek aslanın ağzından midesine indi. 

Ülkeyi yönetenler "dövizden size ne” diyorlar. Bizim aklımızla dalga geçmeyin! Biz Türk Lirası kazanıyoruz, döviz kuru arttıkça iğneden ipliğe her şeye zam geliyor. Türk Lirası değer kaybettikçe her gün daha da yoksullaşıyoruz. Biz ayrıcalıklı 3-5 müteahhit şirket değiliz. Döviz geliri garantili ihaleleri biz almadık. 

Evet döviz yükseldikçe onlar kazanıyor. Ülkenin kaynaklarını ucuza kapatmaya gelen petrol prensleri kazanıyor. Peki kim kaybediyor. Türk Lirası değer kaybettikçe, biz kaybediyoruz. Emeğimiz ucuzluyor, satın alma gücümüz azalıyor. Ülkeyi yönetenler Türk Lirasının değer kaybetmesi ile övünüp buna “kurtuluş savaşı” diyorlar. 

Oysa paramız değer kaybettikçe bu ülke daha yoksul ve daha bağımlı hale geliyor. Türkiye Avrupa’nın en düşük asgari ücretinde Arnavutluk ile yarışıyor. "Türk Lirası değer kaybedince ücretler azalacak, rekabet gücümüz artacak, yabancı sermaye Türkiye'ye akacak" diyorlar. Yok öyle yağma! Bu ülke, bu halk, bu ülkenin işçi sınıfı satılık değildir. 

Uluslararası pazarlarda kelepire satılığa çıkarılacak şahsa ait bir mal değildir. Yabancı sermaye için, petrol prensleri ve kralları için “kelepir emek kelepir memleket” diye tezgâh açanlara direneceğiz! TL ucuzlasın, emek ucuzlasın, memleketin taşı toprağı ucuzlasın tezgahını bozacağız! 

Bugün ülkemize, emeğimize sahip çıkmak yurtseverliğin gereğidir. 

• TL'nin ve emeğin değersizleştirilmesi politikasından derhal vazgeçilmelidir. 

• TL'nin değersizleşmesi nedeniyle yaşanan tüm kayıplar asgari ücret artışıyla telafi edilmeli, bu artışta işçiler büyümeden de pay almalıdır. 

• Asgari ücretin ve tüm ücretlerin asgari ücret tutarı kadar bölümünde vergi ve kesintiler kaldırılarak tüm ücretlere 1000 lira iyileştirme yapılmalıdır. 

• İşçi sınıfının yaşadığı gelir kaybını telafi etmesinin en önemli yolu, sendika ve grev hakkıdır. 

Bu hakların kullanımı önündeki tüm yasal ve fiili engelleri kaldırılmalıdır. Buradan bir kez daha haykırıyoruz: Yoksulluğa ve emeğimizin ucuzlatılmasına teslim olmayacağız. Kara kışı işçi baharına çevireceğiz! Üretimden gelen gücün kullanımı da dahil olmak üzere demokratik her türlü yöntemle direneceğiz! Bu ülke, bu halk, bu ülkenin işçi sınıfı satılık değildir! Emeğimizi ve memleketimizi savunmak için omuz omuza!''

Editör: TE Bilişim