BÜNYAMİN DOBRUCALI / 

30 Ekim depremi, tam 61 yıl boyunca birlikte yaşamak zorunda kalan cezaeviyle Buca’nın zoraki ortaklığını bitirecek gelişmelerin kapısını araladı. Depremde hasar gören tarihi bina yıkıldı, sadece Buca’nın değil İzmir’in en değerli arazilerinden biri ortaya çıktı.  

NE OLDUĞUNU BİLİYORUZ! NE OLACAĞI KONUSUNDA KAFALAR KARIŞIK 

Çok uzun yıllardır konuşulan ancak ilk adımın bir türlü atılamadığı Buca Cezaevi’nn yerinde artık yeller esiyor. Koltuğa oturmasının üzerinden 3,5 yıl geçen Buca Belediye Başkanı Erhan Kılıç’la, Buca Cezaevi’nin geleceğini masaya yatırmak için br araya geldik. Başkan Kılıç, sürecin ‘AVM olmasın, yeşil alan olsun!’ mantığıyla özetlenemeyecek kadar karmaşık olan sürecini mümkün olduğunca basitleştirerek anlattı. 

PLANLAR 2003’DE DEĞİŞTİ VE O BÖLGEYE TİCARET MERKEZİ KONULDU 

Bölgenin imar planlarının 1993, 1997, 2003 ve 2013’te değişiklikler geçirdiğini belirten Başkan Erhan Kılıç ‘arazinin tam ortasına 25 bin metrekarelik Ticaret Merkezi izni verilmiş. Bu 25 bin metrekarelik alan 1,5 emsal yoğunlukla 37 bin 500 metrekare inşaat izni demektir. Ticaret Merkezi dediğiniz anda bunu AVM olarak, bu metrekareyi düşündüğünüzde ortaya çıkacak olanın dev bir AVM olacağını görebilirsiniz.  

ARTIK MUHATABIMIZ ADALET BAKANLIĞI DEĞİL ÇEVRE, ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI 

Adalet Bakanlığı 1.Sınıf Hakimler için bölgeye lojmanlar yapmak istiyordu. Çevre, Şehircilik ve İklim Bakanlığı devreye girerek, bildiğim kadarıyla takas yöntemiyle Adalet Bakanlığı’na lojman için başka arazi vererek Buca Cezaevi’nin arazisini teslim aldı. Artık bölgeyle ilgili muhatap Çevre, Şehircilik ve İklim Bakanlığı, doğal olarak da Bakan Murat Kurum’. Araya girip, Bakan Murat Kurum’la Buca Cezaevi arazisi için hiç görüşme imkanınız oldu mu? Diye soruyorum, ‘hayır’ cevabını alıyorum. Devam ediyor Başkan Kılıç.  

YEŞİL ALAN OLSUN! OLSUN DA NASIL? 

İnsanlar haklı olarak ‘bölgeye AVM yapılmasın, park olsun, yeşil alan olsun’ diyorlar. Ben de onu söylerim, söylüyorum ama bu iş söylemekle olur mu? Çevre Bakanlığı’nın eline geçen arazi Buca’nın belki de en değerli arazisi. Sadece arazi olarak bile değeri en az 2,5 milyar TL’den aşağı değildir. Bu kadar değerli bir arazi karşısında takas için ne teklif edebilirsiniz? Bırakın Buca Belediyesi’ni, Büyükşehir Belediyesi bile bu kadar büyük bir rakamın altından kalkabilir mi?  

BU SEVDADAN VAZGEÇ, VER BURAYI PARK YAPALIM! 

Çevre Bakanlığı’na gel bu sevdadan vazgeç, burayı park yapalım dediğimizde elindeki bu kadar kıymetli araziden kim vazgeçer ki? Sorusu da beraberinde geliyor. İmar planındaki TM sayesinde buraya AVM yapmak isteyebilirler elbette. Ancak, AVM ruhsatı Buca Belediyesi’nden çıkmak zorunda. Ben hukukçuyum. AVM ruhsatına karşı yasal hakkımı sonuna kadar kullanırım. 

ADNAN KAHVECİ YOLUYLA İLGİLİ SÜRPRİZE HAZIR OLUN! 

Buca Cezaevi’nin yıkılmasıyla ortaya çıkan araziye AVM yapılmasının Buca’da geri dönüşü olmayan sorunlara yol açacağını vurgulayan Erhan Kılıç, ‘’30-40 bin kişinin anı anda bu bölgeye geldiğini düşünün. Hangi yol bunu kaldırabilir? Menderes Caddesi yakın bir zamanda Buca metrosu çalışmaları nedeniyle zaten sıkıntılı bir sürece girecekken, şu anki yapısının bile zor kaldırdığı bir trafik varken kentin göbeğine AVM fikri bu kente büyük zarar vereceği çok açık. Buca Cezaevi’yle ilgili süreci yakından takip ediyorum ve bakanlığın atacağı adımları bekliyorum ancak Buca için bölgeyle ilgili sürprize de hazır olun. Yıllardır merakla beklenen Adnan Kahveci yolunun Buca Cezaevinden geçen kısmını şimdilik tarih vermek istemiyorum ama çok yakın bir zamanda bu kente kazandıracağımızı şimdiden müjdeleyebilirim. Adnan Kahveci, Doğuş, Erdem ve Menderes Caddesi birlikteliğiyle bu kentn en büyük sorunlarından biri olan trafiğe bir nefes aldırmaya kararlıyım’ meajı verdi.

Sohbete dair izlenimler…
Buca Belediye Başkanı Erhan Kılıç’ın Buca’nın en değerli arazisine park yapılması, yeşil alan olarak kente kazandırılması konusunda Buca’da yaşayan her aklı başında vatandaş kadar arzulu, istekli olduğu çok açık. Hukukçu kimliği taşıması nedeniyle üzerinde dans edebileceği zeminin ‘yasal çerçevesini’ enine boyuna düşünüyor. Belki de gereğinden fazla düşünüyor. Bölgenin yerelde 1 numaralı koltuğuna oturan kişinin kentin kimliğini tepeden tırnağa değiştirebilecek bir olay öncesinde çok daha aktif, çok daha agresif, çok daha katı ve çok daha gürültücü olması gerektiğini düşünenlerin aksine Erhan Kılıç, süreci sessiz sedasız götürecekmiş izlenimi veriyor. Bende bıraktığı izlenim Buca Cezaevi’nin geleceği konusunda oluşacak toplumsal bir duyarlılığa ihtiyacı olduğu yönünde. Çevre, Şehircilik ve İklim Bakanı Murat Kurum’un söz konusu araziye devasa bir AVM yapmasını engelleyebilecek tarzda bir toplumsal duyarlılıktan söz ediyorum. Zehir gemisi Sao Paulo’ya karşı kentte oluşan ve sonuç veren türden bir duyarlılık. O duyarlılığın fitilini ateşleyecek ismin Erhan Kılıç olma ihtimali bana göre soru işareti. Buca üzerindeki ölü toprağını atıp idam fermanı olabilecek AVM’ye karşı tek vücut olmazsa çok büyük ihtimal dev bir AVM kazanacak ancak geleceğini kaybedecek. 

Editör: TE Bilişim