SON MÜHÜR-SEMRA İĞTAÇ/İzmir’de yıkıma neden olan 6.9 luk depremde 37 kişinin öldüğü 17 kişinin yaralandığı Rıza Bey Apartmanı Davası’nda bir kişi tahliye oldu. Büyük acıların yaşandığı depremde ailesini kaybeden Emine Yücel Son Mühür Televizyonu’nda yayınlanan Semra İğtaç’ın hazırlayıp sunduğu Haber Aktüel programına katılarak tahliyeye tepki gösterdi: “Biz bu İzmir depremini yaşadık. Onca canımızı yitirdik. Bu ihmaller sonucunda bu katliamları gördük. Türkiye deprem ülkesi olduğu için İzmir’de İstanbul’da çeşitli ilerimizde yaşanacak birçok büyük depremler olacak"

"Hasarlı binalarda kiralık tabelalar duruyor"

"Biz bunları bekliyoruz ancak en yakın örnek Bayraklı biliyorsunuz ki depremden sonra birçok onlarca yüzlerce bina ağır hasarlı orta hasarlı ya da az hasarlı. Sonuçta bir hasar almış ancak bu hasarlı binalara hiçbir şekilde şu anda müdahale yok. Bakıyoruz ki balkonlarında kiralık tabelaları var. Satılık tabelaları var. Satım işlemi yapılıp ta tapuda veya belediye de ağır hasarlı, orta hasarlı olduğu ortaya çıkan yapılar var, daireler var. Şu anda okullar açıldı biliyorsunuz bir sürü üniversite öğrencimiz gelecek. Burayı bilmeyip tayinden gelen bir sürü insanımız var. Ekonomik durumu iyi olmayan insanlarımız var, halkımız var. Bu insanlar buradaki biraz önce bahsettiğim kiralık satılık daireleri alacaklar. Kiralık evlerde oturacaklar ve en küçük bir depremde dahi bu binalar hasar aldığı için 5-6-7 şiddetindeki bu depremlerde yeni katliamlar olacak. Yeni Rıza Bey apartmanları ortaya çıkacak. Biz bunların önüne geçmek istiyoruz biz halk olarak biz özellikle İzmir olarak bunun önüne geçmeliyiz diye düşünüyorum. Bu davanın önemi de buradan kaynaklanıyor"

"Bizim yaşamımız o dakikalarda dondu"

"Aslında ben burada 2 evladımı kaybettim ve saat 14:51 30 Ekim’de kaldık. Bizim yaşamımız o dakikalarda dondu. Biz hala duygusal olarak psikolojik olarak o günden çıkabilmiş değiliz ki birçok bu depremi yaşayan kayıpları yaşayan insanlar yakınlarımız bu psikolojiden çıkabilmiş değil. Maalesef biz bunun ne kadar ağır ne kadar kötü ne kadar nefes alması zor bir durum olduğunun farkındayız. Ben anne olarak bu yaşanılan acıların başka binalarda yaşanmasını istemiyorum. Genç kızlarını, genç çocuklarını buraya üniversiteye gönderen ailelerin veya başka herhangi birisinin  bu acıları yaşamasını istemiyorum ve o yüzden Rıza bey apartmanının davası bizim için önemli bir dava. Ben çocuklarımı kaybettim ama bu daha bir emsal olması gerekiyor bütün herkes için bir emsal olması gerekiyor ve kamuoyunun bu davaya sahip çıkması gerekiyor.  Bu davada verilecek herhangi bir karar da mutlaka halkı etkileyecek.  Özellikle İzmir halkını etkileyecek diye düşünüyorum. Burada yaşam hakkı gasp edilen masum yavrular için bu davada tüm sorumluların bu olaydaki tüm sorumluların gereken cezaları alması gerektiğini düşünüyorum. En ağır cezaların verilmesi gerektiğini düşünüyorum ki tekrar bu yaşadıklarımızı başka anneler babalar kardeşler tarafından yaşanmasın. Bu yüzden bu dava bizim için hepimiz için önemli bir dava. Daha önceki depremlerdeki gibi şu suçludur denilerek diğer suçluların üstü örtülmemeli. Neden örtülmemeli? Burada suçlu olan herkes eğer kamuoyunun vicdanını rahatlatacak bir çözüm olursa ve kamuoyunun dikkatini çekecek bir ceza alırsa bu sefer biraz önce bahsettiğimiz depremde ağır hasarlı olupta üstüne kiralık tabelasını asan kişiden diyecekler ki o tabelayı asarken düşünecekler ben bu tabelayı asmamalıyım bak böyle böyle oldu. Rıza beyde işte bu durumlar oldu"

"Biz bu binalarda can taşıyoruz"

"Bundan ben sorumlu olurum.  Eğer vicdanen siz kendinize bunu söyleyip tabelayı asabiliyorsanız yaptırım olması gerekiyor ki o tabelayı asamasın satamasın eğer riskli raporu varsa o binayı mutlaka yaptırsın. Basit şeyler bunlar hepimizin hayatta görebileceği karşılaşabileceği şeyler. Biz bunlara dikkat etmek zorundayız. Bütün herkes bunlara dikkat etmek zorunda. Çünkü biz bu binalarda can taşıyoruz. Hiçbir mal mülk hiçbir şey bir insan hayatına karşılık gelemez. Nerede çocuklarımız nerede?yok anneler ağlıyorlar duruşma salonunda ‘Görmedim, Duymadım, Bilmiyorum’ un sonunda gelen bir tahliye var ve birinci celsede annelerin gözyaşları arasında anne feryat ediyor orada ‘Ben yavruma gelinlik giydirecektim kefen giydirdim’ diyor. Ben feryat ediyorum. Orda çocuklarımı okula başlatacaktım herkesin çocuğu okula başladı. Benimkiler mezarda, yan yana duruyorlar diyorum ama tahliye geliyor. Ben burada bu önemli noktaya dikkat çekmek istiyorum. Burada kaza taksir afet bunlar değil yani burada esas noktaya odaklanmamız gerekiyor burada bir ‘kasıt’ var burada bir parayı düşünme kastı var bu kasıt ile davaların ilerlemesi düşüncesindeyim. Ancak o zaman gerekli yaptırımlar çıkar ve ancak o zaman bizim halkımız da diyebilir ki evet bu işte ben de sorumlu olabilirim. Yaptırımlar gelmeli ve bu yaptırımlar dikkat çekmesi gerekiyor. Tahliyeyi duyduğum an çok büyük bir şok etkisi yarattı, bir türlü konuşamadım, kaldım. Hiç bir şey söyleyemedim. Nasıl olur böyle bir şey? Nasıl olur yani benim çocuklarım mezardalar ve bir daha hayatta olmayacaklar. Bir daha geri gelmeyecekler ve sorumlu olan kişiler ellerini kollarını sallayarak dışarıda dolaşacak. Hak mı ? Buradan herkese soruyorum hak mı ? Cezaevi koşulları uygun değil diyor oradaki savunma yapan kişiler. Evet mezarlık koşulları uygun değil hele bir çocuk için” ifadelerini kullandı.

Editör: TE Bilişim